Yalçın Bayer: Yeter! Söz milletin






Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Suriye sınır kapısında gene bir şeyler var

GAZİANTEP'teki Kateks Akrilik İplik Sanayii ve Ticaret A.Ş. sorumluları, Öncüpınar sınır kapısındaki bir uygulamadan yakınıyorlar:

Başta Gaziantep olmak üzere ülke ihracatının artırılması için verilen etkin ve yoğun mücadeleye karşın, son olarak Kilis Valiliği'nin Öncüpınar Gümrük Kapısı'ndan sadece saat 08.00-20.00 arası giriş ve çıkışa izin verilmesinin mantığını anlamak mümkün değildir.

Öncüpınar, ülkenin ve özellikle Gaziantep'ten yapılan ihracatın artırılması ve iki ülke arasında ilişkilerin geliştirilmesi amacına yönelik 24 saat açık 'transit kapı' haline getirilmişken, Suriye de buna izin verirken, Valilik bunu tek taraflı olarak kısıtlamıştır. Nedeni de Gümrük memurları ile gümrük muhafaza memurlarının sayısal yetersizliği olarak belirtilmek istense de, gizli gerçek başkadır. Özellikle sayıları 50'yi aşan 'sırtçı' diye tabir edilen günü birlik giriş-çıkış yaparak yolcu beraberi eşya getirenleri, şimdiye kadar iki araçlık sıra ile gümrüklü sahaya alarak arama yapan Gümrük ve Muhafaza yetkilileri, giriş-çıkışların tümü ile engellemeye yönelik bezdirme taktiği uygulayıp bu yolla yurda giren eşyayı sınırlamak ve kontrol altında tutabilmektir.

20.00'den sonra sanayici, ihracatçı, esnaf, tüccar ayrımı yapmadan kapı kapatıldığından, Suriye'den çıkışı almış şahıslar yeniden Suriye'ye dönemeyeceği için iki ülke arasındaki sadece 5-6 araçlık sığabilecek tampon bölgede aç, susuz, tuvaletsiz ve rezil bir şekilde sabahlamak zorunda bırakılmakta, yığılmalara, tartışmalara sebep olmakla birlikte vatandaşla asker ve görevli memurlar karşı karşıya getirilmektedir.

Az gelişmiş ve dışa kapalı ülke görünümündeki Suriye Gümrük yetkilileri ile sınırda bekletilen çeşitli işadamları ve transit geçiş için bekleyen İranlılar, gelişmişliği ile övünen ülkemizde, mülki amirin bu şekilde bir uygulama başlatmasını, özellikle T.C. pasaportu taşıyan vatandaşın valiliğin idari kararı gereğince kendi ülkesine alınmayışını ibret ve hayretle karşılamakta ve devletimizin itibarı zedelenmektedir.

Valiliğin bu uygulamasının sebebi, sadece memur yetersizliği ise, çözümün, bu çağdışı uygulama olmayacağı, globalleşen dünyada, ülkeler arası sınırların kaldırılmaya çalışıldığı günümüzde ülkemizin 80 öncesi yıllara dönemeyeceği gerçeği göz ardı edilemez. Kaldı ki, memur sayısının yetersizliği kabul edilemez. Çünkü, giriş çıkışlarımızda, görevlilerin yeterli sayıda olduğunu gözlemekteyiz. Asıl sebebin belli sayıda sırtçıya engel olmaktan acizlik olduğu kanısındayız.

Suriye ile aramızdaki en işlek sınır kapısını bu şekilde kapatmak, ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür.

Kateks Akrilik İplik Sanayii ve

Ticaret A.Ş.-GAZİANTEP

Eyvallah DSP!

DSP Kurultayı'nda yaşananlar karşısında tepkiler dinmek bilmiyor. İstanbul'dan telefon eden bir delege, ‘‘Bu ızdıraba artık dayanamıyorum. İki yaşlı insan örgütlerde nelerin döndüğünü bilemiyorlar.’’diyor. Dr. Sema Pişkinsüt'ü protesto ettiren, Hüsamettin Özkan'ı cılız da olsa yuhalatanlar ve listede çizik atanlarla onları yönlendirenler kimler?

‘‘Rahşan Ecevit'e en yakın isim olarak bilinen İzmir Milletvekili Hayri Diri ile İstanbul İl Başkanı Hasan Fehmi Yavuzalp Kurultay'da başrolü oynadılar. Bu zaferden sonra Diri, Genel Sekreter yapılırken, Yavuzalp de PM üyesi oldu. Yavuzalp, belki de Diri'nin yardımcısı olabilir. Yerine de sayman Beyhan Seher Aydın getirilebilir.

- Olayların TV'deki görüntülerinde yer alanları tanıyor musunuz?

- Pişkünsüt'ün oğluna saldıran genç, İstanbul'dan getirilen 'bindirilmiş kıta'dandır. Onun arkasında 'hain' diye bağıran ve çevresindekiler de, bazı il yönetim kurulu üyeleri ile Fatih, Beşiktaş ve Küçükçekmece örgütlerindendir. Bunların isimleri tespit edilip size açıklanacaktır.

Kavganın arkasında Ecevit sonrasının belli hesapları olduğuna dikkat çeken delege, ‘‘Bunlar bu delege yapısını elinde tutarlarsa, gelecekte istediklerini genel başkan yaparlar. Bu nedenle hedefleri Hüsamettin Özkan'dır.Çünkü Özkan bunların kim olduklarını iyi bilir’’ diyor. DSP'de seçilmişlerin -milletvekili ve bakanlar-, atanmışlara -örgüte- müdahele olamadığından, örgütteki 'oyunlar' Ankara'ya pek yansımıyor. DSP'nin yeni müşterileri başta DYP olmak üzere ANAP ve MHP'liler... 10-15 yıllık köktenci DSP'lilerin 'maşalık' görevi bitiyor artık. Bu nedenle yeni 'kuklalara' ihtiyaç duyuluyor. DSP'nin yıllarca örgüt sorumluluğunu üstlenen Yaşar Mengi gibi 'sadıklar' bile Kurultay'ı tribünün bir ucundan izlemek durumunda kalıyor. Delege okurumuz, 'Yeni DSP' için şöyle diyor:

‘‘DSP'nin içine şaibeli kişiler sokuluyorsa, artık memlekette parti kalmadı demektir. DSP'nin dürüst, onurlu ve ilkeli sloganından kalan bir şey var mı? Ne kadar iyilik, güzellik ne varsa heba edildi. Kurultay'da yalan ve talan galip gelince içim sızladı. Ankara'da bilmeyenler varsa, acil önlem alsınlar. Ama ben artık DSP'de yokum.

Yazıklar olsun bana...

TÜRKİYE'nin büyük gazetesi Hürriyet'te çıkan ‘‘Washington'da kavga’’ yazısını görmeseydim, bunu birçok gazeteciye a-mail göndermeyecektim.

Amerika'da bir yandan okula gidip, bir yandan da arabayla pizza dağıtarak, ekonomik krizden etkilenen babamıza fazla yük olmamaya çalışıyorum. Yalnız Türkiye'nin sevgili zengin kişilerinin çocuklarının burada zevk-ü sefa sürüp, türlü türlü rezilliğe bulaşması inanın gene de umurumda değildi. Ama gözlerimin önünde olan kavgayı Hürriyet'in küçük bir tartışma gibi göstermesi biraz zoruma gitti.

Kızlar tuvaletine girip, diğer insanları rahatsız eden, engelleyen, onları 'kızlar tuvaletinden çıkın' diye uyaran restaurant manager'in kafasını kırıp suratını dağıtan, ardından restoranda çalışan kişilere saldıran, aşağılayan, bu sevgili zenginlerimizin çocukları, her nedense restoran genel müdürünün -kendisi Türk'tür- bodyguardlara bağırıp 'dokunmayın, vurmayın' demesiyle, hem polise verilmediler, hem de sıyrılıp gittiler. Amerikan yasalarına göre, toplum huzurunu bozan kişiler, dayak yiyen şikáyet etmese bile o geceyi nezarette geçirip mahkemeye sevk edilirler.

'Tuh ulan' dedim, 'Amerika'da bile bunlara bir şey olmuyor'... Yalaka bol nasılsa. Yanımdaki Amerikalı arkadaşlarıma 'Evet bunlar, Türkiye'de başbakanlık yapmış insanların çocukları, bunlar Türkiye'nin en seviyeli, en itibarlı insanlarının çocukları' diyemedim.

Övünemedim, gururlanamadım. Buradaki Türkler'in çoğu tarafından zaten tanınan bu zatlara sadece acıdım. 'Gene Türkler' dedi birisi, geceye son noktayı koyarak kızardım; Türk olmaktan!...

Sözde okula gidip, altlarında son model arabaları ayda bir yenisiyle değiştiren, Türkiye'nin parasını har vurup savuran, bu sevgili zenginlerimizin çocukları... Bana ne, benim param değil ki, onların parası, ama sonuçta devletin, Türkiye'nin parası, benim değil ki...

Ekonomik kriz tabii... Yalnız ve yalnız bizleri vuran ekonomik kriz. Yazıklar olsun diyorum, bana para göndermeye çalışan babama, bana, burada hem okuyup hem de çalışan, pizza dağıtan, garsonluk yapan, at arabasına şoförlük yapan, komilik yapan, bulaşık yıkayan, aynı zamanda okumaya çalışan herkese yazıklar olsun. Beni güzelim ülkemden, toprağımdan Türkiyem'den soğuttunuz ya, yazıklar olsun bana.

Hıncal YILMIŞ-WASHİNGTON

GÖRÜŞLER

PİŞKİNSÜT'e izin vermeyen 'kuşaksal yaş' böylece modernleşme sürecine de karşı çıkmış oldu. Demokratik formüllerin ve dekorların gerisinde yapılan 'otokratik' Kurultay'daki tadsız görüntüler, siyasal kültürün henüz gelişmediğini de belgeledi.

Av. Ruhi KAHRAMAN

DSP Kurultayı ile ilgili olarak gelen çok sayıdaki tepkiden ikisi: - 1972 Kurultayı'nda İnönü'nün, Sayın Ecevit ve arkadaşlarına gösterdiği toleransın ne olduğunu yazarsanız sevinirim. Eğer bilmiyorsanız, Hikmet Bila'nın 'Sosyal Demokrat Süreç İçinde CHP' kitabını okumanızı salık veririm. İnönü, söz konusu kurultayı eski delegelerle yapmaya çalışmış ve kurultay evraklarına el koymuştur.

Parti kurultayları panayır yeri değildir. Şov yapmaya gelenlere yer yoktur. Pişkinsüt'in amacı DSP'yi, CHP'ye benzetme çabasının ürünüdür. DSP'liler bu oyuna gelmediler. Biz kavgalı, gürültülü, kişi isimlerinin ön plana çıkarıldığı, ideolojilerinin arka plana itildiği parti yapısı istemiyoruz. Kuruluşundan beri bu parti ve ideolojisi için ter akıtmış birisi olarak DSP'nin bu yapısından memnunuz. Bu yapıyı beğenmeyenlerin, partiden ayrılarak kendi partilerini kurmaları ya da benzer partiye geçmeleri beklenir.

Taşkın ESLEK

Utanç duyuyorum

- DEMOKRASİ havarilerinden artık utanç duyuyorum. Pişkinsüt'e söz hakkı vermeyen divan heyetinin, objektif yönetimden uzak tutumunu nefretle kınıyorum. Sayın DSP'liler bilmelidir ki, sağ partilerin kalesi olan Aydın ilinde sol ve DSP, Sayın Pişkinsüt'ün varlığıyla bir seçim zaferi kazanabilmiştir. Pişkinsüt'e yapılanlar ahde vefa mı? Düşledikleri yere gelebilmek için kişiliklerini kilim olarak serenlerden Sayın Ecevit umut beklememelidir.

Av.Ali KERMOOĞLU-MARDİN

Hesap sorulsun

'HÜR denetçiler' e-mail yağdırıyorlar. ‘‘Aradan iki ayı aşkın zaman geçmesine rağmen hükümet, TC'nin alenen güpegündüz çalınan 4 milyar dolarının peşine düşmemekte, aksine soygunu resmileştirmeye ve takibini güçleştirmeye çalışmaktadır. Devalüasyon öncesi 5 milyar dolarlık döviz satışının sorumluları ne olacaktır? Hani Kemal Derviş 'Gol yemeyeceğiz, programın en önemli ayağı yolsuzluktur' diyordu. Savcılar, hakimler, Devlet Denetleme Kurulu, Meclis ve MGK'nın bu vurguna elkoyması artık kaçınılmaz olmuştur. En etkili tasarruf, en ucuz kaynak bunun geri alınmasıdır.’’

Garip uygulama

GAZİANTEP'teki Kateks Akrilik İplik Sanayii ve Ticaret AŞ sorumluları soruyorlar: İhracatın arttırılması için mücadele verilirken, Kilis Valisi'nin, Suriye'ye açılan Öncüpınar Gümrük Kapısı'nı 24 saat yerine 08.00-20.00 arası gidiş-çıkışa izin vermesi mantığını anlamıyoruz. Valilik, gümrük ve gümrük muhafaza memuru yetersiz diyor. Ama kısıtlamanın amacı bize göre, sayıları 50'yi aşan 'sırtçı' denilen günübirlik giriş-çıkış yaparak yolcu beraberinde eşya getirenleri engellemeye yönelik bir bezdirme taktiği. Bu acizliktir. Suriye ile aramızdaki en işlek sınır kapısını bu şekilde kapatmak, ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür.

Teselli

DOSTUMUZ Cüneyt Canver aradı, krizi fazla dert etmememizi söyledi. Benzer bir kriz bir ara Amerika'da da yaşanmış, ekonomi öylesine bozulmuş ki.. Mafya beş hakimi işten çıkarmış. Bilmem Canver'in bu tesellisine katılır mısınız?

MESAJ

İÇEL Valisi Şenol Engin'e, İçel'den bir grup vatandaş imzasıyla gelen yazıda şöyle deniliyor: Çocuklarımıza Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı aşılayan, gelişmenin ve aydınlanmanın önüne set çeken Mut Güllük ve Gülnar Tepeköy kuran kursları faaliyetlerine hálá devam ediyorlar. Konu size defalarca bildirildiği halde bu kursların faaliyetlerine niçin son vermediniz?

SATEL Sabah TV Prodüksiyon AŞ vekili avukat Seda Bayraktar, Sanayi Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü'ne bir yazı göndererek, 'Ağırlığınca Altın' yarışmasında altın ödülü kazanmış olan Recep Dayı'ya ödülün en kısa sürede gönderileceğini bildirdi.

Yazarın Tüm Yazıları