Yaşananlar

Dursun GÜNDOĞDU
Haberin Devamı

Büyük düşünün

ARTIK büyük düşünen kazanıyor. Elindeki ile yetinen, ‘‘Az olsun, benim olsun’’ diye büyümekten korkan kaybediyor.

İstanbul'daki şirketler, hafif palazlandığı zaman gözlerini nereye dikiyorlar?.. Anadolu'ya, yani Antalya gibi kentlere... İştah kabartan Anadolu kentlerine birbiri ardına şube açıyorlar. Özellikle Antalya, her türlü sektörün çekim alanı içinde... Tam bir cazibe merkezi...

SEVİNDİREN GELİŞME

Ancaaak, Antalya iş dünyasında son yıllarda beni sevindiren müthiş bir gelişme var. Merkezi Antalya'da bulunan şirketler de artık İstanbul'da birer birer şube açmaya başladı.

Kalıbına sığmayan Antalya sermayeli şirketler, bu konuda gizliden bir yarış içindeler. İstanbul'la restleşme müthiş... Eğer, bu kapışma bu hızla sürerse, Antalya kazanır. Çünkü, İstanbul pazarı ticari anlamda leb-i derya... Haaa, bazıları bu deryada boğulurlar mı?.. Tabii ki boğulacaklardır. Su yutmadan yüzme öğrenilmeyeceği gibi.

Önemli olan hedefin büyük olması... Antalyalı patronlar, kafa tuttukları devin farkındalar.

EL TAŞIN ALTINDA

Bu devlere kafa tutanlarlardan en sonuncusu ise Haluk Özsevim... Haluk, Pozitif Reklam'ın sahibi... Antalya'da Aktif'i de kurup Pozitif'e kardeş yaptıktan sonra soluğu İstanbul'da aldı. İstanbul'a şube açan ilk Antalyalı reklam şirketi.

Maslak'ta bir büro tutmuşlar. Gazete dağıtım şirketi sahibi Erol Erdem'in oğlu Ömer Erdem ile birlikte taşın altına ellerini koymuşlar. Ömer, rallici bir genç... İstanbul'daki iş dünyası ile çevresi de iyi... Özelllikle genç patronlarla... Ömer'in çevresi, Haluk'un Pozitif'teki tecrübesi onlara dağları aşırır.

Yeterki aşmak istesinler...

Şaşırdım doğrusu

Vay be...

40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. 40 yıllık solcu Hulusi Güven'in CHP'yi bırakıp ANAP'lı olacağı...

Şaşkınlığım onun bir zamanlar solun Antalya'daki simge isimlerinden biri olmasıydı...

Ama, öyle bir devirde yaşıyoruz ki, şaşırmamak lazım. Tüm değer yargıları değişiyor. İnsanlar değişiyor, partileri neden değişmesin ki...

Hulusi amcamızın beni şaşırtan bir öyküsü var.

Dile kolay, 1960'lı yıllarda gönül vermiş CHP'ye... İnönü, Ecevit, Calp, Erdal İnönü, Baykal derken 40 yıl geçip gitmiş.

ŞAŞIRTAN DEĞİŞİM

Bu arada evlenmiş, çoluk çocuğa karışmış. BMC yetkili bayii olmuş. Halen de öyle... Kızlarından biri 13 yıl önce gönlünü bir sağcı gence kaptırmış. Eczacı Cihan Dinç'e... Damat içten içe işlemiş aileyi... Önce kendi eşine ANAP'a oy verdirmiş. Sonra da kayınpederi Hulusi amcamıza takmış kancayı... Damat bey şimdi ANAP il başkanı... Neden il başkanı olduğu da ortada...

CHP parti meclisi, il genel meclisi, belediye meclisi üyelikleri, ardından ilçe başkanlığı yapan ve iki kez milletvekili adayı olan bir simge ismi soldan alıp sağa geçirmiş. Her babayiğidin harcı değil damadın bu yaptığı...

CHP’NİN HATIRI

Hulisi amcamız geçen gün beni aradığında sordum; ‘‘Neden ANAP ?’’ diye... Damadını öve öve bitiremedi. Bir ara, ‘‘Damat nerede ben oradayım’’ bile dedi. Yine merak edip sordum; ‘‘İlk seçimde ANAP'a oy verecek misin?’’ diye... Önce gevrek, gevrek güldü, sonra ekledi; ‘‘Geçen seçimde verdim bile.’’

Eeee, bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı varmış derler... Demek ki, CHP'nin hatırı da o kadarmış...

Kahve kadar...

Alpay'ı dinlemek

Eylül'de gel...

Liseli yıllarımızın hit şarkısı... Alpay söylerdi. Onunla özdeşleşmişti sanki... Hafızam beni yanıltmıyorsa, ondan başkası da söylemedi galiba... Derslerden ikmale mi kaldın, muzır bir arkadaşın kulağına melodisiyle birlikte mutlaka bu parçayı fısıldardı; ‘‘Eylül'de gel.’’

Emmanuel koltuĞu

Benim de kulağım az çınlamadı bu parçayla...

Geçen gün, Alpay'ı dinlemek için uzun bir aradan sonra ilk kez Yat Limanı'ndaki CeCe Bar'a gittim. ‘‘Cemal’’ ile ‘‘Celal’’ kardeşler, CeCe'nin sahipleri... CeCe ise isimlerinin kısaltılmış hali... Hancıoğlu kardeşlerin bu mekanı, Antalya'nın ilk iki barından biri olma özelliğini taşıyor. Barın eski halini hatırlıyorum da, çok değişmiş. Girişinden tutun, dekoruna kadar öyle... Oturma grubu hariç, hoş da olmuş. Oturma grubuna takıntım ise Emmanuel türü hasır koltuklar yüzünden... Koltuğun yelpaze biçimindeki geniş yaslanma yeri, zaten yetersiz olan alanı iyice daraltmış.

uzaklara gİttİm

Alpay sahneye çıktığında, eskisi tükenmiş, yeni bir gün ise çoktan başlamıştı. Daha ilk parçasında daldım gittim, taa eski günlere... TRT döneminin siyah beyaz ekranlı dönemlerine... Gözümün önüne Alpay'ın o siyah-beyaz görüntüleri takıldı kaldı. Kır düşmüş, bembeyaz şakaklarını farkettiğimde bir başka şarkısı, ‘‘Dağların arkasında yar’’ı söylüyordu...

O gece, 1989'un Mart ayında yitirdiğimiz Fecri Ebcioğlu'nu hep beraber bir şarkısını söyleyerek andık. Alpay, kadehleri onun şerefine kaldırırken, ben yine uzaklardaydım.

Çok uzaklarda...

Ünlü sözler

‘‘Herkes hata yapabilir. Yalnız ahmaklar hatalarına bağlı kalır.’’ Cicero

dgundogdu@hurriyet.com.tr

TELEFON: (0242) 340 38 38

Yazarın Tüm Yazıları