Paylaş
Bugünkü program için bir ayrıntı: Erdoğan’ın canlı yayına İstiklal Marşı’nı okuyacağı saat 21.00’den birkaç dakika önce bağlanacağı söyleniyor. Erdoğan’ın önce 23 Nisan’ın anlamı ve Meclis’in yüzüncü yılına ilişkin bir konuşma yapacağı, ardından da tüm Türkiye’yi evlerinden, eğer mümkünse evlerinin balkonlarına çıkarak gür bir sesle İstiklal Marşı’nı okumaya davet edeceği ifade ediliyor. Erdoğan, tüm Türkiye’yi arkasına alarak Huber Köşkü’nden canlı yayında İstiklal Marşı’nı söylerken, Mustafa Şentop da Meclis bahçesinden İstiklal Marşı’nı okuyarak iştirak edecek.
BAZEN BİR KARE YETER
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, Başakşehir Şehir Hastanesi’nin açılışında, “Hükümete geldiğimizde bu ülkede doğru dürüst ambulans bile yoktu” dedi ya, vay bunu söyleyen sen misin... Sosyal medyadan bir kampanya başlattılar. Cumhurbaşkanları da eleştirilir, ancak bunun bir seviyesinin olması lazım.
Burada ambulans vardı/yoktu tartışmasına girecek değilim. Bazen sayfalarca yazının anlatamadığını bir kare fotoğraf anlatıyor. Dün merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Çankaya Köşkü’nde kalp krizi geçirdikten sonra hastaneye götürüldüğü ambulansın fotoğrafını yayınlamıştım. Ambulanstan çok cenaze aracına benzeyen araçta acil müdahale için gerekli tıbbi donanım bulunmadığı için Özal’a müdahale edilememişti. Ülkenin cumhurbaşkanı neredeyse bu aracın içinde can vermiş, Hacettepe Hastanesi’nde hayata döndürülmeye çalışılmıştı.
Söz bitsin, artık fotoğraflar konuşsun istiyorum. O nedenle yazımı burada kesip Cumhurbaşkanı Özal’ın taşındığı ambulansın içinden bir kare ile şimdiki ambulanslarımızın içini paylaşmak istiyorum. Ülkenin cumhurbaşkanı bu ambulansla ve bu sedye ile taşındı. Takdir sizin...
CEYLANIMIZI KATLETTİ
GAZİANTEP’te babası tarafından dövülerek öldürülen Ceylan’ın fotoğrafı gözlerimin önünden gitmiyor. Saçının telini okşamaya kıyamadığımız bir çocuk nasıl dövülerek öldürülebilir, bunu anlamıyorum. Ama ne desek boş... Cani bir baba 9 yaşındaki Ceylan’a kıydı. Ceylanımızı öldürdü. İsmini vermeye layık görmediğim şahıs daha önce de eşini bıçakladığı için hapse girip çıkmış. Bu insanların cezaevinden sonra da izlenmesi gerekiyor. Yoksa Ceylan gibi kuzularımız bu vahşi canavarların elinde yok olup gidiyor. Şahıs yakalandı, hapse atıldı. Ancak bu olay meydana geldiğinde sanki bir cinayet yetmemiş gibi bu kez sosyal medya cinayeti başladı.
Ne kadar DHKP-C’li, PKK’lı, FETÖ’cü hesap varsa, “AKP’nin affedip cezaevinden çıkardığı baba kızını katletti” diye sosyal medyada bir operasyon başlattılar. Dertleri ne? Dertleri Ceylan değil. PKK’ya ve FETÖ’ye af çıkmadı ya, onun intikamını almaya çalışıyorlar. Bir tarafa cani babanın fotoğrafını, diğer tarafa ise AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in fotoğrafını koyarak algı operasyonuna girdiler. Bir yanda katil, diğer yanda seçilmiş bir milletvekili. Buna kimin hakkı var? Kim bir katille, hele hele evladını katletmiş bir caniyle aynı fotoğraf karesinin içinde gösterilmek ister? Sonra Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı açıklama yaparak cani babanın hapisten infaz indirimi ile çıkmadığını, 2019 yılı kasım ayında tahliye olduğunu açıkladı. Ama bu açıklama yapılana kadar algı operasyonu devam etti. O sırada ne düşündüm biliyor musunuz? İktidar partisinin grup başkanvekili de olsanız, sosyal medya katliamına karşı sahipsiz kalıyorsunuz.
HANEYE TECAVÜZ
CHP bir süredir İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Kuzguncuk’taki evinin peşine düşmüş durumda. Kendilerine yakın medyada aleyhte haberler yaptırıyorlar. Belli ki bu yetmemiş, işi haneye tecavüze kadar götürmüşler. CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş, paparazziliğe soyunmuş. Fahrettin Altun’un evinin fotoğraflarını çekerken polise yakalanmış. Tutanak tutulmuş, suç duyurusunda bulunulmuş. Ben işin orasında değilim. Ancak o sırada Fahrettin Altun’un eşi Fatmanur Altun ve çocukları da evdeymiş. Bu noktadan sonrası kabul edilemez. Çünkü CHP Üsküdar İlçe Başkanı’nın yaptığı düpedüz haneye tecavüz. Kim eşi ve çocukları evdeyken birisinin gelip evinin fotoğraflarının çekmesini ister? CHP benim çok önem verdiğim bir parti. Atatürk’ün partisi. Trollerin değil... Paparazzilerin hiç değil...
Paylaş