Türklerden korkulur, büyükelçi haklı çıktı

DÜN sabahın ilk saatlerinde Türkiye, tabularıyla yüzleşme gücüne ulaştığını kanıtlayarak yepyeni bir ufkun kapılarını aralarken, Avrupalı bir büyükelçinin sözlerini anımsadım.

Kıbrıs ve Malta dahil 12 ülkeye adaylık verilirken Türkiye'nin reddedildiği Lüksemburg Zirvesi'nde, Avrupa'nın Türkiye'ye neden adaylık statüsü tanımadığını anlatıyordu büyükelçi.

Türkiye Avrupa'yı korkutuyordu. Nüfusu çoktu, yoksuldu, dayatmacıydı, sorun çözmeyi bilmiyordu vesaire vesaire. O, herkesin bildiği gerekçeleri sıralıyor, ben ise, Türkiye'ye mutlaka adaylık verilmesi gerektiği, üyeliğin zaten hemen mümkün olamayacağı konusunda ısrarlı bir tartışma sürdürüyordum.

‘‘Sizden korkulur’’ diye kesti tartışmayı ‘‘Siz adaylığı alınca, diğer adayların hepsinden çok daha kısa zamanda hazırlıklarınızı tamamlayıverir ve kapıya dayanırsınız.’’

O zaman ‘‘Avrupa'nın tarihi paranoyası’’ diye geçirmiştim içimden. Dün 16 saat süren tartışmaları izlerken ona hak verdim. Biraz daha gayretle Kopenhag kriterlerini hayata da geçirecek ve kapıya dayanacağız.

* * *

UZUN yıllar PKK tarafından savunulduğu için terör örgütünün ipoteğine teslim edilen demokratik haklar ipotekten kurtuluyor.

Ortak doğrularımız var artık.

Meclis'teki tartışmalar Avrupa Birliği projesinin ortak ulusal bir hedef olduğunu bir kez daha kanıtlamakla kalmadı, demokrasi talebinin ne kadar güçlendiğini de gösterdi.

Ama daha da önemlisi köklü bir zihniyet değişikliğinin de habercisiydi.

İşte ortak doğrulardan örnekler:

'Özgürlüklerin parçaladığı bir ülke yok. Çağdaş dünya müzakereci demokrasiye dayanıyor. Bir milletin geleceğini temelsiz korkulara teslim edemeyiz.' ANAP İstanbul Miletvekili Nesrin Nas.

‘‘Bir insanın ana dili varsa eğer konuşacak. Siz neden ana dilin var diye soramazsınız. Ana dil öğrenildi diye ülke filan bölünmeyecek. Çok güzel bir şey olacak.’’ Saadet Partisi Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu.

‘‘Uluslararası sözleşmelere en çok çekince koyan ülke Türkiye. Bu çekinceler külliyatından artık arınmalıyız. Türkçe dışındaki dillerde yayın dahil kültürel faaliyetler, bizi zenginleştirici bir unsurdur. Daha çok üretmek için özgürlük alanını genişletmek görevimiz.'AKP Bursa milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır.

‘‘En temel kaygı ulus devletin sona ereceği kaygısı ama yersiz. Türkiye, Avrupa Birliği içinde Atatürk milliyetçiliğini sürdürecek.’’ DSP İstanbul Milletvekili Ahmet Tan.

‘‘Avrupa Birliği ortak tercihimiz, milli hedefimizdir. İnsan hakları, ekonomik haklar geleceğimizin teminatıdır.' DYP Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya.

‘‘Yasakların kaldırılmasından bütünleşme doğar, birlik doğar.'
YTP Hakkari Milletvekili Evliya Parlak.

MHP ise Türkiye'nin 20'inci yüzyılda kalan 'soğuk savaş günleri' yüzünü temsil ediyordu.

MHP'li milletvekillerinin, 'kendileri gibi düşünen Müslüman Türkler'in dışındaki bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını düşman ve potansiyel hain ilan eden yaklaşımları utanç vericiydi.

Kürtçe öğrenmenin Türkçe'yi zaafa uğratacağından ve ülkeyi böleceğinden, azınlık vakıflarına gayrı menkul edinme hakkının ise vatan toprağının Rumlar, Ermeniler ve Museviler tarafından parça parça satın alınacağından söz etmeleri onları, Meclis'in önceki günkü o güzel atmosferine fena halde yabancılaştırdı.

* * *

TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi Avrupa Birliği yolunda önemli bir adıma imza attı. Daha yapılacak çok iş var. Ama zor olan başarıldı, tabular aşıldı.
Yazarın Tüm Yazıları