Paylaş
Bu kilo takıntısı hastalığı, çocuğumuzu da kafadan hasta yapacak!
Benim karım malesef hasta.
Kilo verme hastalığı hastası.
Ne kadar incelirse incelsin daha da fazla incelmek istiyor. Kazara 1 kilo alsa, hayata küsüyor.
Hayatımız, soframız, alışverişimiz, eğlencemiz... Herşeyimiz karımın diyet sorunlarına göre ayarlanmış bir şekilde geçiyor.
O salak saçma rejimleri yapıyor, sonra da gecenin bir köründe gidip şokella kaşıklıyor. Ardından da, sanki o şokellayı boğazına sıkan benmişim gibi, bana kızıyor!
Ne zaman yemeğe gitmek istesem, rejimde oluyor! Yemeğe gitsek de, zaten ağzının tadıyla birşey yediğini uzun zamandır görmedim. Ha bire salata yemesinden ben sıkıldım. Yemek yemek keyif değil, zulüm oldu.
Kırk yılın başında yediği zaman da, bütün bir geceyi kendine lanet ederek, somurtarak ve beni suçlayarak geçirdiğinden, iyisi mi boşver gitsin.
İnsan ağız tadıyla yiyip içmedikten, keyif almadıktan sonra yemeğe gitmenin ne anlamı var?
Hayata bak...
Tamam, güzellik önemli, kendine bakmak istemesi beni de mutlu ediyor; ama bunu ailemizin ruh sağlığını çökertip normal hayatımızı zindan edecek şekilde odak noktamız haline getirmek, hem bizim ilişkimize, hem de kızımıza çok ciddi zarar veriyor.
Akşam sofrada kızımdan bir laf:
“Ben pilav yemiycem, şişmanlatıyor!”
Kan beynime sıçramış. Kendimi tutamadım.
Açtım ağzımı, yumdum gözümü:
“Gördün mü marifetini?” dedim.
“Senin küçük bir kopyan! Tek bir farkla, o daha çocukken, sayende oldu büyümüş de küçülmüş!
Çocuğun bilinçaltına zayıflama hastalığını yerleştirinceye kadar uğraştın, şimdi çıkart bakalım! Çıkart ki, Dila denen kızın ana-babasına vah vah derken, aynı duruma biz de düşmeyelim!”
Annenin rolü çok önemli. Ben bunu bilirim kardeşim.
Bu çocuk benden çok anasına bakıyor, onunla vakit geçirip onu örnek alıyor.
O yüzden, sağa sola bakıp yamyamlar gibi suçlu aramadan önce, herkes kendi ortamına çeki düzen versin.
“Estetik” aileler olmak yerine, “mutlu” aileler olabilirsek,
Karı-koca olabilirsek hayırlısıyla...
Kilo verme uğruna hiç kimse ölmez.
Yazıktır.
Adam
Paylaş