Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Gelen mesajlar

Bütün Türkiye ile aynı acıları paylaşıyorum. Keşke bana gelen faks ve e-maillerin hepsini yayınlayabilsem. Bir günde yaklaşık 300 maili okuyup yazmak çok zor. Genel olarak bu mesajların bir bölümünün üzüntülerini anlatanlardan olduğunu söyleyebilirim. Büyük bir bölümü ise yakınlarının, arkadaşlarının, kayıplarının akıbetini öğrenmek isteyenlerden oluşturuyor. Tabii bu arada yardımlar konusunda çözüm üretenler de var.

Sonra kriz masalarının telefon numaraları, gelen yardımların yerine ulaştırılması, bir türlü ulaşılamayan yerler... Mesela şöyle bir mesaj var;

‘‘Allahını seven AKUT'un Beyoğlu'ndaki ofisini arayıp yarınki THY uçağından yardım malzemelerini almalarını söylesin. Biz Amerika'dan telefonlarını bir türlü düşüremiyoruz.’’

Bu mesajı iletmek için herhalde geç bir zaman. Ama yine de faydası olur belki...

Sonra, ‘‘Lütfen, rica ediyorum. İnsanların hayatlarının para ve pazarlık konusu yapılmasını engelleyin’’ diyenler ve ‘‘Neden bizim de köpeklerimiz, kurtarma aletlerimiz, elemanlarımız, çadırlarımız, hepsinden de öte 'AKLIMIZ' yok’’ diyenler, var.

Buna karşılık gördüğümü söylemek istiyorum; Değirmendere'de yıkılan binaların önünden geçerken bir enkazın başında çalışan Türk ekibinin 35 yaşlarında genç bir adamı canlı olarak kurtarmayı başardıklarına şahit oldum. Canla, başla, her türlü oksijen ve aletlerle oradaydılar. Ve böyle daha birçok ekip vardı. Yani yabancıların dışında Türk kurtarma ekibi olarak. Fakat, felaketin boyutları öylesine büyük ve aynı zamanda o kadar fazla bölge birden yıkılmıştı ki, mevcut kurtarma çalışmaları yetersiz kalıyordu. Tabii bu arada böyle bir felaket için Türkiye'nin acil bir planının olmaması da kurtarmaların yetersizliğinin bir başka cephesini oluşturuyor, diyorum, Yasemin'ce...



Yazarın Tüm Yazıları