Mahallenin yeni oteli: Rixos Grand Ankara

Hayatımda ilk kez bir Doğan Grubu etkinliğine katıldım: Aydın Doğan Vakfı Karikatür Yarışması’nın Hilton Oteli’ndeki ödül törenine...

Davetiyemi gösterdim, içeri sessizce sokuldum... Kimse tanımıyordu beni... Vuslat Hanım bile... Bir ara o karışıklıkta Aydın Doğan’la tokalaştım... Beni sanırım "hükümetin bürokratlarından biri" sandı...

Bir yabancı gibi dolaşırken birden gözüme Ertuğrul Özkök ilişti... Doğruca yanına gittim ve "Selamün Aleyküm" dedim... Umreden kazandığı alışkanlıkla "Ve aleyküm selam" diye karşıladı beni...

Hemen yanındaki Sedat Ergin’e takdim etti... "İşte meşhur Ahmet Arsan..." Sedat Bey, bir gizemi çözmüş olmanın heyecanıyla bana yakın ilgi gösterdi ve beni bir köşeye çekip, "Elimde senin işine yarayacak bir öykü var" dedi...

Başladı anlatmaya...

*

Yakında Hürriyet’te yazmaya başlayacak olan Sedat Ergin, "Bakalım Ankara’da neler oluyor" diye başkente uzanmış...

Büyük Ankara Oteli’nin yerine yapılan Rixos Grand Ankara Oteli’ne yerleşen Ergin, sabah kalkınca ilk iş olarak kapıya gazete bırakılıp bırakılmadığını kontrol etmiş... Bir de bakmış ki, kapıda tek bir gazete asılı... Star Gazetesi...

Hemen anlamış tabii durumu: Rixos’un sahibi Fettah Tamince, bir süre önce satın aldığı Star Gazetesi’ni kendi otelinin biricik gazetesi yapmaya karar vermiş...

Güne Mehmet Altan, Ahmet Kekeç, Mustafa Karaailoğlu, Aziz Üstel okuyarak başlamak durumuyla kaldığını hisseden Sedat Ergin, hemen "Başka gazete yok mu?" diye feryat etmiş... Görevli "Misafirlerimize sadece Star’ı veriyoruz ama talep halinde diğer gazeteleri de gönderebiliriz" deyince Sedat Ergin hemen siparişini vermiş...

"Otel harikaydı" diyor Sedat Ergin... Modern, ferah ve huzurlu bir ortam yaratmışlar... Ergin’in odasına bir şişe şarap gönderecek kadar da misafirpervermişler...

Bu arada Fettah Tamince’nin yeni oteli, Ankara’da hükümetin ve AK Parti’nin her türden etkinliğine de ev sahipliği yapıyormuş...

Anlaşılan Refah Partisi döneminde popüler olan "Başkent’in ilk beş yıldızlı içkisiz oteli"nin yerini...

Gece odaya şarap, sabah Star Gazetesi gönderilen Rixos Grand Ankara almış...

Acayip bir sentez... Ankara’ya ve tüm İslam dünyasına hayırlı olsun...

Cem Yılmaz’dan umre esprisi

Hürriyet’in genç ve cevval isimlerinden Ezgi Başaran kardeşimiz, geçtiğimiz günlerde Cem Yılmaz ile karşılaşır...

Ezgi, "Çıkınınızda ne var Cem Bey?" diye sorunca...

Cem Yılmaz, "Ertuğrul Özkök ile Ahmet Hakan’ın umre gezisiyle ilgili bir şey var" der...

Ve espriyi patlatır...

Ezgi Başaran, "harika espri"yi Hürriyet’in Yazı İşleri Masası’na büyük bir iştahla getirince...

Masayı çevreleyenler, "Bunu Ahmet Arsan yazsın... Onun köşesine yakışır..." diye espriyi bana postalarlar...

*

İşte yazıyorum... Hem de Cem Yılmaz’ın ağzından:

"Ertuğrul Özkök ile Ahmet Hakan’ın umreye gitmelerinin hemen ardından melekler, Allah’a şu soruyu sormuşlar: ’Yarabbi! Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan kulunuz umreye gittiler... Bu umre ziyaretini, Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan kulunuzun sevap hanelerine yazalım mı?" Yüce Yaratan bu suale şöyle cevap vermiş: ’Yazmayın... O ’off the record’dur’ der..."

NOT: Günümüzde yaygın bir şekilde kullanılan "Off the record", bir gazetecilik tabiridir... "Kayıt dışı" demektir... Gazetecinin kaynağıyla yaptığı görüşmede, kaynağın "yazılmamak kaydı" ile anlattıklarına denir...

Murat Aksu’yu destekliyorum

Ben öyle birileri gibi gittiğim ilk Beşiktaş maçında, Çarşı Grubu’nun intizamlı sloganlarından etkilenerek Beşiktaş’a meyledenlerden değilim.

Beşiktaşlı doğanlardanım...

Büyük Türk mütefekkiri Reha Muhtar Beyefendi’nin dediği gibi "Beşiktaşlı olunmaz, Beşiktaşlı doğulur".

Dolayısıyla...

Beşiktaş camiasındaki son gelişmeler konusunda fikir serdetmek anamın ak sütü gibi helaldir bana...

*

Bizim mahallede Beşiktaşlı çoktur...

Bu nedenle bizimkiler bazen Beşiktaş’ın yönetimine gelmek için denemeler yaparlar...

İlk denemeyi "sonradan bizim mahalleli" olan İhsan Kalkavan yapmıştı...

Fethullah Gülen’e yakınlığı mevzu edilince adamcağız seçilemedi...

O zamanlar Gülen’e yakınlık, ateşe yakınlık gibi bir şeydi... Şimdiki gibi değildi yani...

Neyse...

İşte şimdi de Murat Aksu kardeşimiz çıkmış başkan adayı olarak...

Murat, mahallenin tam içinden biri değil ama mahalleye uzak da değil...

Babası Abdülkadir Aksu, AK Parti’nin ikinci ismi...

Abdülkadir Bey’in oğlu olmak, Murat Aksu’ya bazen avantaj sağlasa da, çoğu zaman dezavantaj oldu...

Beşiktaş Kongresi’nde nasıl bir etki yapacak, bilmiyorum...

*

Ama bir Beşiktaşlı olarak...

Ben de herkes gibi "Yıldırım Demirören gitsin de kim gelirse gelsin" noktasına kilitlenip kalmış durumdayım...

Bu nedenle "üzümün çöpü / armudun sapı" diyecek noktada değilim...

Zaten Murat Aksu da, becerikli, iş bilir, sempatik bir arkadaşımızdır...

Ve bu işi Yıldırım’dan çok daha iyi yapacağı açıktır...

Sözün kısası Murat Aksu’yu desteklerken, tek kriterim "mahalleye yakınlık" değildir...

İslami kesimde Modalar Demodeler

DEMODE İstanbul’un fethi kutlamaları...

MODA Milli Görüş’ün 40. yıl kutlamaları...


DEMODE Bulgaristan mezalimi filmi...

MODA İsrail mezalimi filmi...


DEMODE Kudüs gezisi...

MODA Vizesiz Şam’a gitmek...

DEMODE Konya...

MODA Kayseri...


DEMODE Salomanje’de toplantı...

MODA Reina’da toplantı...


DEMODE
Solcu geçmiş...

MODA İslamcı geçmiş...
Yazarın Tüm Yazıları