Ama beni üzen bir şey oldu. Deprem bölgesinde acı var. Hem de öyle bir acı ki enkazın başında evladının cenazesini bekleyen annenin acısından söz ediyorum. Deprem bölgesinde bir kişiyi daha kurtarabilir miyim diye hayatını hiçe sayıp enkaza giren insanların kahramanlık hikâyeleri var. Deprem bölgesinde her şeyini kaybetmiş insanlar var. Yokluk var, korku var, sıkıntı var. Meclis’te ise aynı tas aynı hamam. Deprem dahi kalpleri yumuşatamamış. Kılıçdaroğlu’nu CHP grubunda izledim. “Bu iktidar devletin kolonlarını kesti. Devlet öyle sağlıklı işliyordu ki hangi bölgede ne olacağı, ne kadar can kaybı olacağı bile yazıyordu” dedi.
90’LI YILLAR TABUSU
O sağlıklı işleyen devleti Marmara depreminde gördük. Devlet enkazın altında kaldı. “Nerede bu devlet?” çığlığı oradan çıktı. Sağlıklı işleyen devleti SSK Genel Müdürü olarak Kemal Kılıçdaroğlu, Savaş Ay’ın programında, “10 yıl önce SKK hastaneleri daha iyiydi. Elbette ki şikâyetçiyim” demişti.
Muhalefetin bir açmazı var. 90’lı yılları sanki Türkiye’nin altın yılları gibi gösteriyorlar. 90’lı yıllar altın yıllarsa o dönemin partileri niye silinip gitti.
BARUT FIÇISI GİBİYDİ
Neyse, Kılıçdaroğlu’na dönelim. CHP grubunda bir süre Kemal Bey’i izledim. Barut fıçısı gibiydi. Kürsüde konuşurken, mikrofonlar sallanıyordu. Adıyaman’daki helalleşme sözleri üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef aldı. “Helallik istiyor. Halkına kastetmenin helalliği olmaz. İnsanların ölümünü beklediler” dedi. Muhalefet eleştirir. Ama bu tür dönemlerde sorumlu muhalefet yapan halkın güvenini kazanır.
KILIÇDAROĞLU’NUN STRATEJİSİ
Kılıçdaroğlu
Deprem anından itibaren yapılan çalışmaları anlatan Hulusi Akar, “Beklentimiz, ülke olarak yaşadığımız bu derin acıya ve Mehmetçiğin ve personelimizin büyük emeğine saygı duyulması” dedi.
- “Asker kışladan geç çıkarıldı” tartışmaları var. Bunun aslı nedir? 1999 depreminde görev alan asker sayısı ile şimdi görev alan askerlerin sayısı nedir?
HULUSİ AKAR: “1999 nerede, 2023 nerede? Bu kıyaslama çok yanlış. O zaman yaşanan sıkıntıları herkes biliyor. TSK birlikleri, personeli ve aileleri de depreme maruz kaldı. Silahlı Kuvvetler’in kendi iç düzeni var. Gerekli bilgi ve raporların alınmasını ve hazırlıkların yapılmasını müteakip karargâhlardan çıkıldı. 2’nci Ordu Komutanı’nı bizzat ben de aradım. “Valilerimizle temas edeceksiniz, destekleyin” dedim. Ve ilk andan itibaren harekete geçiliyor.
ASKER YOKTU İDDİASI
Birisi diyor ki: “Ben buraya geldim, burada asker yoktu.” Her yerde aynı anda olmak mümkün mü? Bu bir koordinasyon ve organizasyon meselesi. TSK; AFAD ve valiliklerce belirlenen görev ve sorumluluk sahalarında depremin ilk anından itibaren yer aldı, almaya da devam ediyor.
Diyorlar ki: “2’nci Ordu nerede?” 2’nci Ordu’nun görevi ne? 2’nci Ordu’nun görev alanı, bin kilometreye 240 kilometrelik bir alan. Yani 164 bin kilometrekare, ülkemizin yüzde 21’i. Bunun 911 kilometre Suriye hududu var, 384 kilometre Irak hududu var, 417 kilometre İran hududu var. Bundan sorumlu olan bir birlikten bahsediyoruz. Sahadaki 40 bin Mehmetçikten 22 bini 2’nci Ordu’dan. Diğer birliklerden takviyeyle bunu 40 bine çıkardık.
KARS’TAN,
“Yok. Bu değildi ama benzeriydi” dediler. İlk istikamet Adana İncirlik Hava Üssü oldu. Amerika’nın İncirlik’teki üssü hakkında çok yazdım, çok konuştum. Ama oraya girmek deprem felaketi nedeniyle olacakmış.
İncirlik’te Amerika’nın savaş uçakları yoktu ama helikopterleri vardı. Savaş uçaklarını bakım gerekçesiyle başka yere kaydırmışlar. Ama ilk günlerde Amerikalılara ait helikopterler, arama kurtarma ekiplerinin bölgeye ulaştırılmasında yardımcı olmuş.
MADENCİLER EFSANE OLMUŞ
İncirlik’e indiğimizde bir görevli, “Depremin ilk günü hava çok soğuktu. Soğuk yüzümüzü kesiyordu. Madenciler geldi. O soğuğa rağmen burada bir an önce bölgeye gitmek için yerlerinden kıpırdamadılar. Hayran kaldım” diye anlattı. Hatay’ın içinde bir enkazın başında sohbet ettiğim arama kurtarma ekibinden birisi, “Çok tehlikeli bir enkaz vardı. Üzerimize yıkılır diye giremedik. Ama madenciler geldi. Güvenli bir yol açıp enkaza girdiler ve oradan canlı insanları çıkardılar” dedi. “Kömür için değil, ömür için geldik” demişti madenciler. Bölgede efsane olmuşlar. Hepsini saygıyla selamlıyorum. Gönüllülere bir paragraf değil, koca bir sayfa ayırmak isterdim. Hani Z kuşağı şöyle, Z kuşağı böyle diyorlar ya, o gençlerin deprem bölgesinde yaptıkları hizmetleri görseniz göğsünüz kabarır.
PİJAMALARIMLA GELDİM
Adana’dan helikopterle İskenderun’daki askeri birliğe geçtik. Yardımlar için lojistik merkez olarak kullanılıyor. Ama muazzam iş yapıyorlar. Hangi ruhla çalışıyorlar diye soracak olursanız, birlik komutanı, “Depreme evimde yakalandım. Evden çıkınca ilk işimiz; eşim çocuğu aldı, arabayla memlekete gitti, ben ise ayağımda terlik, üstümde pijama ile birliğime koştum” diye anlattı. Gerisini siz hesap edin.
ENKAZDAN ÇIKAN HELİKOPTER PİLOTU
Hani diyorlar ya
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da sert bir şekilde tepki gösterdiği Kızılay’a yönelik eleştirilere de duyarsız kalmadım. Tam aksine eleştirileri tek tek Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık’a sordum. “Bir tek çadır bile vermediniz mi?” diye sordum. Kerem Kınık, “İlk anda 54 bin çadır verdik” dedi. Şimdi sizi Kızılay Başkanı Kınık’la yaptığımız söyleşi ile başbaşa bırakıyorum.
- Sayın Başkan, şu anda neredesiniz?
Şu anda Malatya’dayım, sahadayım. Depremzedelere hizmet ediyoruz. Deprem gecesi hemen yola çıktım. O günden beri depreme maruz kalan 11 vilayetimizde ve 87 ilçemizde sahada çalışmalar yapıyoruz. Ankara’daki Afet Komuta Kontrol Merkezi’ndeki arkadaşlarımıza da geri bildirim yapıyorum. Bakanlarımızla, valilerimizle, koordinasyon yapıyoruz.
BESLENME VE KAN HİZMETLERİNDEN SORUMLUYUZ
- Kızılay, deprem bölgesinde hangi hizmetler veriyor?
Türkiye’nin bir afet müdahale planı var. Bu afet müdahale planının 25 hizmet kümesi var. Biz beslenme ve kan hizmetlerinden sorumluyuz. Bunun dışında tabii 155 yıllık bir afet kurumu olduğumuz için, kapasitelerimizi de devletin hizmetine sunduk.
-
675 SAVCI GÖREVLENDİRİLDİ
- Depremde yıkılan binalarla ilgili soruşturmalar ne durumda?
Deprem felaketinin yaşandığı 6 Şubat’tan itibaren yürütülen soruşturmalar kapsamında delillerin toplanması, sorumluluğu olduğu değerlendirilenlerin isim listelerine ulaşılması, bilirkişi ve diğer teknik ve hukuk uygulamalarıyla bunların sorumluluklarının tespiti için çalışmalar sürüyor. Deprem bölgesine HSK tarafından bugüne kadar 675 savcı görevlendirildi. 1288 adliye personeli ile 463 adli tıp uzmanı ve personeli görevlendirdik. Deprem özel soruşturma büroları kurduk. Bölgedeki savcılarımız depreme maruz kaldığı için yine de onlarla birlikte dışarıdan görevlendirdiğimiz savcılarımız bu işlerin önemli bir kısmına vaziyet ettiler.
KİMLİKLENDİRME TİTİZLİKLE YAPILIYOR
-Ne tür görevleri yerine getiriyorsunuz?
İlk günden ölü muayene ve defin işlemleri ve bu ölen vatandaşlarımızın hangi binalardan çıktığının tespiti ve bir de kimliksiz olan vatandaşlarımızın kimliklendirilmesi hususunda önemli çalışmalar yapılıyor. Kimliklendirme için ölen vatandaşımızdan DNA örneği alınıyor. Bir de tabii yakınlarından referans örnekler alınıyor. Bunlar incelendikten sonra sonuçları karşılaştırılıyor. Tabii bu DNA işlemleri en hızlı 5 saatte ama en geç 3 gün içinde tamamlanıyor. Çoğunluğu bir günde, 2 günde bitirilerek önemli ölçüde kimliklendirme işlemleri tamamlandı. Şu anda kimliklendirmesi yapılamayan vefat etmiş kardeşlerimiz bulunmaktadır. Enkaz altındaki yakınına ulaşamayan vatandaşlarımıza çağrı yapıyorum. Cumhuriyet başsavcılıklarımıza, hastanelerimize, Adli Tıp Kurumumuza müracaat etsinler.
SORUMLULAR TESPİT EDİLİYOR
Ayrıca bu binaları yapanlar kimler? Sorumluluğu olanlar kimler, denetimi yapan kimler, mesulleri kimler, bu binalarda imara aykırı birtakım değişiklikler yapıldı mı, yapılmadı mı? Yapılar imara uygun mu, aykırı mı? Savcılıklar bunları da inceliyorlar. Bütün bunlarla ilgili dosyalar belediyelerin ilgili birimlerinde olduğu için savcılıklarımız buralara yazılar yazıyor, bilgi talep ediyor. Bunlarla ilgili soruşturmalara başlandı.
Haklıydı. Çünkü depremde enkazla uğraşıldığı kadar yalan haberle mücadele edildi.
Asrın felaketini yaşamışız.
Deprem hâlâ can almaya devam ediyor. Bir şehir büyüklüğünde insanımızı depreme kurban vermişiz.
Depremin başından beri polemiklere girmemeye çalışıyorum. Siyasi kulislerden uzak duruyorum. Çünkü gün polemik günü değil, yaraları sarma günü.
Bu prensibimi bozmayacağım.
Ama birileri sıcak koltuklarında oturup yalan haber üretmekle meşguller.
Hem de bu ülkede bakanlık yapmış, parti lideri olan, cumhurbaşkanı adaylığına hazırlanan, ekranlarda boy gösteren, sanatçı unvanını taşıyan insanlar bunlar.
TROLLEŞME DURUMU
Depremin en ağır yükünü çocukların taşıdığını Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’la Ankara Çocuk Evleri’nde yaptığım görüşme sırasında daha iyi anladım.
Enkazın altından sağ olarak kurtarılmış ama daha henüz isimleri bile tespit edilememiş birkaç aylık bebekler... Onlar dünyanın farkında değil ama dünyanın bütün yükleri binmiş omuzlarına.
Yusuf Kabancı henüz 5 aylık. Annesi ve babası depremde hayatını kaybetmiş. Yusuf enkazın altından sağ çıkarılmış. Anne kucağını kaybetmiş ama devlet sahip çıkmış.
Zehra Kilisli yedi aylık bir bebek. Onun da annesi, babası vefat etmiş. Adana’dan getirilmiş. Dedesi iletişime geçmiş. Yakında ailesine teslim edilecek. Beş aylık olan Naif bebek de Adana’dan getirilmiş. Naif onun gerçek ismi değil, çocuk bakım evinde verilmiş.
Aile Bakanı Derya Yanık bebeklerle tek tek ilgilendikten sonra bu kez bir köşeye oturduk, aklımdaki soruları sıraladım. Haliyle söyleşinin yoğunluğunu çocukların tarikatlara verildiği iddiasına ayırdık. Aile Bakanı Derya Yanık çok net konuştu. “Kesinlikle yalan” dedi ama yetinmedim, tekrar tekrar sordum. “Böyle bir ihtimal dahi bizim için kabul edilemez” diye konuştu.
Bakan Derya Yanık enkazdan kurtarılıp çocuk evine getirilen bebeklerle tek tek ilgilendi.
1625 ÇOCUĞUN
DEPREM nedeniyle uzayan yarıyıl tatili bitiyor. 10 il hariç öğrencilerimiz bugün ders başı yapacak. Depremin vurduğu illerde ne tür bir eğitim yapılacağı ise yarın Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer tarafından açıklanacak. Bakan Prof. Dr. Mahmut Özer’in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
- 10 il hariç diğer illerde okullar ikinci yarı eğitimine 20 Şubat’ta başlayacak. Deprem bölgesindeki okullarla ilgili çalışma büyük ölçüde tamamlandı mı?
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız hasar tespiti çalışmasını titizlikle yürütüyor. 71 ilde eğitim öğretim bugün başlıyor. Deprem bölgesindeki 10 ilimizde de eğitim öğretim faaliyetlerini mümkün olan en kısa sürede başlatmak için tüm ekibimizle birlikte yoğun bir çalışma yürütüyoruz.
- Deprem bölgesinde okulu kullanılabilecek durumda olanlar eğitime başlayabilecek mi?
Bu kapsamda 10 ilimizin valileri, milli eğitim müdürleri ve yöneticileriyle koordineli bir şekilde çalışmalarımızı yürütüyoruz. 10 ilde Bakanlığımıza ait okul, yurt, pansiyon gibi 20 bin 868 binadan sadece 24’ü yıkıldı, 83’ü ağır hasar aldı. Deprem bölgesinde eğitim-öğretime 1 Mart tarihine kadar ara verdik. 1 Mart’tan sonra 10 ilde eğitim öğretime il bazlı değil, aynen pandemide yaptığımız gibi ilçe ve okul temelli geçiş yapılacak. Sorunu çözülen ilçelerde, bölgelerde eğitim-öğretimi hemen başlatacağız. Bu bölgelerde bazı okullarda depremzedeler kaldığı ve diğer kurumlarımız tarafından da kullanıldığı için o okulları kullanmayacağız. Bu nedenle ikili eğitim seçeneğini aktif kullanacağız. Eğitim-öğretim sadece Çevre Bakanlığı’nın sağlam raporu verdiği okullarda yapılacak.
54 BİN 882 ÖĞRENCİ DİĞER İLLERE NAKİL YAPTIRDI
-