Paylaş
Selahattin Demirtaş, önceki gün Meral Akşener’e yine bir mesaj verdi. Ama bu kez ismini zikretmeden.
“HDP, PKK’nın uzantısıdır” diyen Akşener’e, “HDP, PKK’nın uzantısı değildir” diye yanıt verdi.
Selahattin Demirtaş aslında bir süredir Meral Akşener’e yönelik mesajlar veriyor. Bunu neden yapıyor sorusunun yanıtını sona bırakıyorum. Ama bir süre önce HDP’ye Türkiyelileşmeyi önermişti.
Haberimiz olmadı ama anlaşılan o ki HDP, bir hafta içinde Türkiyelileşmeyi tamamlamış. Çünkü Selahattin Demirtaş, “HDP tam bir Türkiye partisidir” dedi.
Demirtaş ‘Türkiye partisi’ deyince, HDP Türkiye partisi olmuyor.
Demirtaş, ‘HDP, PKK’nın uzantısı değil’ dediği için HDP, PKK’nın uzantısı olmaktan kurtulamaz. Çünkü buna öncelikle Kandil izin vermez.
Demirtaş’ı HDP eş genel başkanlığına getiren kimdi? Kandil değil miydi?
KILIÇDAROĞLU TAMAM
Demirtaş’ın PKK ile devleti eşit hale getirme kurnazlığını bir kenara not edip neden ısrarla Meral Akşener’e mesaj verme gayreti içinde olduğuna değinmek istiyorum.
Demirtaş, cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinde Kılıçdaroğlu’nda bir sorun görmüyor. HDP’yi tatmin etmek için Suriye ve Irak tezkeresi ile Libya tezkeresinin oylamasında dahi HDP’nin peşine takıldı. Kılıçdaroğlu’nun ortak cumhurbaşkanı adayı olmak için yapamayacağı bir şey olmadığı anlaşıldı.
ISRARLA AKŞENER
Demirtaş, Meral Akşener’in direncini kırmaya çalışıyor. Bütün amacı cumhurbaşkanı adayı belirlenirken, HDP’nin de 6’lı masada olması. Yok öyle 7’nci parti olarak masada oturması şeklinde değil. HDP, cumhurbaşkanı adayını belirleyen irade olmak istiyor.
Demirtaş, Akşener’e yazdığı üstü örtülü mektuplarla bu yolu açmaya çalışıyor. Akşener’in elini rahatlatacak mesajlar vermesinin nedeni o...
EMİNE ERDOĞAN’IN VİCDANİ DİPLOMASİSİ
MYANMAR’dan kaçan yokluk ve açlık içindeki Arakan Müslümanlarını Bangladeş’teki kamplarda ziyaret ederek, onların dramını dünya gündemini taşıdı.
Ukrayna’da çocuklar, kadınlar, savunmasız masum insanlar savaşın en büyük mağduru olurken, onların sesi oldu.
İsrail’in bir türlü dinmeyen İslam düşmanlığının, ırkçılığın Filistinlilere hayatı zindan ettiği gerçeği karşısında insanlığa hoşgörüyü hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’dan söz ediyorum.
Emine Erdoğan, insanlığın bittiği yerde insani diplomasiyi ön plana çıkarıyor. Myanmar’da Arakan Müslümanlarını ziyaret ederek, onların yaşadığı sefaleti dünya gündemine taşımıştı.
Emine Erdoğan, Angeline Jolie gibi mülteci kamplarına birkaç saatliğine uğrayıp fotoğraf çektirdikten sonra bir daha onların sorunlarına eğilmeyen birisi değil.
Arakan Müslümanlarına yardım götürmekle yetinmeyip Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katkısıyla konuyu BM zeminine taşıyıp takipçisi olmuştu.
SANATIN GÜCÜNDEN YARARLANIYOR
Arakan Müslümanlarının tutulduğu kampları ziyaret ederek onların dramını dünya gündemine taşıyan Emine Erdoğan kimi zaman “İnsani diplomasi” ile, kimi zaman da sanatın gücünü kullanarak yaşanan insani dramı dünyaya duyurmaya çalışıyor.
Sanatın gücü dedim. Bu önemli bir nokta. Sanat, âdeta diplomasinin gizli gücünü oluşturuyor.
Emine Erdoğan, savaş nedeniyle ölüm tehlikesi ile karşı karşıya olan, ülkesini terk edip mülteci duruma düşen Ukraynalı çocukların, kadınların yaşadığı sıkıntılara dikkat çekmek için Cumhurbaşkanlığı külliyesinde Eurovision birincisi Kırımlı sanatçı Jamala’nın da katıldığı bir etkinlik düzenlemişti.
UKRAYNALI ÇOCUKLARIN SESİ OLDU
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin eşi Olena’nın, Emine Erdoğan’a yazdığı mektup üzerine Türkiye’de misafir edilen Ukraynalı yetim çocuklar da o programda vardı. Türkiye’nin ‘First Lady’sinin çabaları ve Ukraynalı sanatçı Jamala’nın katkısıyla Ukraynalı yetim çocukların dramı dünya gündemine taşınmıştı.
FİLİSTİNLİ SANATÇILAR
Emine Erdoğan önceki gün Filistin Gençlik Orkestrası ile Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasını bir araya getiren bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Mescid-i Aksa direnişinin sembol isimlerinden Filistinli sanatçı Meryem Afifi de o programda vardı.
Ukraynalı çocuklara, “Sizleri torunlarımdan ayırmıyorum. Sizde beni anneniz, büyükanneniz olarak kabul edin” diye seslenmişti. Filistinli sanatçılarla buluşmasında ise uluslararası camiaya, “Hoşgörü kültürünü ihya etmeliyiz” diye seslendi.
Emine Erdoğan vicdani bir çaba içinde. İnsani bir diplomasi yürütüyor.
Paylaş