Yasalardan da önemlisi kafaları değiştirmek

O gece, bir politikacının Avrupa Birliği konusundaki konferansını dinlemek üzere gittiğimiz toplantıda buluştuk.

Çok sevdiğim kadın arkadaşımın sıkıntısı fark etmemek mümkün değildi. Sonunda anlattı, iş yerinde birlikte çalıştıkları bir şoför arkadaşı o gün sivil polisler tarafından fena halde dövülmüştü.

İstanbul'un göbeğinde yaşanan bu olay keyfini kaçırmış, kötümserleştirmişti.

O ruh hali ile, Kopenhag kriterlerine uyum için bugüne kadar hangi adımlar atılmış, demokrasi yolunda ne kadar ilerlenmiş, bütün bunları dinlemek ağır geliyordu ona.

Acaba hangisi daha zordu?

Kafaları mı yoksa yasaları mı değiştirmek?

* * *

OLAY 20 gün önce oldu. 33 yaşındaki Birol Yavuz, Taksim'den Aksaray'a giderken, Bozdoğan Kemeri'nin altında bir otomobille yan yana geldi. Trafik sıkışıklığında, otomobilinin aynası, yandaki aracın aynasına çarptı. Yandaki araç, derhal gaza basıp öne geçti ve siren çalarak Yavuz'un durmasını istedi.

Haşim İşcan geçidinin altında otomobilinden inen Yavuz'un yanına yaklaşan iki kişi, küfürler savurarak üzerine yürüdüler. Yavuz, araçlarında hasara neden olduysa, tazmin edebileceğini söyledi. Ama dinletemedi. İki kişiden feci halde dayak yemeye başladı.

Sonra bu kişilerin iki sivil polis olduğu ortaya çıktı. İki sivil polis, otomobillerinin aynasına çarpan sürücüyü yol ortasında tekme tokat dövüyorlardı. Halkın birikmesini fark eden trafik polisleri de olay yerine gelmelerine rağmen müdahale etmediler.

Birol Yavuz, Alman Hastanesi'nden darp raporu aldı, Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne şikayet başvurusunda bulundu. Adli Tıp, darp nedeniyle 5 gün çalışamaz raporu verdi.

Olay 20 gün önce oluyordu ve biz, evrensel insan hakları ilkelerinin milli onurumuzu çiğneyip çiğnemeyeceği konusunda derin bir tartışma içindeydik.

‘‘Kopenhag kriterlerine uyum için yasal değişiklik yapmak yeterli değildir. Önemli olan bunların uygulanması’’ koşulunu anımsatan Brüksel'e fena halde kızıyor, vatandaşların sokak ortalarında evire çevire dövülmelerini ‘‘Ne var bunda büyütecek? Dayağı hak edecek bir şeyler yapmıştır’’ tesellisiyle kılımız kıpırdamadan seyredebiliyorduk.

* * *

MİLLİ Güvenlik Kurulu toplantısı, Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefinin bir devlet politikası olduğunu ortaya koydu. Bu, stratejik bir karardır. Parti politikalarının üzerinde bir yol seçimidir.

Demokrasinin bir kültür meselesi olduğunu sindirmek, Avrupa Birliği'ne uyum sürecinin, kağıt üzerindeki değişikliklerle geçiştirilemeyeceğini anlamak zorundayız.

Uyum sürecinin amacı, sorunlarımızı demokrasi ve siyaset ile çözme alışkanlığını kazanmış bir toplum olgunluğuna erişmek değil midir?

İnsan Hakları konusunda yapılan tüm iyileştirme çalışmalarına rağmen, İstanbul'un göbeğinde insan dövmek, bazı yasakları kaldırırken, onları ‘‘ikame edici önlemler’’ arayışına girmek, henüz bu noktada olmadığımızın kanıtı.

Yasaları değil esas iş, kafaları değiştirmek. Kafaları değiştirmek artık devlet politikamız. Üstelik MGK damgalı.
Yazarın Tüm Yazıları