Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Korkular hayatınızı yönetmesin

Her fırsatta işlediğim 'korku' bugün çok daha belirgin biçimde karşımızda duruyor. Ve de tam da 'hayatımızı yönetecek' derecede bizi sarıp sarmalıyor. Bu yüzden ben de bir kez daha korku konusunu gündeme getiriyorum ve diyorum ki, 'korkular hayatımızı yönetmesin'.

Aslında 'korku duygusu'nun insan için faydası var. Yeter ki, bu duygu içimizde büyüyüp bizi ele geçirmesin ve 'panik' haline dönüşmesin. Çünkü, korku bir miktar olduğu zaman bizi tedbirli, düşünceli, öncesini-sonrasını düşünen biri haline getiriyor. Fakat, fazlası da tam tersi bir durum yaratıyor. Düşünceler bloke oluyor, ne yapacağını bilemeyen şaşkına dönüştürüyor.

Yani az miktardaki korku, bizi 'var' ederken, fazlası 'yok' ediyor.

Bu durumda 'korku'nun biz insanlar için gerekli bir duygu olduğunu öğreniyoruz. Fakat, her durumda olduğu gibi bunun fazlası da yok edici bir etkiye sahip. Hem de kaçınılmaz bir biçimde.

Yaptığım gözlemlere göre korku, iki durumda ortaya çıkıyor. Bir; bilmediğiniz bir durumla karşı karşıya geldiğiniz zaman. İkinci durum ise; düşüncelerinizin yarattığı bir sonuç.

Birinci durumda ortaya çıkan korku, insanın doğal alarm sinyali. İnsanı olduğu yerde durdurup düşünmeye sevk eden gerekli bir duygu. Böylece içinde bulunulan her ne hal ise, araştırmak, düşünmek daha ileriye gitmenin neler yaratabileceğini anlamak ve sonra karar vermek için son derece sağlıklı bir duygu.

İkincisi ise, son derece kritik bir durum. Çünkü, düşüncelerinizin yoğunluğuna bağlı olarak duygularınız da yoğunlaşıyor. Üstelik bu kadarla da kalmıyor. Çünkü, yoğunlaşan duygularınız düşüncelerinizi besliyor. Ve bu düşünceler 'korkuyu yaratan' düşünceler olduğu için daha da şiddetleniyor ve korku duygunuzun büyümesine neden oluyor.

Tabii bunun sonucunu tahmin edersiniz. Düşünce ve korku duygusu arasındaki bu alış-veriş, bu paslaşma sonunda düşünceleriniz kitleniyor ve düşünemeyecek hale geliyorsunuz.

Akıl devreden çıkıyor ve sizi korku duygusu idare etmeye başlıyor. Ve siz de bunun peşine takılıp gidiyorsunuz ve de yok oluyorsunuz.

Sanırım pek çok yerde insanı asıl öldüren şeyin 'panik' olduğunu anlatan yazılarla karşılaşmışsınızdır. İşte, korkunun büyümüş halini tanımlayan 'panik' içinde bulunan kişinin içinde bulunduğu durumdan sıyrılması imkansız.

Halbuki insan, hayatını tehdit eden ne çeşit bir durum içinde bulunsa bulunsun, korku duygusunu aklıyla kontrol altına almayı başarmışsa, mucizeler yaratabiliyor. İmkansızı başarıyor ve her türlü zorluğun, felaketin üstesinden gelebiliyor. Tarih bu örneklerle dolu. Fakat, dikkatli bir gözle bakacak olursanız hemen yakınınızda, etrafınızda da bu türden imkansızı gerçekleştirmiş kişiler olduğunu görebilirsiniz.

Şimdi dünya bir felaketin içindeymiş gibi görünüyor. En azından bizim için öyle. Çünkü, herkes kendi yaşadığını bilir.

Deprem hepimizi sarstı. Kuvvetle salladı. Kayıplarımız, acılarımız oldu. Duygularımız harekete geçti, düşüncelerimiz karıştı. Ama bununla kalmadı. Şimdi de içimizi bir korku sardı. Düşüncelerimizden kaynaklanan bir korku.

Ne olacak? Gene deprem olacak mı? Bu kez her şey yerle bir olacak mı?

Konuştuğum pek çok kişi (çok korktuğunu söyleyenler); 'İnan ki, ölmekten korkmuyorum. Depremin yarattığı dehşet beni korkutuyor' diyorlar.

Tabii ki, bu yaratılan 'dehşet' düşünceyle birleşen korkunun yarattığı bir sonuç. Ve kişinin hayatını ele geçirmiş durumda. İnsanı düşünemez hale getiren korku 'dehşet' biçiminde açığa çıkıyor.

Halbuki şimdi, bu korku duygusunu kontrol altına almak gerek. Bunu da akıl yoluyla yapabiliriz. Düşüncelerimizin yönünü biraz da yaşadığımız bu felaketin farklı bir boyutuna yöneltebiliriz. Ve şöyle diyebiliriz;

'Aslında korkulacak bir şey yok. Yaşadığımız felaket büyük. Fakat, yaşadık ve bitti.'

Bunu yapmanın zor olduğunu biliyorum. Ama, böyle yapmamız gerekiyor. Çünkü, korku duygusu sadece aklımızı yitirmemize neden olmuyor. Aynı zamanda büyük bir enerji açığa çıkıyor. Hepimizin birlikte yarattığı bu korku enerjisi, korktuğumuzun başımıza gelmesine neden olabilir.

Halbuki, korkmak yerine aklımızla düşünüp içinde bulunduğumuz durumu değerlendirmeyi öğrenmeliyiz, diyorum, Yasemin'ce...

Yazarın Tüm Yazıları