Paylaş
Cemil Çiçek bu sözleri niçin söyledi? Cemil Çiçek’in sitem etmesine neden olan olay neydi?
Almanya’nın aldığı karar nedeniyle sözde Ermeni soykırım tasarısını tartışıyoruz. Cemil Çiçek’in “Hepsinin benden özür dilemesi lazım” dediği olay da bu konuyla ilgili.
2005 yılıydı.
Boğaziçi Üniversitesi’nde Murat Belge, Halil Berktay ve Selim Deringil’in organize ettiği “Osmanlı Ermenileri” konulu bir konferans düzenlenmişti.
Cemil Çiçek o zaman Adalet Bakanı’ydı.
Meclis kürsüsüne çıkıp, “Bu, Türk milletini arkadan hançerlemektir. Keşke Adalet Bakanı olarak dava açma yetkimi devretmeseydim” dedi. Cemil Çiçek’in bu konuşması üzerine kıyamet koptu. Boğaziçi Üniversitesi konferansı iptal etti. Ama o günden bu yana Cemil Çiçek’e söylenmedik söz bırakılmadı. Murat Belge, “Böyle bir konuşma yapan bir adamın Adalet Bakanı olması, Adalet Bakanı olarak dolaşması, çok endişe verici” dedi.
Almanya’nın aldığı ‘soykırım’ kararı haklı olarak infiale yol açtı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, her gün dozu daha da artan bir şekilde Almanya’yı eleştiriyor. “Ey Almanya, bak yine söylüyorum; önce ‘Holokost’un hesabını vereceksin. Namibya’da 100 bini aşkın Namibyalı’yı nasıl yok ettiniz, nasıl öldürdünüz, onun da hesabını vereceksin. Siz, Türkiye’ye veya Türklere parlamentosunda kalkıp da sözde Ermeni soykırımı oylaması yapacak, varsa belki de en son ülkesiniz.”
Almanya tartışması daha da sertleşecek gibi görünüyor. İç politikada hesaplaşma konusu ne zaman olur orasını bilemiyorum. Davutoğlu’nun başbakanlıktan ayrılma sürecinde de ‘Alman ekolü’ gündeme getirilmişti. Davutoğlu, “Ben ne Almancısıyım... Hayatım boyunca emperyalizmle mücadele ettim.
Boğaziçi Üniversitesi’ne girdiğimde namaz kılan tek kişiydim. 1 yıl sonra 23 kişiye namaz kıldırdım” diye tepki göstermişti. 2015 yılı Ekim ayından bu yana Merkel, ülkemize 5 kez gelmişti. AB ile ilişkilerimizi Almanya üzerinden canlandırmaya çalışırken, tablo birdenbire neden tersine döndü? Bunun iç politikayla ilgili bir boyutu var mı?
Tekrar eski Meclis Başkanı Cemil Çiçek’le yaptığımız görüşmeye dönmek istiyorum. 2015 yılı Ermeni soykırım iddialarının yüzüncü yıldönümüydü.
Devlette adeta alarm ilan edilmişti. Dışişleri Bakanlığı ülkeleri tasnif edip, riskli olan 23 ülke belirlemiş.
Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan kendi muhatapları seviyesinde bu 23 ülkeye yönelik ciddi bir lobi faaliyeti yürütülmüştü.
Cemil Çiçek, meclis başkanlarına mektup yazmış, bir kısmını ülkemize davet etmek, bir kısmına da Meclis’ten bir heyet göndermek suretiyle bir kararın çıkmasına engel olmaya çalışılmıştı.
Meclis’te, CHP’den Faruk Loğoğlu, MHP’den Yusuf Halaçoğlu, AK Parti’den Seyit Sertçelik’ten oluşan heyet bu ülkeleri ziyaret ederek, Türkiye’nin haklı tezlerini anlatmıştı.
Cemil Çiçek, “O süre zarfında 110 ülkeyle temasım oldu” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile hükümetin temaslarını üst üste konulduğunda tam bir seferberlik ruhu ile çalışılmış ve etkili olunmuştu.
Bununla da yetinilmemiş Türkiye’nin üyesi olduğu uluslararası kuruluşlarda devreye sokulmuştu. İslam İşbirliği Teşkilatı ile Parlamentolar Arası Birlik gibi.
Çek Parlamentosu’nda açılacak olan ‘soykırım standı’ ile Kolombiya Meclis’inde alınacak olan soykırım kararı bu temasların sonucu önlenmişti.
Çok uzağa gitmeye gerek yok. Fransa Parlamentosu’nda sözde ‘Ermeni Soykırım Tasarısı’nı engellemek için yürüttüğümüz çalışmalar var. Lobi faaliyetlerinde en başarılı örneğimiz.
- Meclis’ten heyet gönderildi.
- İş dünyası ve STK’lar harekete geçirildi.
- Türkiye’de yatırımı olan Fransız işadamları devreye sokuldu.
Almanya’da bunların hiçbiri yapılmadı. Almanya’yı eleştirirken, kendi eksikliklerimize de ışık tutalım istedim.
Bizde Almanya işi sadece Almanya işi değildir. Almanya ile gerilimin bu denli yükseltilmesinin altında, içeride ‘Alman ekolü’ ile bir hesaplaşma yatıyor olmasın?
Paylaş