Yağlarınız nerede birikiyor

Kilo almak, vücutta ihtiyaçtan çok yağ biriktirmek, yani "yağlanmak" demektir ve bu durumdan kimse hoşlanmaz.

Fazla yağ bedene hiçbir fayda sağlamaz. Olsa olsa zarar verir. Yağ oranı arttıkça sağlık problemleri gelişir! Az miktarda yağ birikiminin sağlığa pek zararı olmaz. Bu sadece kozmetik bir problemdir. Sağlıklı bir vücudun ortalama yağ miktarı erkek ve kadınlarda farklıdır. Kadınlarda yüzde 22-30, erkeklerde yüzde 20-25 yağ bulunması normal kabul edilir. Siz, eğer biraz toplu olmayı kabul ediyorsanız üst limitlerde dolaşabilirsiniz. Eğer "dal gibi biri" olmayı istiyorsanız en alt sınırları hedeflemelisiniz.

DIŞTAN ZAYIF, İÇTEN ŞİŞMAN BİRİ OLABİLİRSİNİZ

Arkadaşınızın ya da kendinizin yağ oranını tahmin ederken sakın dış görünüşe aldanmayın! Yağ, bazı insanlarda cilt altında birikirken, bazılarında içeride, özellikle karın içi organların etrafında depolanır. Dışarıdan formda ve fit biri gibi görünmenize rağmen içeriden fazla kilolu, hatta şişman biri olabilirsiniz. Araştırmalar beden kitle indeksi normal bulunan çok sayıda insanda hayati iç organların (özellikle karaciğer, pankreas, kalp ve böbreğin etrafında) ve "omentum" adını alan içyağının miktarında ciddi bir artışın olabileceğini gösteriyor. Yalnızca "beden kitle indeksi" dikkate alındığında normal hudutlar içinde olan birinde içyağı çok fazla olabiliyor. Bunlar genellikle "gövdesel şişmanlayanlar", yani "elma biçiminde kilo alanlar". İşte bu nedenle yalnızca tartıya çıkmak, hatta boy ve kiloyu dikkate alan beden kitle indeksini hesaplamak bazen yanıltıcı olabiliyor.

BİYOMETRİK ÖLÇÜMLER DAHA GÜVENLİ

Biz bu durumda "biyometrik ölçümler"den yararlanmayı ve düşük glisemik yüklü beslenmeyi hedefleyen bir "biyometrik diyet planı" uygulamanızı öneriyoruz. Yani, beden kitle indeksi ile birlikte bel çevrenizi de ölçmenizi "biyolojik" ve "metrik" yönden yağ birikimini belirlemenizi tavsiye ediyoruz. Beden kitle indeksi yüksek olmasına rağmen yağları karnında değil, bacaklarında ve kalçalarında toplanan insanlar. Bunlarda iç yağ oranı çok düşük olabiliyor. Bu insanların sağlık risklerinin daha düşük olduğu belirtiliyor. Bu durumda olanlar için "armut biçiminde kilo alanlar" tanımı yapılıyor. Yani, "elma dersem tehlikeli, armut dersem tehlikesiz" gibi bir durum söz konusu. Biyometrik ölçümler işte bu karmaşayı ortadan kaldırıyor.

7 günlük uzun yaşam diyeti: Üçüncü gün

1 bardak su

Kahvaltı


Sebzeli omlet (1 tam yumurta veya 2-3 yumurta akı.)

1 dilim tam tahıl ekmeği

1 tabak çilek veya 1 elma

Bir fincan Türk kahvesi veya filtre kahve

Vitamin takviyesi

(Protein içeren omlet başrolde.)

Ara Öğün

1/2 bardak yağsız sade yoğurt ve bir yemek kaşığı kuru üzüm ya da meyveli yoğurt.

Çay (Yeşil çayın antioksidan değeri daha yüksektir.)

Öğle Yemeği

Tavuk beyaz eti ve sebzeyle pişirilmiş çorba

Doğranmış elmalı, cevizli, zeytinyağı- limon soslu ıspanak salatası

Portakal

Sade soda

(Bu öğünün yıldızları meyveler ve sebzelerdir.)

Ara Öğün

30 gr. fındık (15 adet) ile çiğ sebzeler

Çay

Akşam Yemeği

Zeytinyağı ve sirkeyle çeşnilendirilmiş bol salata

Karışık deniz ürünü ¾ bardak tam tahıl makarna

Buharda pişmiş enginar

Kaçamak bir dilim pasta

1/2 bardak çay ve 1/2 bardak limonata

(Deniz ürünleri protein olarak başrolde.)

Ara Öğün

Üzerine tarçın serpilmiş elma dilimleri

Bel ağrısında teşhis için "MR" her zaman şart mı

Hayır değil. Hatta çoğu zaman fiziki muayenede elde ettiğimiz bulgularla MR sonuçları örtüşmez. Bazen MR’a bakıp "Bu hasta nasıl yürüdü de geldi" diye düşünürüz, bazen de MR’a bakıp "Bu hastanın çok büyük bir sorunu olmaması lazım" deriz ama hasta sedyeyle gelir. Doktorun görevi sinirlerle kaslar arasındaki bağlantıyı belirleyerek hangi sinirin hangi kası etkilediğini bulmak. Bu da ancak fiziki muayeneyle yapılabilir. Ancak ülkemizde sadece MR’a bakılarak veya MR raporuna bakılarak"Ameliyat olsun" kararları verilebiliyor. Bu doğru ve bilimsel bir yaklaşım değildir. Oysa uzman bir doktor ciddi bir fiziksel muayeneyle ilk bakışta teşhis koyabilir.

Hindiba: Atalarımızdan kalan değerli bir miras

Eski Mısır’da, Eski Yunan’da ve Çin’de bilinen ve tedavi amacıyla kullanılan bir bitki olan "yabani hindiba" (Chicorium Intybus) acımsı, buruk tadı nedeniyle mutfaklarda yer bulmakta zorluk çekmiştir. Tüketilebilir lezzette olan endiv, radika gibi türevleri çeşitli biçimlerde çiğ ya da pişmiş halleriyle sofralara gelmeye başlamıştır.

Doğal temizlikçi

Doğanın, bize, yoğun birikimler yaptığımız kış aylarından sonra sunduğu bu bitki, yüzyıllar boyu, sarılık, karaciğerde birikim, akciğer hastalıkları, hazımsızlık ve kabızlıkta kullanılmıştır.

İçerdiği "inülin" beden tarafından emilemeyen bir şeker olduğundan şeker hastalarına da yardımcı olabilir. Karaciğer ve safra yollarının temizliğinde kullanılan "kara hindiba" (taraxacum officinale), radika, arslandişi gibi adlarla da anılır. Kan temizleyici özelliğinin yanı sıra idrar ve ter söktürücü etkisi de vardır. Uygun dozları karaciğer için yararlıyken yüksek dozları zararlı olabilir. Genellikle, bir su bardağına 12 çorba kaşığı kıyılmış hindiba ölçüsüyle kaynar suda 15 dakika bekletildikten sonra kullanılmaktadır. Günde 1-2 bardak tüketmek yeterlidir.

Biyometrik diyet nedir

Yaşasın Hayat! Kliniği Beslenme ve Kilo Yönetimi uzmanları tarafından geliştirilen bu diyet planı kişiye özeldir ve öncelikle bu "sağlık zararlısı yağları" yok etmeyi yani, karın içi ve beldeki yağları eritmeyi hedefliyor. Bu yağlarla birlikte kısa bir sürede kalça ve diğer bölgelerde biriken yağlara da veda edebiliyorsunuz. Bu diyet planının uygulanması son derece kolay, özel bir çaba gerektirmiyor. Plan, günlük toplam kalori tüketiminizde yüzde 25-40 oranında bir sınırlama yapıyor. Ortalama olarak günde 150-250 kalorilik ek bir bedensel faaliyet yapmayı da istiyor. Besin dengesini yüzde 30 yağ, yüzde 50 karbonhidrat, yüzde 20 protein olarak planlamaya gayret ediyor. Karbonhidratlarda doğal olanları (tam tahıl, bakliyat, sebze, meyve) öneriyor. Şekerlemeleri, şekerli besinleri, tatlıları biraz sınırlıyor. Beslenme aralıklarını kısaltıyor. Ara öğünler almayı tavsiye ediyor. Bir kez daha hatırlatalım: Biyometrik beslenme ve aktivite planı sizi yalnızca zayıflatmıyor. Bel çevrenizi de inceltiyor. Kalıcı bir kilo kaybı sağlıyor.

İçyağ fazlalığı sağlığı tehdit ediyor

"Biyometrik ölçüm ne anlama geliyor?" İşte açıklaması: Kilonuzu bir takıntı haline getirmeyin ama kilonuz ve beden kitle indeksiniz kadar bel çevrenizi de izleyin. Bel çevrenizin erkekseniz 100 cm, kadınsanız 88 cm’yi geçmemesine gayret gösterin. Bel çevreniz fazla ise içyağınızın fazla, riskinizin yüksek olabileceğini hatırlayın.

Eğer "biyometrik ölçümler"de daha da detaylı sonuçlar almak istiyorsanız bir "X-Scan ile yağ-kas analizi" size yardımcı olabilir. Bu basit analiz ile sadece vücudunuzda ne kadar yağ olduğunu değil, yağların dağılımını da öğrenebilirsiniz. Hangi bölgenizde fazla yağ biriktirdiğinizi en doğru şekilde bu ölçümler gösterecektir.

Vitaminler neden pahalı

Özellikle yurt dışından ithal edilen ve yabancı markalar tarafından pazarlanan vitaminlerin ülkemizde çok pahalı satıldığı doğrudur. Fiyat, farklı bazı ürünlerde üç-dört katına bile çıkabiliyor. Bunun cevabını ithalatçı firmalar da doğru dürüst veremiyor. Özellikle çok sık kullanılan bazı markaların ürünlerinde yurt içi ve yurt dışı fiyatlarla mukayese edildiğinde ortaya korkunç farklar çıkabiliyor. Yapmanız gereken şey gayet basit. Fiyat mukayesesi yaparak daha ucuz olanlarını satın alacaksınız. Vitamin ve minerallerin ilaç firmaları tarafından üretilenlerini tercih edeceksiniz.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Kızım 14 yaşında ve yediği yiyecekler genellikle yağlı ve çok tuzlu. Gittikçe karın çevresinde yağlanma olduğunu görüyorum. Bütün yemeklerine tadına bile bakmadan çok tuz atıyor. Ailemizde yüksek tansiyon hastaları da var. Nasıl yardımcı olabilirim?

Çocuklarımızı şişmanlatan gizli bir ajan: Tuz

2008 Şubat ayında yayınlanan bir çalışmanın sonuçları çocuklarda artan tuz tüketiminin obezite riskini tetiklediğini göstermektedir. Burada alınan tuz sadece yemeklere kendi istekleri ile tuzluktan ilave ettiklerinden çok ara öğünlerde atıştırdıkları cips, kraker ve ana öğünlerde yedikleri fastfood yiyeceklerden gelen "endüstriyel tuz"dur. Yani günlük tuz tüketimlerinin yüzde 80’ini hazır-işlenmiş yiyeceklerden almaktadırlar. Tuzun buradaki olumsuz etkisi susuzluk hissini artırarak kalori yüklü şekerli içecek tüketimine yöneltmesidir. Bu tarz kalori yüklü şekerli içeceklerle alınan kalori vücut tarafından da verimli bir şekilde kullanılamayan ve depolanan bir kaynaktır. Tuz tüketimi damak tadı ile ilgili olup değiştirilebilir bir faktördür. Yapılan çalışmalar azaltılan tuz tüketimin çocukların tükettiği kalorili içecekleri yüzde 18 oranında azatlığını göstermektedir. Bu aşamada çocuklarımıza hazırladığımız yemeklerdeki tuzu önemli ölçüde azaltarak ve sofradan tuzluğu kaldırarak ilk adımı atmış oluruz.

Son birkaç haftadır kendimi çok yorgun hissediyorum. Diyetime devam ediyorum ama kendimi daha iyi hissetmek için diyetime neler eklemeliyim?

Diyet döneminde aktivitelerinizi artırın

Mevsim geçişlerinde bu tarz yorgunluklar hissedilebilir. Bu dönem yediklerinizde değişiklik, uyku düzeninizde değişiklik, günlük aktivitenizde yorgunluk ve halsizlik ortaya çıkar. Yoğun ve hareketli yaz aylarından, sakin ve hareketsiz kış aylarına geçerken vücudunuzu ve zihninizi bu kışa hazırlamak gerekiyor. Bu dönemde salgın halinde olan grip vb. hastalıklardan da korunmak için bağışıklık sistemini kuvvetlendirmekte fayda var. Daha güçlü olabilmek için:

n Bu dönemde düşük kalorili diyet yapmayın, aktivitenizi artırın!

n Sebze porsiyonunuzu artırın.

n Günlük meyve tüketiminiz 2 porsiyonun altına düşmesin.

n Hergün ceviz, fındık ve badem tüketin (size önerilen miktarlarda).

n Bol su için.

n Salatalarda kırmızıbiber, domates, havuca ağırlık verin.

n Günde 5 öğünün altına düşmeyin.

n Çay, kahve tüketimini azaltın.

n Sadece taze sebze, meyve, tahıl az yağlı süt grubu ve balık gibi az yağlı etlerden yana tercihinizi yapın.
Yazarın Tüm Yazıları