Paylaş
Önleyici terör konsepti çerçevesinde Türkiye’ye yönelik tehditler, tespit edildikleri ülkelerde etkisiz hale getiriliyor.
Reyhanlı saldırısının faillerinden Yusuf Nazik ile PKK’nın Sincar sorumlusu İsmail Özden’e yönelik operasyonlar yabancı bir ülke istihbaratından destek almadan, baştan sonra MİT operasyonu olarak gerçekleştirildi. MİT aynı zamanda yurtdışında tespit ettiği FETÖ’cüleri de operasyonla yakalayıp Türkiye’ye getiriyor. FETÖ operasyonlarında bulundukları ülkelerin istihbaratından da destek alındığı söyleniyor. Edindiğim son bilgilere göre MİT operasyonuyla yurtdışından Türkiye’ye getirilen FETÖ’cü sayısı 90’a ulaşmış durumda.
Reyhanlı saldırısını planlayan Yusuf Nazik’in Suriye muhaberatı tarafından verilen kimlikle, istihbaratın güvenli evlerinin birinde tutulduğu tespit ediliyor. Suriye muhaberatı Yusuf Nazik’e bir de kod adı vermiş. Kimliğinin netleştirilmesinden sonra uzun süren bir takip gerçekleştiriliyor. Alışkanlıkları ve rutinleri tespit ediliyor. Sonra sıra operasyona geliyor. Şehir merkezinde düzenlenen bir operasyonla derdest edilen Yusuf Nazik, TSK’nın desteğiyle Suriye dışına çıkarılıyor, güvenilir yollardan Ankara’ya getiriliyor.
KOD ADI ‘HACI’
Yusuf Nazik ilk sorgusunda saldırı talimatını Suriye istihbaratından aldığını itiraf etti. “Suriye istihbaratından Hacı kod adlı kişi emretti” dedi. Transit tipi iki araçla patlayıcıyı Türkiye’ye soktuklarını anlattı. Yusuf Nazik ile birlikte Reyhanlı saldırısının faillerinden olan Nasır Eskiocak da daha önce yine bir MİT operasyonuyla Suriye’de yakalanarak Türkiye’ye getirilmişti. Nasır Eskiocak da saldırı talimatını Suriye istihbaratından ‘Hacı’ kod adlı şahıstan aldıklarını itiraf etmişti.
Yusuf Nazik ve Nasır Eskiocak’ın 53 vatandaşımızın feci şekilde can vermesine yol açan Reyhanlı saldırısının talimatını Suriye muhaberatından aldıkları itirafından sonra her fırsatta Esad’la görüşülmesini önerenlerin ne diyeceğini merak ediyorum. Esad’a bu katliamın hesabını mı soracaklar, yoksa yine Türkiye’nin Esad’la diyalog kurmasını mı isteyecekler?
Her iki failin verdikleri bilgilerin birebir örtüşmesinin peşinde değilim. Bu bilgilerin patlamadan 5 yıl sonra ortaya çıkması sizi de şaşırtmasın. Asıl şaşırtıcı olan bu bilgiler patlamadan 3 gün önce MİT tarafından savcı Özcan Şişman’a verildiği halde hiçbir önlemin alınmamasıydı. Saldırıdan üç gün önce savcı Özcan Şişman’a eylemin şekli, eylem sırasında kullanılacak olan araçların plakaları, şahısların cep telefonları ve fotoğrafları bildirildiği halde hiçbir önlem alınmıyor.
SAVCI ÖZCAN ŞİŞMAN’IN MEKTUBU
Bunu ben iddia etmiyorum. Savcı Özcan Şişman itiraf ediyor. Şişman 8 Temmuz 2015 tarihinde o dönem Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olan Can Dündar’a gönderdiği mektupta, “2012 yılının kasım ayında MİT yetkilileri yanıma gelerek, aralarında Murat Özdeş isimli bir kişinin de bulunduğu bir grubun bombalı saldırı hazırlığı içinde olduğunu ihbar etti” diyor.
Peki, ne yapılmış? Savcı Şişman anlatıyor: “Teknik takip sırasında sadece bir kez ortam dinlemesinde saldırıya ilişkin görüşmeler tespit edildi”
Bu durum karşısında savcı ne yapıyor? Savcı Şişman, MİT’in ısrarla operasyon yapılmasını istediğini belirtiyor, “İşimize karışmamalarını söyledim” diyor. Devletin terörle mücadeleden sorumlu savcısının işi ne olabilir ki?
Özcan Şişman, “Soruşturma sürerken Reyhanlı saldırısından üç gün önce, 8 Mayıs Çarşamba günü MİT’ten bir yetkili geldi. Tedirgin ve panik halinde operasyon yapılmasında ısrar etti. Somut bir gelişme olmadığını söyleyince işimize karışmamaları uyarısında bulundum” diyor.
Sonuç? Üç gün sonra 53 vatandaşımızın hayatına mal olan Reyhanlı saldırısı gerçekleşiyor... Peki, bu Özcan Şişman kim?
CIA’in Türkiye’ye yönelik en büyük kontrespiyonaj çalışması olan MİT TIR’ları operasyonunu yürüten FETÖ’cü savcı...
Paylaş