2010’a dair siyasi ütopyalar

BÜLENT ARINÇ: Keşke 2010’da Sezen Aksu’nun “Sen ağlama... Dayanamam...” şarkısına kendisini vursa...

TAYYİP ERDOĞAN: Keşke Ertuğrul Özkök’ü kendisine “basın müşaviri” olarak atasa...

KEMAL KILIÇDAROĞLU: Keşke sol yanına Gürsel Tekin’i alıp CHP içinde bir huruç hareketi başlatsa ve “Evet, isyan” dese...

DEVLET BAHÇELİ: Keşke gülümsese... Gülümsemeye alışsa...

AHMET TÜRK: Keşke bir basın toplantısı düzenleyip, kamuoyunun önünde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in ağzına isot sürse...

DENİZ BAYKAL: Keşke “Yeter artık, yorulduk yahu...” falan diyerek emekliye ayrılma kararı alsa...

İLKER BAŞBUĞ: Keşke firkateynlerde hiçbir işe yaramayan açıklamalar yapmasa ve ölçüsüz, kıvamı kaçmış saldırıların hedefi olarak “mazlum”u oynasa...

BAYRAM MERAL: Keşke daha sakin ve daha espriden anlar bir yıl geçirmek için yeni yıla Cem Yılmaz’ın “Yahşi Batı” filmiyle başlasa...

SUAT KILIÇ: Keşke Twitter’a üye olsa...

FEHMİ KORU: Keşke sadece bir günlüğüne bile olsa o çok arzu ettiği koltukta oturabilse...

EMİNE AYNA: Keşke günde üç kez “Dağlar seni delik delik delerim” türküsünü söyleme cezasına çarptırılsa...

İyi bir yılbaşı için tek tüyo

EY yılbaşı gecesini müthiş bir eğlenceyle geçirmek isteyen yolcu...

Biraz dur...

Biraz soluklan...

“Yeni yıla nasıl girersen bütün bir yıl öyle gider” sözüne kulak asma...

Bu tamamen palavradır...

Sakın kasma...

İlle de eğlenmeliyim diye gerilme...�Şöyle de:

Yılbaşı bahanesiyle bu akşam eğlenemezsem başka bir bahaneyle başka bir akşam eğlenebilirim...

Unutma: Yeter ki canın eğlenmek istesin, bahanesini bulursun...

Ve yine unutma:

Planlanmış eğlencelerden ziyade spontane eğlenceler her zaman daha unutulmaz olur...

Hürriyet’ten haberler

* Haber birden internet sitelerinde patlayıverdi: Ertuğrul Özkök’ün görevi bırakmasının ardından Aydın Doğan emekli olmuş... Benim aklıma ise “Almanya yenilince biz de yenilmiş sayıldık” cümlesinden ilham alarak, “Aydın Bey emekli olunca biz�de emekli olmuş sayılıyor muyuz?” cümlesi geldi...

* Nereye gitsem hep aynı soru: “Neler oluyor?” Hemen cevap veriyorum: “Türkiye’de mi?” Tepkiler hep aynı: “Yok yahu... Ne Türkiye’si? Hürriyet’te...” Hay Allah’ım... Ne gazeteymiş bu Hürriyet...

* Dün Ankara... Yeni Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu ile buluşma... Enis, ne yapacağını bilen sakin bir kararlılık içinde... Omuzlarına Hürriyet’in ağır yükü şimdiden binmiş... Fakat 30 dakika içinde gelen 30 telefon... “Aman Allah kolaylık versin” diyerek uzaklaşma...

* Ben Ankara’dayken Hürriyet’in kaymak tabakası, bizim semte gelmiş... Salomanje’de Fikret Ercan’ın önderliğinde erkeklere özgü bir “geyik gecesi” düzenlemişler... Salomanje çalışanlarından aldığım bilgiye göre gecenin en eğleneni Ertuğrul Özkök olurken en dikkat çeken siması Oktay Ekşi olmuş. Oktay Bey, gece için özel olarak dizayn edilen tişörtle hayli genç bir görüntü vermiş...

* Söz Oktay Ekşi’den açılmışken şunu söylemeden geçemeyeceğim: Hürriyet’in yılbaşı için hazırladığı film afişlerinde Oktay Ekşi, “Hababam Sınıfı”nın “Kel Mahmut”u rolünü üstlenmiş... Sınıfta birinin kulağını çekiyormuş... Kulağını çektiği kişiyi gördüğünüzde sanırım hepiniz “Budur... Budur...” diyecek...

* Doğan Hızlan’ı gördüm Ankara Hürriyet’te... “Kaostan kaçmak için mi buradasınız?” diye sordum... “Yok Ahmetçiğim... Bizim işimiz kültür sanat... Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülleri töreni için geldim” dedi... Ve tıpkı “eski askerler” gibi sessizce gözden kayboldu...

* Hürriyet’in yeni reklam filmini izledim... Güzel olmuş... “Herkese Daha Fazla Hürriyet” sloganını çok tuttum... Zuhal Olcay hem çok yakışmış Hürriyet’e, hem de reklam filminde gayet iyi bir oyunculuk çıkarmış...