Paylaş
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya’nın sözünü ettiği anayasa değişikliği teklifi, 30 Aralık 1998 tarihinde, ‘Esrarengiz bir anayasa teklifi’ adıyla Milliyet gazetesinde yayınlandı.
Aslında haberin ilginç bir hikâyesi vardı.
Cumhurbaşkanlığı’ndan Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmek üzere hazırlanan metin, sehven Anayasa Komisyonu Başkanı olarak Ahmet İyimaya’ya gönderilmişti.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’di. DYP Genel Başkanlığı koltuğunda ise Demirel’le arası limoni olan Tansu Çiller oturuyordu.
Demirel, yüzde 27 oy oranı ve koalisyon ortağı SHP’nin desteğiyle cumhurbaşkanı seçildiği için, siyaseten çok güçlü değildi. Ama bir dönem daha cumhurbaşkanı olabilmek için siyasi dengeleri lehine çevirmeye çalışıyordu. Demirel’e ikinci kez cumhurbaşkanlığı seçimi yolunu açacak ‘5 artı 5’ olarak bilinen anayasa değişikliği liderlerin imzasıyla Meclis’e sunulmuş, ancak kabul edilmemişti.
Hafta sonu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile sohbet ederken, “Cumhurbaşkanlığı makamına çıkan daha fazla yetki istiyor, başkanlık sistemini savunuyor” demişti. İşin aslı tam da öyle değil. Özal ve Erdoğan başından beri başkanlık sistemini savunuyor. Demirel ise, Özal başkanlık sistemini gündeme getirdiği zaman çok şiddetli muhalefet etmişti. Özal’ı, “Padişahlık yetkileri istiyor” diye eleştirmişti. Ancak cumhurbaşkanı olunca, tavrını değiştirdi, başkanlık sistemini istedi. Özal, Demirel ve Erdoğan siyasetin ve icranın içinden gelen güçlü liderler. Cumhurbaşkanlığı makamı onlara yetmiyor, Türkiye’nin mevcut sistemle yönetilmesinin zorluklarını görüyorlar. O nedenle başkanlık sistemini ya da cumhurbaşkanlığı sistemini zorluyorlar.
Bu aşamadan sonra Demirel’in cumhurbaşkanlığı döneminde hazırlanan anayasa değişikliğinin ayrıntıları hakkında bilgi vermek istiyorum.
1- Anayasa’nın 7. maddesinde değişiklik yapılarak, “Yasama yetkisi, Türk milleti adına TBMM ve cumhurbaşkanına aittir” deniliyor. Cumhurbaşkanına yasama yetkisinin verilmesinin nedeni daha sonraki maddede anlaşılıyor.
2-Başkanlık sisteminde en çok tartışılan ‘kararname çıkarma’ yetkisi ise Fransız Anayasası’ referans yapılarak düzenleniyor, ‘emirname’ deniliyor. “Cumhurbaşkanı temel haklar, kişi hakları ve ödevleri, siyasi haklar ve ödevler dışında kalan konular ile TBMM tarafından düzenlenmesi gereken kanunlar dışındaki konularda, resen imzaladığı karar ve emirnamelerle düzenleme yapma görev ve yetkisine sahiptir.”
3- Anayasa’nın 78. maddesinde değişiklik yapılarak, cumhurbaşkanına seçimlerin 1 yıl geriye bırakılması yetkisi isteniyor. “Cumhurbaşkanı, ülkenin üstün menfaatlerini gözeterek, TBMM seçimlerinin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir.”
Önerilerin bir kısmının Fransız Anayasası’ndan alınması dikkati çekiyor. Bunda Demirel’in büyük bunalım anında Fransız halkının kurtarıcı olarak göreve çağırdığı De Gaulle’e benzeme isteğinin etkisi var mı, orasını bilmem.
Demirel 28 Şubat günlerinde sık sık, “Cumhurbaşkanının Meclis’i feshetme yetkisi bile yok” diye yakınıyordu. Hazırlanan taslakta, “Cumhurbaşkanı, TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar verebilir” deniliyor. Oysa AK Parti’nin başkanlık sistemiyle ilgili hazırladığı taslakta seçimlerin karşılıklı olarak yenilenmesi öneriliyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin alternatifli bir çalışma yapılmış.
Birincisi, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi.
İkincisi ise Meclis’te seçilmesi.
Görev süreleri de farklı farklı. İki kez olursa 5 artı 5, bir kez olursa 7 yıl.
Taslağın sonunda ise iki noktada ince ayar yapılmış:
1- Mevcut cumhurbaşkanının bu seçimlere girebileceği.
2- Milletvekilleri arasından bakanlığa atananların izinli sayılacağı.
CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın programında Deniz Baykal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi için başkanlık sistemini istediğini söyleyince, Özal ve Demirel’in de başkanlık sistemini istediğini hatırlatmıştım. O dönemin önemli siyasi aktörlerinden biri olarak Baykal bunu çok iyi biliyordu ama geçiştirmeyi tercih etmişti. Cumhurbaşkanlığından, Ahmet İyimaya’ya yanlışlıkla gönderilen taslak bir örnekti. Hem de ‘baba’ bir örnek...
Paylaş