Paylaş
KUŞADASI’nda bu kez yolum Türkmen Mahallesi Hüseyin Reis Sokak’a düştü. Burası -daha basit anlatımla- Setur Marina’nın karşısı, Double Tree Hilton’un yan sokağı... Yan yana dizilmiş minik dükkanlardan oluşan, adeta film setlerini andıran şirin bir çıkmaz sokak. Dükkanlar ağırlıklı olarak kadın girişimcilere ait. Kafe de var, butik de var, güzellik merkezi de... Eskiden hem sokak, hem de mağazalar oldukça bakımsızmış ama kadın eli değince bambaşka bir çehreye bürünmüş. İlk sihirli değnek domino etkisi yaratmış. O, tel tel dökülen binalar tadilattan geçirilip modern birer kimlik ve ruh kazandırılmış. Bu da yerli halkın ve yerli-yabancı turistlerin ilgisini çekmiş. Kısa sürede yeni bir çekim alanı, cazibe merkezi olmuş.
MOTTOLARI: AZ, ÇOKTUR!
Hüseyin Reis Sokak’ın en yenisi Pizza Mio... Henüz 7 aylık. Sahipleri Gizem-Özgür Elmalı çifti. Kiraladıklarında burası harap bir haldeymiş. 3 aylık yoğun bir çalışmayla bugünkü modern görüntüsüne kavuşmuş. İçeride ve dışarıda olmak üzere 10 masa var. Toplamda 24 kişilik. Pazartesi hariç haftanın 6 günü açık. Yaz sezonunda 15.00-23.00, kış sezonunda ise 12.30-21.30 saatleri arasında hizmet sunuluyor. Gizem Hanım’ın Kuşadası’yla tanışması 1999’da ailesinin işi nedeniyle olmuş. Sonra yeniden İstanbul’a dönmüş. Ama süreç onu bir daha Ada’ya getirmiş. Bu sırada Özgür Bey’le tanışıp evlenmiş. “Ben aslında makromeden tasarımlar yapıyordum. Daha çok beach clubları giydiriyordum. Özgür de 22 yıldır Kaptan House Cafe’yi işletiyordu. Birlikte bir şeyler yapmak istedik. ‘Az çoktur’ mottosuyla yola çıktık. Yaptığımız araştırmalarda Kuşadası’nda yeme içme üzerine eksikler olduğunu gördük. Bunların başında da gerçek İtalyan pizzası geliyordu. Biz de tercihimizi bu yönde kullandık. Çeşitli kişi ve kurumlardan hem eğitim, hem de danışmanlık aldık” diyor.
İsim olarak, “İtalyan pizzasına İtalyan ismi yakışır” diyerek ‘Benim’ anlamına gelen ‘Mio’da karar kılmışlar. Mio’nun sadece 3 harften oluşmasından ötürü akılda kalıcı olacağını da düşünmüşler.
İTALYANCA ‘BENİM’ DEMEK
İsim olarak, “İtalyan pizzasına İtalyan ismi yakışır” diyerek ‘Benim’ anlamına gelen ‘Mio’da karar kılmışlar. Mio’nun sadece 3 harften oluşmasından ötürü akılda kalıcı olacağını da düşünmüşler. Sonuçta, Ada’da olmayan bir şeyi yapmışlar. Gerçekten de oldukça niş bir mekan yaratmışlar. Toplam 3 kişiler. Gizem işin servis kısmını üstlenmiş. Konuklarla birebir o ilgileniyor. Bu tarz bir iletişim dilinin faydasına inanıyor. Zaten çoktan bir müdavim kitlesi oluşmuş. Gelenlerin çoğunu ismen tanıyor. Öyle ki aile gibi olmuşlar. Pizzaların hazırlanması Özgür’e emanet. Fırının başında ise Mustafa (Fedakar) var.
Pizza Mio’da menü az ve öz, yani tam benim sevdiğim gibi... Malum, burası bir pizza dükkanı. Dolayısıyla menü de ağırlıklı olarak pizzalardan oluşuyor. Ama öyle kafa karıştıran türden değil! Hepi topu 7 çeşit pizza var: Margerita, 4 peynirli, mantarlı, sucuklu, kaburgalı, rozbifli ve burratalı (160-335 TL). En çok rozbifli ve burrata peynirli siparişi aldıklarını öğrenince ben tercihimi suda mozeralla, kestane ve istiridye mantarı ile sızma zeytinyağından yapılan ‘mantarlı’dan yana kullandım. Ama menüdeki ‘Tokat bez sucuk’ ibaresinden dolayı aklım ‘sucuklu’da da kaldı. Öğrendim ki üretimi sadece Tokat’ta yapılan bu ürün, diğer sucuklardan farklı olarak bağırsak yerine ‘Mermerşahi’ adı verilen bezlere doldurularak hazırlanıp özel kurutma odalarında bekletildikten sonra fermente olarak satışa çıkarılıyormuş. Tadımlık bir de ondan söyledim. İkisi de orta ince kalınlıkta geldi. Kenarları düz değil, kabarık ve hafif yanık. Odun ateşinde pişirilip şişelenen domates sosu da başrol oyuncularından gibi... Tek kelimeyle bayıldım!
Pizza hamurunda yaş maya yerine 48 saat soğuk fermente olan dinlenmiş ekşi maya kullanmaları takdire şayan! Ne kadar yerseniz yiyin midenizde şişkinlik yapma ihtimali yok.
EKŞİ MAYALARI 90 YAŞINDA
Pizza hamurunda yaş maya yerine 48 saat soğuk fermente olan dinlenmiş ekşi maya kullanmaları müthiş! Ne kadar yerseniz yiyin midenizde şişkinlik yapma ihtimali yok. -Bu arada, ekşi mayalarının tam 90 yaşında olduğunu, 3 ayrı mayanın karışımından oluştuğunu ve sabah-akşam beslendiğini öğrenince şapkam uçtu desem yeridir.- Hamur ve mayalama dışında pişirme ve malzeme de önemli tabii ki... Özel yapım taş fırında, 450 derece odun ateşinde 1 dakikada pişiriliyor. Taze ve olabildiğince yerel ürünler kullanılıyor. Veee en önemlisi, günde sadece ve sadece 80 adet pizza siparişi alınıyor. Çünkü sınırlı sayıda hamur kullanılıyor. Pizza bittiğinde dükkan da kapatılıyor. Mio’da pizzanızı beklerden isterseniz başlangıç olarak dilimlenmiş taze mozzarella peyniri, kiraz domates, fesleğen, zeytinyağı ve tuzla tatlandırılmış bir İtalyan salatası olan caprese de söyleyebilirsiniz (150 TL). Ekstra olarak da rozbif, istiridye mantarı ve suda mozeralla sipariş edebilirsiniz (30-50 TL). Tatlı olarak, ismini New York’ta bulunan ‘Magnolia Bakery’ isimli pastaneden alan magnolia isteyebilirsiniz. Görünümü ve lezzetiyle pudinge benzeyen bu tatlı da 75 TL etiket taşıyor. (Kışın bu lezzet gidiyor, yerine geliyormuş.) Unutmadan, Mio’nun şarap kavı da çok zengin.
HER ŞEY EL EMEĞİ VE DOĞAL
Son söz: Pizza Mio bir aile işletmesi. Bulunduğu sokak gibi küçük, sevimli, şirin bir yer. Pizza+salata+şarap üçlüsü sevenler için ideal. Pizzalar geleneksel yöntemler kullanılarak elde hazırlanıyor ve tamamen doğal bir şekilde pişiriliyor. Yoğun emek var. Yani ürünler artizan bir mutfaktan çıkıyor. Sahipleri de çok tatlı bir çift. “Yolunuz Kuşadası’na düşerse ve canınız gerçek bir İtalyan pizzası çekerse mutlaka uğrayın” derim. Şimdiden afiyet olsun!
Paylaş