Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Bilim insanlarına cevap

Yaşadığımız deprem felaketinin ardından hemen herkes pek çok şey söyledi ve söylemeye devam ediyorlar. Tabii bu arada bilim insanlarının görüşleri de alınıyor.

Her zaman olduğu gibi bilim çevreleri tarafından dışlanan astroloji bu kez çok daha büyük bir hararetle karşı çıkılıyor ve ‘‘Güneş Tutulması’’nın depremlerle hiçbir ilgisi yoktur, deniliyor.

Bilime ve bilim insanlarına her zaman saygı duymuşumdur. Ancak, dar görüşlü, bağnaz kafalara hiçbir şekilde saygı duymam mümkün değil. Hem de hangi konuda olursa olsun... İsterse bu kafalar bilim çevrelerinin en üst noktasında bulunsun...

Değişen dünyanın, değişen düşüncelerin içinde zaten dar görüşlülükle bir yerlere varılamaz. Ve bilim de olamaz. Kimbilir belki de bunun için tarihin en büyük keşifleri üniversite kapılarının dışında yapılmıştır, kimbilir?...

Burada bilimi, bilimselliği, bilim insanlarını eleştirmek ya da yargılamak gibi bir maksat taşımıyorum. Zaten böyle bir şey yapabilecek konumda da bulunmuyorum. Fakat, bütün herkes gibi sorgulama hakkına sahibim ve sorgulayacağım da... Hatta herkesin bunu yapması gerekiyor. Bilim insanlarının da...

Sorgulamak, düşünmek demektir. Düşüncenin artık bilinen kalıplarının dışına çıkması ve hayata, evrene, şimdiye kadar tesbit edilmiş bilgilere yeni bir bakış açısıyla bakması gerekiyor. Düşüncenin ufuklarını açmak için de sorgulamak gerekiyor.

Burada inanç ya da inançsızlıktan bahsetmiyorum. Doğru ya da yanlış, demiyorum. Olur ya da olmaz da demiyorum. Mutlak yasaları değil, teorileri sorguluyor ve sadece düşünüyorum. Ama bilimin yapması gerektiği gibi bütün boyutlarıyla düşünmeye çalışıyorum.

‘‘İki kere iki dört eder’’ prensibinin dışında da prensipler olabileceğini varsayarak düşüncelerimin perspektifini açmaya çalışıyorum. Ve bilim insanlarının da bu yolda olmaları gerektiğini düşünüyorum. Kaldı ki, depremden iki saat önce bile aygıtlarının saptayamadığı deprem hakkında ‘‘Güneş Tutulması'nın hiçbir etkisi yoktur’’ diyebilecek durumda olmadıklarını düşünüyorum. Geliştirdikleri hangi cihazlarla böyle bir sonuç çıkardıklarını doğrusu çok merak ediyorum.

Üstelik yüzyılın en dikkat çekici son Güneş Tutulması'nın etkilerini inceleyen herhangi bir çalışmaya da şimdiye kadar rastlamış değilim. Tabii benim rastlamamış olmam, böyle bir çalışmanın olmadığını göstermiyor. Ancak, böyle bir çalışma varsa, doğrusu görmeyi çok istiyorum.

Şimdi gelelim bu tutulmayla ilgili benim fikirlerime... Gerçi bunlar hakkında pek çok şey yazıp çizdim. Tutulmadan önce de, sonra da. Fakat, yine de son gözlemimi belirtmek istiyorum. Belki, bilim insanlarına bir fikir verir diye!

Güneş Tutulması'nın meydana geldiği an, dünyaya göre çekim gücünü hepimizin çok iyi bildiği iki gök cisminin birleştiği an. Bu iki gök cisminin birlikte yarattığı çekim gücünden elbette ki, dünya nasibini alacak. Ve aldı da... Bu sırada dünyanın eksenin de derecesini hesaplayamayacağım bir kayma meydana geldi. Bunu da basit bir pusulayla tesbit edebilirsiniz.

Pusulanın kuzey-güney istikametini gösterdiği ibreler tutulmadan önceki yerleri tam olarak göstermiyor. Küçük bir oynama var.

Dünyanın eksenindeki en ufak bir oynamanın bile yeryüzü üzerinde ciddi sonuçlar yaratacağını ilkokul eğitimi almış biri bile tahmin edebilir.

Sonuç olarak Güneş Tutulması'nın meydana geldiği gün ardından önce Türkiye'de deprem oldu ve sallanmaya devam ediyoruz. Ardından Amerika açıklarında altı ada sulara gömüldü ve yükselen sular Amerika sahillerindeki bazı kasabaları da içine almış bulunuyor. Çin'de iki milyon kişi sel felaketi yüzünden evsiz kalmış durumda. Kuzey Kutbunda bin civarında aysberg kopmuş bulunuyor. Sicilya'da Etna, Meksika'da Popocatepeti yanardağları harekete geçti. Atina'da meydana gelen deprem felaketi daha geçen gün oldu. Ve bütün bunların üzerine bilim insanlarına; ‘‘hala Güneş Tutulması'nın hiçbir etkisi olmadığını iddia ediyor musunuz’’ diye soruyorum, Yasemin'ce...

Yazarın Tüm Yazıları