Paylaş
Nihat Zeybekci’nin buna yanıtı oldukça sert olmuştu. Zeybekci, “Kendisi Tuncelili, İstanbul’dan belediye başkan adayıydı. Şimdi İzmir milletvekili. Bize ithal aday diyorsa sadece soyadıma baksa, ‘zeybek’in Ege için ne anlama geldiğini görse bunu söylemezdi. Ben Ege çocuğuyum” demişti. Dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aradı. Nihat Zeybekci’nin kendisi hakkındaki sözlerini okuduğunu söyledi. “Bana göre haksız bir eleştiri” dedi. “Neden” diye sordum. “Siyaset dışında hayatımda en uzun süreyi İstanbul’da geçirdim” diye söze başladı. İstanbul’a ilk olarak ne zaman gittiğini sordum. 1967 yılında öğrenciyken gittiğini söyledi. 12 yıl kesintisiz olarak İstanbul’da görev yaptığını anlattı.
“İstanbul’da evlendim. Üç çocuğum Zeynep Kamil Hastanesi’nde doğdu. İki çocuğum üniversiteyi İstanbul’da okudu. Siyaset dışında hayatımda en uzun süreyi İstanbul’da geçirdim. Gecekondusunu da bilirim, lüks semtlerini de. Eski Kâğıthane’yi de bilirim, yeni Kâğıthane’yi de. Eski Eyüp’ü de yeni Eyüp’ü de bilirim. Ben İstanbul’a sonradan gidip aday olmadım. O nedenle bu örnek doğru bir örnek değil” dedi. Bu vesile ile İstanbul günlerini konuştuk. Üniversiteden sonra girdiği Maliye’de İstanbul’da göreve başlamış. 12 yıl kesintisiz süren hayatında Yukarı Göztepe’de Gözcü Baba Türbesi’ne yakın bir yerde oturmuş. Kadıköy’den Karaköy’e ise her sabah vapurla geçip vapurla dönmüş.
İstanbul’da otururken kooperatife girip iki ev sahibi olmuş. “Onları politikaya girince sattım. Ankara’da kirada oturduğumuz için birini satıp üzerine banka kredisi çekerek Çukurambar’daki evi aldık” diye anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ödediği tazminatlar için borçlandığını açıkladığı için CHP Lideri’ne “Politikaya girdikten sonra fakirleştiniz mi” diye sordum. “Evet” karşılığını verdi. “Politikaya girince iki evimi sattım. Malvarlığımda özel bir artış olmadı” dedi.
CHP-DSP ‘İTTİFAK TARTIŞMASI’
Kılıçdaroğlu’na DSP ile yaşanan “ittifak” tartışmasını hatırlattım. Girmek istemedi. Kılıçdaroğlu polemiği uzatmak istemese de CHP ile DSP arasındaki söz düellosu sürüyor. Bunun üzerine DSP Genel Başkanı Önder Aksakal’la konuştum. Kılıçdaroğlu’nun “Genel Başkan Yardımcımız Seyit Torun DSP’ye gitti ve teklifimizi iletti ama olmadı, kabul etmediler” sözüne tepkiliydi. “Sayın Kılıçdaroğlu’na doğru bilgi vermiyorlar” diye söze başladı. CHP genel başkan yardımcıları Oğuz Kaan Salıcı ile Seyit Torun, 8 Ocak’ta DSP Genel Merkezi’ni ziyaret ederek genel başkan yardımcılarıyla görüşmüşler. Daha önce Seyit Torun’la görüşmüştüm. DSP’yi ziyaret ederek “Yapabileceğimiz bir şey varsa biz hazırız” dediklerini anlatmıştı. İttifak için nabız yokladıklarını ama bir sinyal alamadıklarını söylemişti. Önder Aksakal ise “İttifak yapalım diye teklifte bulunmadılar” dedi. Aksakal, CHP’nin İYİ Parti ve Saadet Partisi’ne gösterdiği ilgiyi kendilerinden esirgediğini söyledi. “DSP’nin kapısından bile geçmediler” diye sitem etti.
DSP’NİN ARKASINDA KİM VAR?
DSP Genel Başkanı ile görüşmemizde kulislerde dolaşan söylentileri hatırlattım. “Arkanızda külliye mi var?” diye sordum. “Öyle bir şey yok” dedi. DSP Genel Başkanı seçildikten sonra 2 kez yazılı, 2 defa da sözlü olmak üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu talep ettiğini, DSP Genel Başkanlığı’na seçildiği iki kongreden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tebrik telgrafı gönderdiğini anlattı. “10 gün önce Cumhurbaşkanlığı’ndan randevu verdiler. Özel kalemi arayıp ‘Görüşme seçim sürecinde yanlış anlaşılır. Seçimden sonra hayhay’ dedim” diye anlattı. Randevu seçim sonrasına ertelenmiş.
İktidarın CHP’yi bölmesi için DSP’ye destek verdiği iddiasını sordum. Sert bir şekilde tepki gösterdi. “Zinhar yok” dedi. “Zaten öyle bir şey olamaz” diye üsteledi.
DSP bu seçimlerin sürpriz partisi oldu. CHP, hesap etmediği köşeden gol yedi. CHP’de aday gösterilmeyen isimlerin ikinci adresi DSP oldu.
Paylaş