Ya benzin pahalı diye yol filmi çekmezlerse

Benzin fiyatlarındaki artış yüzünden dünyanın her yerinde galeyan var. Kamyoncu grevleri, protestolar gırla gidiyor. Ama hiç kimse pahalı benzin vakasını Amerikalılar gibi melodrama çevirmiyor.

Benzinin galonu tarihte ilk kez 4 dolar sınırını geçince öyle bir panik çıktı ki, son birkaç aylık rakamlara göre Amerikalılar 1942 yılından bu yana ilk kez bu kadar az yol yaptı. Bırakın benzin canavarı 4X4’leri, en ufak binek otolarla bile yola çıkmaktan korkar oldular. Yol filmlerinin ülkesinde benzin sıkıntısı yüzünden ufuk çizgisi erişilmez hale geldi. Uzmanlara göre, o sonsuz ufukların belirlediği özgürlük kültürü daha kent içine kapalı bir yaşam tarzına evrilecek. Easy Rider’ların arayış yolculukları sona erecek. Belki de filmler artık epik yolculukları hiç anlatmayacak.

Nevada’daki genelevler 300 dolar harcayan kamyonculara 50 dolarlık benzin kuponu veriyor. Kiliselerdeki pazar ayinlerinde benzin piyangoları düzenleniyor, kan bağışı karşılığı yine kupon dağıtılıyor. Hortumla kaçak benzin sifonlamalar tırmanıyor ve o hırsızları yakalayacak polisler tasarruf önlemleri nedeniyle arabaları bırakıp yürüyerek devriyeye çıkıyor. Çünkü Amerika çapında bütün polis teşkilatları, yıllık benzin bütçesini aşmış.

Çiftçiler, traktörü bırakıp at arabası kullanmaya başlıyor.

Adamın biri radyo yarışmasından 100 dolarlık bedava benzin koparmak uğruna, çocuğuna program sunucusunun adını veriyor. Çocuk aralık ayında doğacak, baba "Dixon Willoughby Partin" adı yazılı doğum sertifikasını gösterip benzinine kavuşacak. Reuters’in haberine göre müstakbel anne şöyle diyor: "Çocuk ileride adı yüzünden hesap sorarsa, nedenini açıklamak babasına düşer."

BENZİN SİYASETİ

Şimdi başkanlık yarışı var ya, benzin sataşmaları da seçim kampanyasına karışıyor. Cumhuriyetçi aday John McCain, bir kampanya reklamında, Demokratları pahalı benzinin müsebbibi gibi gösteriyor. "Demokratlar, Amerika’nın yabancı petrole bağımlılığından kurtulmasını istemiyor" diyor. Çünkü Demokrat aday Barack Obama, açık denizde petrol aramaya karşı çıkıyor. Oysa Washington Post’un yazdığına göre bugün açık denizde sondaj başlasa, oradan çıkacak petrol Amerikalı tüketiciye ancak 2030 yılında ucuz benzin olarak dönecek.

Benzinin galonu o psikolojik sınırı, 4 doları geçeli beri araç kullanımı öyle bir düşüyor ki, son rakamlar Amerikalıların 1942 yılından bu yana ilk kez bu kadar az yol yaptığını gösteriyor. Amerikan sanayi gücünün simgesi olan General Motors derin bir bunalıma giriyor. Otomobil satışları aniden yüzde 18 düşüyor. GM’in hisse senetleri son 54 yılın en düşük düzeyinde. Büyük yatırım bankaları, şirket iflasa sürüklenebilir diye uyarıda bulunuyor.

Buna karşılık scooter satışları patlıyor. Yılın ilk altı aylık döneminde Vespa, Yamaha ve Honda gibi markaların satışları yüzde 65 artıyor. Kentler toplu taşıma yatırımlarına girişiyor. Otobüs ve hafif raylı sistemlerle ulaşımda yüzde 40’lara varan artışlar meydana geliyor.

PANİK ATAK KÜLTÜRÜ

Uçsuz bucaksız topraklarda hareket serbestisi, özgürlük ve zenginliğin belirlediği Amerikan rüyası yeni bir dönemece giriyor. Nasıl İkinci Dünya Savaşı sonrasında kuyruklu, üstü açık devasa arabalar üretildiyse, 1990’larda Körfez Savaşı’ndan nasıl Hummer’lar doğduysa, şimdiki benzin panik atağı da yeni bir kültürün doğuşuna önayak oluyor.

Amerikan otomotiv endüstrisinin geçirdiği, basit bir durgunluk dönemi değil. GM, dört ayrı fabrikada arazi aracı üretimini tamamen durdurdu. Hummer markası da tarihe karışmak üzere. Şirket, bütün stratejisini 2010 yılında piyasaya çıkaracağı Chevy Volt’a odaklamış durumda. Bu hibrid araç, bir galon benzinle 150 mil yapabiliyor.

Hibrid araçlar, daha mütevazı bir otomobil çağının başlangıç sembolleri olarak görülüyor. İşyerlerinden alışveriş merkezlerine, sosyal yaşam alanlarına mesafeler uzun ve çoğunlukla da toplu ulaşım olmadığından Amerikalıların araçlarından topyekün vazgeçmesi mümkün değil.

Petrole dayalı ekonomi temelinde gelişen Amerikan tarzı banliyö yaşamı tehlikede. Zaten mortgage krizi nedeniyle birçok banliyöde evler boşaldı, şimdi benzin krizi kent merkezlerine kaçışı hızlandırdı. Savaş sonrasından itibaren Amerikan yaşam tarzının sembolü haline gelen mall’ler müşteri kaybetmeye başladı. Banliyöler gelecekte, dar gelirli ve işsizlerin varoşu olur diyenler var.

Ucuz havayolu taşımacılığı da Amerika’nın dört bir yanını kolay erişilebilir kılıyordu. Ancak benzin fiyatlarındaki artış bu devri de kapatıyor. Havayolu şirketleri seferlerini azaltıyor, bilet fiyatlarını artırıyor ve bazı uçuşlarını tamamen kaldırıyor. Bazı küçük kentlere artık hiç sefer yapılmıyor.

Böylece mesafeler uzuyor ve çevreciler bu işte bir hayır olduğunu düşünüyor. Çünkü benzin paniğiyle oluşan yeni hayat tarzı sadece yakıt tüketimini azaltmakla kalmıyor, yerel ekonomileri de güçlendirecek bir eğilim olarak görülüyor. Bir paket yeşil salatanın market rafına konmak üzere 1500 mil katettiği ucuz benzin günlerinin sona ermesi, çevrecileri sevindiriyor.

HAREKET KORKAKLIĞI

İklim değişikliğinin klasik eserlerinden "The End of Nature"ın yazarı Prof. Bill McKibben, "Mesafeler artık düşmanımız. Düşüncesizce yol aldığımız günler geride kaldı. Ömrümüzün sınırsız hareket özgürlüğüyle geçen dönemi burada kapanıyor" diyor.

Ve bu içe kapanık dönem, yol epikleri için uygun bir iklim yaratmıyor

Benzin korkusu olan bir ülkede korkusuz yol filmleri çekilebilir mi? Easy Rider, Bonnie and Clyde, Natural Born Killers, Telma and Louise kahramanlarının benzin paniğine kapıldığını düşünebiliyor musunuz? Son yılların örnekleri Sideways ve Transamerica da öyle. Yenilerin en sempatiği Little Miss Sunshine’da aile parasız, minibüs de bozuktu filan ama, benzin derdi yoktu. Cüretkar kahramanlar, arayış yolculuklarına çıkanlar bir yana, Salak ile Avanak bile yol filmiydi. O kalem filmlere de razıyım.
Yazarın Tüm Yazıları