10 maddede Ahmet Kural’ın Sıla’ya uyguladığı şiddet

MADDE İKİ: Ahmet Kural’ın vücut dili ile söyledikleri arasındaki bariz fark, bir tek benim mi dikkatimi çekti, çekiyor.

MADDE ÜÇ: Hadi diyelim ki her şeye rağmen Ahmet Kural’a inandık... İyi ama aynı Ahmet Kural eski sevgilisinin parmağını kırmamış mı? Bunu ne yapacağız?

MADDE DÖRT: Bu ortamda dikkat çekmek isteyen magazin şahsiyeti ne yapar? Ahmet Kural’dan yana tavır alır. Tuğba Ekinci adlı şahsın yaptığı bundan ibarettir.

MADDE BEŞ: Kadına yönelik şiddette alkolü bir gerekçe, bir bahane gibi sunmaya çalışan insanlardan kaçının... Bu tipler her türlü müptezelliği mazur gösterebilirler!



MADDE ALTI: Ün sahibi, güç sahibi kadınların gördükleri şiddeti kamuoyuna açıklamaları çok daha zordur. Bu açıdan da helal olsun Sıla’ya...

MADDE YEDİ: Kadına yönelik şiddete karşı bir teklifim var: Gelin, kadına şiddet uygulayan ünlüyü adam akıllı boykot edelim.

MADDE SEKİZ: Sıla’ya destek vererek kendilerini temize çekmeye çalışan magandaların farkında mısınız? Kendilerine sadece “çakallar” demek istiyorum.

MADDE DOKUZ: “Ahmet Kural’ın Sıla’ya bir bakışı var... Aman Allah’ım! O ne sevgi dolu bakış” diye lügat paralayanlar, “psikopat bakışı” nedir öğrenmişlerdir sanırım.

MADDE ON: Ey kadınlar! Bünyelerinde “Çok seviyordum, çok âşıktım, ondan vurdum abi” deme potansiyeli taşıyanlardan uzak durun! Onlar ne yaptıklarını bilmeyen zavallılardır.

KAFAYI YİYENLER CEHENNEMİ

YER: TRT televizyonu...

Program adı: Gündem Ötesi...

Konuk: Doç. Teyfur Erdoğdu...

Teyfur Erdoğdu, programın tam göbeğinde şöyle diyor:

“Rüyamda Allah’ı gördüm”.

Stüdyoda tatlı gülüşmeler, “Ne şanslısınız” falan demeler, geçiştirmeler falan...

Benimse kafamda şu iki deli soru var:

BİR: Anladık kafayı yedi de bu adam nasıl doçent oldu?

İKİ: Anladık bir biçimde doçent oldu da bu adam nasıl devletin kanalına çıkabildi?

RÜYANA BAŞSAVCI GİRSİN

KAŞIKÇI cinayeti araştırması için Türkiye’ye gelen Suudi başsavcının şu fotoğrafını görünce...

Kızdığım şahıslara...

“Rüyana Suudi başsavcı girsin” diye beddua etmeye karar verdim.

“Rüyada Suudi başsavcı görmek neye delalettir” diye sormayı düşünmüyorsunuzdur umarım.

ÖLÜRSEM KABRİMDE ŞU SÖYLENSİN

TÜRK matbuat tarihinin önemli simalarından Ali Naci Karacan’ın hayatını anlatan kitabı okurken rastladım.

1955 yılında Ali Naci Karacan vefat ettiğinde Zincirlikuyu’daki mezarı başında yapılan cenaze töreninde Nizamettin Nazif, gayet teatral bir edayla şöyle demiş:

“Ali Naci, Babıali’de çok kişiyle kavga etmiş ancak kimse ile dargın kalmamıştır”. 

Ölürsem kabrimde böyle denmesini çok isterim.

AZİZ VE MELİH

AZİZ Yıldırım ile Melih Gökçek’in...

Aynı dönemde gözden düşmesi...

Aynı dönemde kıymete binmesi...

Bir tesadüf mü yoksa dış güçler operasyon mu çekiyor? 

SEKTER MANKEN OLMAK İSTİYOR

VAKKO’nun ESMOD defilesinde podyuma aniden çıkan minik kedinin videosunu görmüşsünüzdür mutlaka...

Dünya bu görüntüyle çalkalanıyor. CNN International “Cat Moss” diye haber yaptı. Sosyal medyada paylaşım rekorları kırdı görüntüler. Observer, podyuma fırlayan kediyi Bella Hadid’e rakip gösterdi. Görüntü milyonlarca beğeni aldı.

Ve bütün bu gelişmeler karşısında bizim Sekter, evden kaçıp manken olmaya karar verdi. 

ADALET BAKANI GÜL ARADI

BİR döngüden söz etmiştim dün: Sapık yakalanır, savcılıkta serbest kalır, kamuoyu tepkisi oluşur, sapık tekrar yakalanır.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül aradı.

Söyledikleri şunlar:

“Trabzon’daki olayda bir ihmal var. HSK bu konuyla ilgili soruşturma başlattı. Soruşturmanın sonucunu görmemiz lazım. Sosyal medyada yayınlanan görüntüler sonra mı ortaya çıktı, önceden biliniyor muydu, bütün bunlara bakılması gerekir. Bu tür suçlar, bizim en hassas olduğumuz suçlar. O çocukların adaletten başka sığınacak limanı yok. Biz de bu hassasiyetle hareket ediyoruz”.