Yalçın Bayer: Bundan sonra deprem nerede olacak tartışması büyüyor

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Bilim adamları birbirine girdi

18 Ağustos depreminin üzerinden 1.5 ay geçtikten sonra bilim adamları, depremin bundan sonraki etkileri konusunda ilginç görüşlerle birbirlerini ‘sarsıyorlar’’.

Marmara Denizi'nde kaç fay var? Tek mi, birkaç tane mi?

Fayların büyük atılımı bundan sonra hangi bölgede olacak; etkisi ne olacak? İstanbul'da şiddetli deprem olacak mı?

Bilim adamları, fay hatları konusunda farklı görüşler belirtiyorlar. Bir iddiaya göre, bu konuda beş görüş var. Ancak tartışılan asıl konunun görüşleri şu noktalarda toplanıyor:

1 Yaşayan Fransız yerbilimci Xavier le Pichon, Marmara Denizi'nde sadece bir aktif fayın var olduğunu ve önümüzdeki 30 yıl içerisinde olabilecek depremde bu fayın Adapazarı'ndan Gelibolu'ya kadar boydan boya yırtılacağını söylüyor. Dolayısıyla İstanbul ve Marmara'nın kuzey kıyı kesimleri çok şiddetli etkilenecektir. Deprem 7.5-8 büyüklüğünde olabilecek.

Prof. Pichon, bu görüşünü tarihsel ve güncel depremsellik üzerindeki verilerine dayandırmaya çalışıyor.

2İTÜ öğretim üyesi, Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Aral Okay ve arkadaşları ise, bu görüşün sağlam ve yeterli verilere dayanmadığını, hatalı olduğunu belirtiyorlar. Onlara göre, ‘Sismik-1’ gemisinin, Marmara Denizi'nin doğusundan alınan sismik yansıma profillerinin değerlendirilmesinde, bu bölgede bir değil, üç adet aktif fay bulunuyor. Bunlar sırasıyla Kuzey, Güney sınır fayları ve Armutlu fayı... Bunların üçü de aktif fay olarak nitelendiriliyor. Prof. Okay; Prof. Celal Şengör ve Prof. Aykut Barka'nın görüşlerine dayanarak çeşitli tezler gösterirken, ‘‘Marmara Denizi'ndeki çukurlukların varlığı -bazısı 1200 metre derinlikte-, Marmara'yı boydan boya kat eden tek bir fayın mevcut olmadığını gösterir’’ diyor. 17.8.1999 depreminden önce Marmara Bölgesi'nde en büyük deprem Marmara'nın batısında 9.8.1912'de oldu. Büyüklüğü 7.4 olan bu Kuzey Anadolu Fay'nın Saroz-Marmara depreminin merkez üssünün Tekirdağ'ın Güneybatısında, Marmara Denizi kıyısında yer alan Hoşköy'e (Şarköy) bağlı Gaziköy (eski adıyla Ganos) olduğu sanılıyor. Marmara Denizi ile Saroz Körfezi arasında kalan 45 km. uzunluğundaki Ganos Fayı'nın kırılması, Edirne-Enez-İstanbul-Bursa arasındaki bölgede tahribata yol açtı.

HER KAFADAN SES

Prof. Aral Okay, Marmara Denizi'nde yaptığı bir araştırma bulunmayan Prof. Pichon'un, tek bir aktif fayın olduğunu ileri sürmesine rağmen bunun nereden geçtiğini gösteremediğini belirterek, ‘‘Bu gibi konularda görüş bildirirken kendisi gibi değerli yerbilimcilerinin daha dikkatli davranması bekleniyor’’ diyor.

3Üçüncü görüş de, Prof. Şener Üşümezsoy'a ait.. Ona göre; bir tek fay hattı var ve İstanbul deprem bölgesi değil. Ancak karşıt bilim adamları; ‘‘Üşümezsoy'un hangi veriye dayanarak bu görüşü sunduğu belli değil. Verisi olmadığına göre, bu görüş doğru değil’’ diyorlar.

Ortaya şu çıkıyor; her kafadan bir ses çıkıyor, insanlar kime inanacağını bilemiyor.

Bu nedenle, araştırma yapanların muhatap olacakları bir tek kurum olması gerekmiyor mu?

360'ı 12'ye böl, ne olduğunu gör

ARPA ektim, 16 Temmuz'da TMO'ye teslim ettim. 4 Ağustos'ta 240 milyon aldım. ‘‘1 Eylül'de de kalanı alırsın’’ dediler. Aradan 2.5 ay geçti, kalan 240 milyonu alamadım. Geçikmeden ötürü faiz yok.

Orta boy çiftçi sayılırım. Ortak tapulu tarlalardan payıma yuvarlak hesap 160 dönüm düşüyor. Toprağın yarısı nadasa bırakılıyor, yarısı ekiliyor.

Sonuçta elime geçecek toplam para 480 milyon. Gübreye 108 milyon, Çiftçi Malları'na 12 milyon verdim. Masraf 120 milyon. Geriye kalan 360 milyon.

Sayın Hüsnü Yusuf Gözalp... Toprağım pek çok çiftininkinden fazla. 360'ı 12'ye bölersek ayda elime 30 milyon geçiyor. Varın az topraklının durumunu düşünün. Yeterli arazisi olan çiftçinin yılda kazandığını memur 1.5 ayda kazanıyor.

Gelecek yıl da ödemeler gecikirse eğer, tarlalarımı 2001 yılında boş bırakacağım. 30 milyon için ekeceğime hiç ekmem daha iyi!

Süleyman EKİM

Bolvodin, AFYON TCDD yenilik peşinde!

2 EKİM'nden itibaren İzmir-Ankara arasında Uşak-Afyon güzergáhından Dumlupınar Mavi Treni seferlerine başlayacak. Basmahane'deki Danışma'dan bilgi istedim. Karşıma çıkan yetkiliye göre, her akşam 18.30'da kalkacak olan bu süper (!) tren, tam 16 saat sonra Ankara'ya girecekmiş. Ve de bu süper servisin fiyatı 3.5 milyon liraymış.

Bildiğim kadarıyla 40 yıldır İzmir-Ankara arasında gidilen güzergáh olan Balıkesir-Eskişehir güzergáhında aynı Mavi Tren 14 saatte giderdi. Ve o zamanlar neden acaba otobüslerin gittiği daha kısa olan Uşak-Afyon hattından bu trenler işletilmez diye düşünürdüm. Dünyayı 50 yıl geriden izleyen TCDD yetkilileri, yenilik yapıyoruz diye güzergáh değiştirmişler, ama yolculuk saatini 16 saate çıkarmışlar. Kendilerini kutluyorum! Saatte 600 km yapan süper magnetli trenlerin denemeleri yapılırken, Türkiye'deki demiryolculuk ağlanacak halde. Halen zamanın ne kadar önemli olduğunu bu beylerin öğrenememiş olmaları şaşılacak ve üzülecek bir olgudur.

TCDD'yi kapatın, ya da özelleştirin.

Semih KALKANOĞLU

İZMİR

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Deprem bizim ne kadar kaderci olduğumuzu gösterdi. Kadercilikten de eğitimle kurtulunur.’’

(Prof. Erdal İnönü)

‘Şarlatan bilim adamları var!’

CUMHURİYET'in Bilim Teknik Dergisi'nin Yayın Yönetmeni Orhan Bursalı, İstanbul'u tehdit eden deprem beklentisini içeren yayınları nedeniyle tehditler aldığını söyleyerek, ‘‘Bizi ve araştırmacı bilim adamlarını hem tehdit ederek -fiili olarak da- hem suçlayarak ortalıkta dolaşan jeolog öğretim üyesi kılıklı düzenbaz ve şarlatanlar görülüyor.’’ diyor. Bursalı şöyle konuşuyor:

‘‘Bunlar, 17 Ağustos öncesi İstanbul'u ‘uyutanlarla', çıkar çevreleriyle işbirliği içinde olduklarını göstermektedirler. Bu tipler TV'lerde de bazen jeo-kimyacı kılığıyla boy gösteriyor ve ‘İstanbul için garanti' veriyorlar. Garantileri batsın! Buna ihtiyacımız yok! Bilimsel araştırmayla ilgisi olmayan bu tiplere sayfalarını ve ekranlarını açanlar, İstanbul'a büyük ihanet içindeler.’’

Üniversite çevrelerinde, Bursalı'nın bu yazıyı, İTÜ'den Prof. Şener Üşümezsoy'un kendisine yönelik fiziksel sert tavrından sonra yazdığını belirtiliyor. Bu tartışmayı sorduğumuz Bursalı ‘‘Ciddiye almadığım bir tartışmaydı. Bilim adamı bilim üretir, şarlatanlık yapmaz’’ demekle yetinerek şunları söyledi:

‘‘Daha fayların hattı açıkça bilinmezken, herkesin yalan yanlış bir şey söylemesi bilim adına ayıptır. Belirli bir çevrede, ‘Nereden çıktı bu deprem belası' gibi bir anlayış görülüyor. Bu durumda bizim de aynı vurdumduymazlığı göstermemiz mümkün değildir. Bu nedenle Marmara'nın uluslararası bir projeye konu olması gerekiyor. Marmara Denizi'nin üç boyutlu haritalarının çekilmesi gerekiyor. Ortaya çıkan verilerin test edilmesi, doğruluğunun araştırılması, ondan sonra bilim adamına yakışır şekilde konuşmak lazım.’’



Yazarın Tüm Yazıları