Paylaş
Kim tutar ağanın elini. Meral Hanım’ın yerinde olsam, “Yüzde 110 kazanacağız” derim.
Bu iş artık açık ihaleye çıktı. Kim yüksek verirse cumhurbaşkanlığı seçimi onun üzerinde kalacak. Ama kazın ayağı hiç öyle değil. Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda muhalefeti çok ciddi krizler bekliyor. 6’lı masaya artık 6’lı koalisyon diyeceğim. Çünkü cumhurbaşkanı adaylığı konusunda her liderin gönlünde başka bir isim yatıyor.
KILIÇDAROĞLU, KILIÇDAROĞLU’NU TARİF EDİYOR
Daha ortak cumhurbaşkanı adayı belirleyip belirleyemeyecekleri bile belli değil ama Kemal Bey, yüzde 100 kazanıyor. Tabii orada bir de gizli ima var. Kılıçdaroğlu kendisi cumhurbaşkanı adayı olduğu takdirde ilk turda yüzde 100 kazanacağını söylüyor. Herhalde Ekrem İmamoğlu ya da Mansur Yavaş aday olursa kazanırız demesi beklenmez. Cumhurbaşkanı adaylığını çok isteyen Kılıçdaroğlu hiç, ‘Ben değil, Meral Akşener ya da Ekrem İmamoğlu aday olursa ilk turda kazanırız’ der mi? O zaman kendi kendini veto etmiş olur. Zaten cumhurbaşkanı adayının özelliklerini sıralarken bir tek adı Kemal soyadı Kılıçdaroğlu olmalı dememiş.
BAKANLIKLARI PAYLAŞIYORLAR
Muhalefet seçimi kazanmış gibi şimdiden bakanlıkları paylaşmaya başladı. Şimdi bürokrasiyi tanzim etmekle meşguller. HDP’yi dışarıda tutuyorlar. Bakanlıklarda aslan payı CHP’ye ayrılmış durumda. İkinci sırada İYİ Parti geliyor. Bir adım sonra kamu bankalarının ve yatırımcı kuruluşların paylaşılmasına sıra gelecek. Ankara’da filanca bakanlığa geleceği söylenen isimler, listeler oluşturulmaya başlandı. Muhalefet erken iktidar olduk havasına girdiği için kaybedecek. Çünkü şimdiden bakanlıkları, bankaları, yatırımcı kuruluşları paylaşmaya başladılar. Türkiye koalisyon hükümetlerinden çok çekti. Muhalefetin Türkiye’ye en büyük vaadi ise 6’lı koalisyondan öteye geçemedi.
HDP KRİZİ
Muhalefetin ilk ciddi sınavı cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi konusunda yaşanacak. Kılıçdaroğlu, HDP’nin milletvekili seçimlerine sol bileşenlerle oluşturduğu ittifakla girmesini ama cumhurbaşkanı adayı çıkarmamasını savunuyor. Ama HDP çatı aday önermeye hazırlanıyor. HDP’nin gönlünde Ekrem İmamoğlu yatıyor. Ama 6’lı masadan Kılıçdaroğlu çıkarsa onu da değerlendirebilirler.
Meral Akşener ise HDP’nin gölgesinin yer aldığı bir fotoğrafın aleyhine olacağını düşünüyor.
6’lı koalisyonda HDP sorunu aşılabilmiş değil.
AKŞENER SÜRPRİZ YAPAR MI
Kılıçdaroğlu’nun cevabını en çok merak ettiği soru ise Meral Akşener’in son anda cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı konusu. Çünkü şu ana kadar Akşener’in desteğini kazanabilmiş değil. Akşener, her defasında başbakanlığa aday olduğunu söylüyor ama kaybedilecek bir adayla seçime gitmeyecek kadar da deneyim sahibi. 2018 seçimlerinde Abdullah Gül’ün adaylığını engellediğini hatırlatmayacağım. 24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra istifa edip geri dönen Akşener, cumhurbaşkanlığı seçimi kaybedildiği takdirde aynı kâbusu yaşamak istemiyor.
SEÇİLECEK ADAY
O nedenle Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adaylığında ısrar ederse Akşener, ‘Ben de adayım’ der, Kılıçdaroğlu’na rakip olur mu?
Kılıçdaroğlu’nu en çok kaygılandıran konunun bu olduğu sır değil. Peki Akşener bunu yapar mı? Kılıçdaroğlu’nun karşısına aday olur mu?
1) Meral Akşener kaybedeceği bir seçime girmek istemez.
2) Seçilecek aday formülünü ileri sürmüştü. O nedenle kaybedecek bir adayı desteklemez.
3) Partisini birinci parti yapmaya çalışan Akşener, kazanma ihtimalini gördüğü takdirde bir an bile tereddüt etmez.
AKŞENER CESUR
Kılıçdaroğlu’nun karşısında en ciddi rakip ne Ekrem İmamoğlu ne de Mansur Yavaş. Onları bir şekilde geriletmeyi başardı. Ama Akşener öyle değil. Oyunu artırması, tek kadın aday ve milliyetçi-muhafazakâr kesimden oy alabilme ihtimali onu güçlü kılıyor. Bir de Akşener cesur bir lider. Kazanacağını gördüğü anda tereddüt etmeyecek birisi. Ayrıca Kılıçdaroğlu’na yeşil ışık yakmadığı sürece bu ihtimal geçerli.
Peki bu analizi ben mi yapıyorum? Ben sadece kulislerde konuşulanları aktarıyorum.
ÇİFTE VETO KARTINA KAVUŞTUK
NATO’nun yeniden yapılandırıldığı Madrid Zirvesi’ne tartışmasız bir şekilde Türkiye damgasını vurdu.
1) Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine itiraz ederek veto kartını masaya sürdü. Erdoğan bilinçli olarak gerilimi yükseltti. Böylece başta ABD olmak üzere İsveç ve Finlandiya’ya işin ciddi olduğunu gösterdi.
2) NATO’nun genişlemesi Rusya’nın birinci tehdit, Çin’in ise ikinci tehdit olarak kabul edilmesi ABD’nin en büyük rüyasıydı. Biden yönetimi bu amacı gerçekleştirmek için Rusya-Ukrayna Savaşı’nı başlattı.
3) Cumhurbaşkanı seçildikten 5 ay sonra Erdoğan’ı arayan Biden, söz konusu NATO’nun genişlemesi olunca zirve öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla aradı. Madrid’de görüşmek istedi. Erdoğan, “Olabilir” dedi. Oysa biz şimdiye kadar görüşme talepleri karşısında ABD liderlerinin, “Olabilir” demesine alışıktık. Bu kez “Olabilir” temennisi Erdoğan’dan geldi.
KRİZ ÇÖZÜCÜ
4) Türkiye, genişleme sürecini tıkayıp NATO üyelerinin şimşeklerini üzerine çekebilirdi. Oysa tıkanıklığı aşan ülke olarak NATO Zirvesi’nde kriz çözücü ülke olmayı başardı. Tam üyelikle ilgili müzakere süreci başladı.
5) Kenan Evren’in sözlü oluru ile Yunanistan, NATO’nun askeri kanadına dönmüş, Türkiye’ye verilen sözler tutulmamıştı. Ama bu kez üçlü mutabakat metni imzalandı. PKK-PYD terör örgütü olarak belgede yer aldı, FETÖ terör örgütü ilk kez uluslararası metinlere girdi.
ÖNCE UYGULAMA SONRA ONAY
6) İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğini veto için elimizde bir veto kartı vardı. Şimdi iki kartımız oldu. Bir anlamda NATO kilidini açacak iki anahtara kavuştuk. Süreç izlenecek, İsveç ve Finlandiya mutabakat metninde yer alan taahhütlerini yerine getirmezse mutabakat metni TBMM’de onaylanmayacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Madrid’de düzenlediği basın toplantısında, “İsveç ve Finlandiya üzerine düşen görevleri yerine getirmezse parlamentomuza gönderilmesi söz konusu değil” dedi.
7) Ama İsveç ve Finlandiya taahhütlerini yerine getirirse mutabakat metni TBMM’de onaylanacak. Böylece birinci kilit açılmış olacak.
VETO EDERİZ
8) Türkiye’nin taleplerini yerine getirirlerse İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine onay vereceğiz. İkinci anahtar kullanılacak. Yok beklentilerimiz karşılanmazsa Türkiye onay vermediği sürece tam üyelik gerçekleşmeyecek.
ABD İLE İLİŞKİLER
9) Erdoğan veto kartını kullanarak ABD ile aramızdaki sorunları çözmek için bir fırsat elde etti. Biden ile en olumlu görüşmelerden birini gerçekleştirdi. Türkiye’ye F-16 satışı, Yunanistan’daki üsler, Ukrayna’dan tahıl koridorunun açılması, Suriye operasyonu gibi başlıklarda ilerleme sağlandı.
10) Erdoğan, ‘Türkiye sahada kazanır, masada kaybeder’ efsanesine son verdi. Türkiye artık masada kazanan lider ülkelerden biri oldu.
Paylaş