Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programı'na katıldı
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
"25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde gerçekleştirdiğimiz programın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ülkemizde de her 25 Kasım günü bu çerçevede düzenlenen çok sayıda etkinlikle idrak ediliyor. Amacımız erkeği ve kadınıyla milletimizin her ferdinin kendi hayatında ve toplumda kadına yönelik şiddet konusunda bilinç sahibi olmasıdır. Hamdolsun Türkiye bu hususta eskisi ile mukayese edilemeyecek derecede ileri bir seviyeye ulaşmıştır. Her ne kadar yaygınlaşan medya ve sosyal medya üzerinden yürütülen kasıtlı kampanyalar ile bu başarıyı gölgelemek isteyenler varsa da, bilhassa hanım kardeşlerimiz hakikati gayet iyi biliyor.
"AİLE" KAVRAMINI ÖNE SÜREREK KADINLAR İÇİN YAPTIĞIMIZ HİZMETLERİ GÖLGELEMEYE ÇALIŞIYORLAR"
Devlet olarak kadına yönelik şiddet ile mücadeleyi temel politikamız haline getirdik. Bu amaçla 2011 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızı kurduk. Bakanlığımızın her çalışmasını yakından takip ederek, destekleyerek, samimiyetle sahiplenerek, hatta gerektiğinde mücadeleye bir fiil katılarak kadınların yanında yer aldığımızı gösterdik. Bazıları bakanlığımızın adındaki "aile" kavramını öne sürerek kadınlar için yaptığımız hizmetleri unutturmaya ve gölgelemeye çalışıyor. Halbuki aile kadını ile erkeği ile çocuğu ile yaşlısı ile toplumumuzu oluşturan o devasa yapının kilit taşıdır. Aile olmadan sadece birey olarak insanın varlığı eksik kalır. Ülkemizde aile kurumumuza yönelik saldırıların kadınların haklarını savunmakla hiçbir ilgisinin olmadığının hepimiz farkındayız. Bu tür saldırıların gerisinde aileden başlayarak milli bünyemizi çökerterek milletimizi var eden hasletleri ortadan kaldırma gayesi vardır.
"AİLEYE SAHİP ÇIKARAK KADIN HAKLARINI DA KORUYORUZ"
Huzurlu, güvenli, üyelerinin birbirine saygı duyduğu aile aynı zamanda kadına yönelik şiddete karşı en muhkem kalemizdir. Kadına veya çocuğa yönelik şiddetin olduğu bir birlikteliğin her şeyden önce aile kavramının ruhuna ve özüne ters olduğu ortadadır. Soruyorum sizlere, kadının şiddet gördüğü bir beraberliği temelinde karşılıklı şefkatin, merhametin ve hürmetin olduğu aile kavramı ile tanımlayabilir miyiz? Çocuğun fiziki veya psikolojik şiddete maruz kaldığı bir yapının sağlıklı bir aile olduğunu kim iddia edebilir? Bunu kim söyleyebilir? Biz kadına yönelik şiddetle mücadeleyi aileyi yüceltme ve güçlendirme mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Yani aileye sahip çıkarak şiddet meselesi başta olmak üzere kadınların tüm haklarının da korunmasını sağlamayı amaçlıyoruz.
Kadına yönelik şiddetle mücadele 2024 yılı faaliyet planımız bu dönüşümlerin sadece bir örneğidir. Son 21 yıl içinde burada saymaya kalksak saatler alacak nice reformu nice düzenlemeyi kararlılıkla hayata geçirdik. Ülkemizde kadına yönelik şiddet ile mücadelede en büyük devrimi 2012 yılında çıkardığımız 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu ile yaptık. Marjinal grupların ve sapkın akınların istismar malzemesi haline gelen İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizin kadınların hakları ve onlara yönelik şiddetle mücadeleye en küçük bir olumsuz etkisi olmamıştır. Bu konuda belli çevreler tarafından yürütülen tezviratın hiçbir temeli hiçbir dayanağı yoktur. Çünkü mücadelenin asıl somut araçları 6284 sayılı kanın başta olmak üzere hukukumuza derç ettiğimiz mevzuat ile zihinlerde gerçekleştirdiğimiz dönüşümdür. Bu kanun kadın hakları ve ailenin korunması açısından spekülasyonlara kurban edilemeyecek kadar mühim bir kazanımdır. Bu kazanımların örselenmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Elbette kanunun mahiyetinde ve uygulanmasında sorunlar varsa çözecek, eksikler varsa giderecek, daha da güçlendirilmesi gereken unsurlar varsa gereğini mutlaka yapacağız.
Nitekim bu amaçla mevzuatımızı sürekli yeniliyoruz. Bu çerçevede 2006 yılında yayımladığımız çocuk ve kadınlara yönelik şiddete ve cinayetlere karşı alınacak tedbirlerle ilgili genelgeyi bugün yayımladığımız yeni bir genelge ile güncelledik. Yeni genelgemizde kurduğumuz kadına yönelik şiddetle mücadele koordinasyon kurulunun Türkiye Yüzyılı'na yakışır faaliyetler yürüteceğine inanıyorum. Yine bugün kamuoyu ile paylaştığımız 2024 yılı faaliyet planımız ilgili bakanlıklarımızın ve kurumlarımızın katkıları ile hazırlanmıştır. Son faaliyet planımız adalete erişim ve mevzuat politika ve koordinasyon, koruyucu ve önleyici hizmetler, toplumsal farkındalık, veri ve istatistik başlıklarındaki beş ana hedef üzerine inşa edilmiştir. Bu plan 66 alt hedefi ve 218 faaliyet başlığı ile kadına yönelik şiddet konusundaki güçlü irademizin somut bir ifadesidir.
"KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI SIFIR TOLERANS İLKEMİZİN ALT YAPISINI OLUŞTURUYORUZ"
Az önce planın detaylarını ve yapılacak faaliyetleri hep birlikte sesli olmasa da ekranda izledik. İnşallah planda belirlenen hususların etkin ve kuşatıcı bir şekilde hayata geçirilmesini sağlayacağız. Ülkemizin 81 vilayetinin tamamında faaliyet gösteren kadın konukevleri ve sosyal hizmet merkezleri ile şiddete maruz kalan kadınları devlet güvencesi altına alıyoruz. Kamu görevlileri ve vatandaşlardan oluşan 4 milyonun üzerinde kişiye verilen eğitimler ve seminerlerle kadına yönelik şiddete karşı sıfır tolerans ilkemizin alt yapısını oluşturuyoruz. Şiddetsiz bir Türkiye Yüzyılı için yürüttüğümüz çalışmaları kesintisiz bir şekilde sürdürüyoruz.
Hangi mücadeleye girdiysek kadınların desteğini yanımızda bulduk. 15 Temmuz darbe girişiminde darbecilere direnen milyonların en ön safında kadınlar vardı. Türk demokrasisini 28 Şubat karanlığından çıkartıp, Türkiye Yüzyılı aydınlığına çıkaran yine kadınlardır, Aybüke öğretmenlerdir.
"KADIN VE ERKEK EŞİTTİR"
Bizim fikir dünyamızda kadın ve erkek eşittir. Biri diğerinden üstün değildir. Üstünlük ilimdedir, ahlaktadır, erdemli olmaktadır. Çile çeken, mücadele eden kadınların hep yanında yer aldık almayı da sürdürüyoruz.
"ELİ ÖPÜLECEK KADINLAR ŞEHİT ANNELERİDİR"
Türkiye'nin 21 yılda nereden nereye geldiğini kabul etmek istemeyenlerin iflahının mümkün olmadığı birçok hadisede gördük.
Hatice Belgin'in kanı ellerinde ciğerlerinde kalmıştır. Bu ülkede eli öpülecek kadın aranıyorsa şehitlerimizin analarıdır, darbecilere direnen demokrasi neferleridir.
Tüm hayatları kendileri gibi düşünmeyenleri yaşam biçimleri üzerinden tahkir edenlerin yaşam biçimi tartışmaları trajikomiktir. Gazze'deki insani dram bunun örneğidir. Zalimleri ve aparatları desteklemeyi maharet sanıyorlar.
Lafa gelince kültürden, sanattan bahsedenler kızlarımızı kazandıkları üniversitelerin kapısından sokmadılar. Okumak isteyen kadınların kıyafetiyle uğraştılar. Başörtüsüne bir metrekarelik bez parçası diyerek hakaret edenler yine bu faşist zihniyetti.
Türkiye Yüzyılı kadınların yüz yılı olacaktır. İnşallah Türkiye Yüzyılını hayata geçirecek zaferi kadınlarla kutlayacağız. Şiddetsiz bir Türkiye'yi sizlerle birlikte inşa edeceğiz. Türkiye Yüzyılı inşasına katkınız için, ülkemizin tüm kadınlarına şükranlarımı sunuyorum."