Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Yaşamaktan vazgeçmeyin

Son zamanlarda en fazla karşılaştığım sorun, ‘‘yaşamak’’la ilgili. Aslında bu konu her zaman gündemin başına oturan, her fırsatta dile getirilen ve daima üzerine fikir üretilen bir konu. Ancak, şu sıralar çok daha şiddetli ve ciddi boyutlarda karşımızda duruyor.

Etrafıma baktıkça yaşamak için yaşamdan vazgeçenleri görüyor ve üzülüyorum. Dilimin döndüğünce ‘‘yaşamaktan vazgeçmeyin’’ diyorum. Fakat, nafile. İşe yaramıyor. O an için anlarmış gibi yapıyorlar sonra bildiklerini yapmaya devam ediyorlar.

Şimdi ne anlatmaya çalıştığımı tam anlamamış olabilirsiniz ve de ‘‘yaşamak için yaşamaktan vazgeçmek’’ de neyin nesi diye sorabilirsiniz.

İşte tam da anlatmaya çalıştığım konu bu. Yoksa düpedüz intihar edenlerden, hayatına bir anda son verenlerden bahsetmiyorum.

Hoş gerçi, yaşamak adına yaşamdan vazgeçenlerin de daha başka bir şey yapmadıkları açık seçik ortada. Tek farkla, intihar ettiklerinin farkında değiller.

Bütün bunların tek bir nedeni var; ‘‘gelecek endişesi’’.

‘‘Yarın ne olacak?’’ ‘‘Bizi ne çeşit felaketler bekliyor?’’ ‘‘Acaba şunu yaparsam başarılı olur muyum?’’ ‘‘Bu işin üstesinden gelebilir miyim? Ya yapamazsam?’’

Geleceğe yönelik bu soruları çoğaltmak mümkün. Ve bütün bunlar bizi yaşamaktan alıkoyan en temel endişeler.

Aslında yaşadığımız hayatta bizi nelerin beklediğini merak etmekten daha doğal bir şey olamaz. Ve olabildiğince anlamaya çalışmak, buna karşılık tedbirler üretmek ve daha iyi bir hayat yaşamak için gayret göstermek. Evet, bütün bunlar aslında daha iyi yaşabilmek için ortaya koyduğumuz gayretten başka bir şey değil. Fakat, hemen her konuda olduğu gibi bunda da israfa kaçıyor ve daha iyi bir hayat için, mevcut hayatımızı feda ediyoruz.

Şimdi bunu da anlamakta zorlanacağınızı biliyorum. Bu konuyu biraz daha açsam iyi olacak.

Demek istediğim şu; Bütün dikkatimizi geleceğe yönelttiğimiz zaman ‘‘şimdi’’yi kaçırıyoruz. Üstelik bununla da kalmıyor, geleceğe yönelik yaşama şansımızı da kaçırıyoruz.

Sanırım gene pek açıklayıcı olmadı. En iyisi bunu bir örnekle anlatmak. Geçen günü konuştuğumu biri kendi sıkıntısını anlatırken hemen herkesin benzer sıkıntılar içinde bulunduğunu farkettim. O içinde bulunduğumu durumu şöyle anlatıyordu;

‘‘Yaptığım işten hiç memnun değilim. Çalıştığım yerde boğuluyormuş gibi bir duyguya kapılıyorum. Çünkü, yaptığım işin çok daha üzerinde bir enerji ve birikime sahibim. Buna karşılık iş yerinde bana 'hiçbir şey yapmıyormuşum' gibi geliyor. Ne yaratıcılığımı, ne de yeteneklerimi sergileyemiyorum. Bu durum içimde giderek büyüyen bir sıkıntı yaratıyor, ne yapacağımı bilemiyorum. Çok mutsuzum.’’

Buna karşılık ben de dayanamayıp sordum; ‘‘Neden kendine başka bir iş aramıyorsun?’’ diye. Şaşırtıcı bir cevap verdi, ‘‘aslında arıyorum. yani çok aradım. Ama bulamadım. Ayrıca ne yapacağımı da henüz tam bilemiyorum. Bildiğim tek şey hayatımı değiştirmem gerektiği. Fakat aynı zamanda buradan ayrılmak da zor geliyor. 'Ya yapamazsam' diye korkuyorum. O zaman burayı da kaybederim. Burası emniyetli. Her ay maaşımı zamanında alıyorum. Aldığım para da fena değil. Ama bütün bunlar bana yetmiyor. Daha başka şeyler yapmam gerektiğini biliyorum. Fakat, başarısız olmaktan korkuyorum. Bir de üstüne bu deprem ve felaketler çıktı. Şimdi gidip sevdiğim biri işi yapmak için harekete geçsem 'gene deprem olacak, belki de yaptığım iş başıma çökecek' diye düşünüyorum ve böyle sıkıntı içinde yaşamaya devam ediyorum.’’

İşte, yaşamak için yaşayamayan biri. Korkuları onu yaşamaktan alıkoyuyor. Belli ki, ‘‘deprem’’ iyi bir bahane olmuş ve ‘‘aslında ben yapabilirim ama böyle bir felaket oldu. Çok şanssızım.’’ diyerek kendini avutuyor.

Halbuki ne çeşit bir felaket olursa olsun hayat devam ediyor. Çok büyük bir felaket bekleyerek yaşamak ise, mümkün değil. Biraz daha gerçekçi olunabilir ve 'yaşıyorum' diyebileceğiniz işleri korkmadan yapabilirsiniz.

Ne yapalım yani, çok büyük bir felaket olursa, zaten top yekün ortadan kalkmış oluruz. O zaman fikrinizde belirlediğiniz geleceğe yönelik işlerinizi hemen yapmaya başlayın. Yani yaşayın. Yaşamak için yaşamaktan vazgeçmeyin, diyorum, Yasemin'ce...

Yazarın Tüm Yazıları