Türkiye'nin istediği mi gerçekleşiyor?

Ülkemizi son derece yakından ilgilendiren bir gelişme yaşanıyor. Öcalan’ın, silahların gömülmesi önerisi açıklanıyor ve bakıyorum,birkaç kişinin dışında çok kimse sipere yatmış büyüklerimizin ne diyeceğini bekliyor. Oysa, bölgenin ve ülkemizin geleceğini yakından ilgilendiren büyük bir satranç oyunu oynanıyor.

Haberin Devamı

SATRANÇ OYUNUNDA, İLGNÇ BİR HAMLE…

 

İddialar, konuşulanlar, Ankara kulislerindeki fısıltılar şu yönde: İmralı’dan mesaj geldi. Büyükolasılıkla PKK ateş kestiğini açıklayacak. Bu adımın ne anlama geldiğini istediğimiz gibi yorumlayabiliriz. Şu veya bu tarafa çekebiliriz. Ancak, ortada bir de gerçek var. O da, artık insanlar ölmeyecek. Şehit cenazelerindeki, o hepimizi mahveden acılı çığlıklar duyulmayacak.

          

Bu kadarı dahi yetmez mi ?

          

Oysa dünkü büyük gazetelere baktım, bu gelişmeyimanşetten verene rastlamadım. Ne doğru dürüst bir demeç ne de yorum var. Sanki hergün görülen olaylardan biriymiş gibi davranılmış. Hülya Avşar haberleri bile daha ön plana çıkarılmış.

Haberin Devamı

          

Medya ve kamuoyu, ya gelişmeleri doğru dürüst anlayabilmiş değil veya ne diyeceğini bilmiyor. Daha doğrusu, yanlış birşeyler söyleyip dayak yememek için bekliyor. Büyüklerimizin nasıl bir tutum alacaklarının ortaya çıkışına kadar sipere yatmış durumdalar.

          

Resmi yetkililerimizden, Güvenlik Kuvvetlerinden gelecek açıklamaları şimdiden duyar gibiyim. Onlar, ateş-kes’in PKK’yı ilgilendireceğini, kendilerinin son PKK’lı kalana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini açıklayacaklar, ateş-kes’in kendilerini bağlamayacağını söyleyeceklerdir.

          

Bu da normal bir tutumdur.

          

Kimse elindeki kartları göstermek istemez. Zira bölgedeki Kürt sorunuyla ilgili büyük bir satranç oyunu oynanmaktadır. Üstelik, hiçbir şey de ileri sürüldüğü gibi basit değildir.

 

NE HAMASET YAPALIM, NE DE GEREKSİZ HEYECANLANALIM

 

Haberin Devamı

Gül’ün dediği gibi, sınırları kapadınız mı Kuzey Irak’ı belki boğabilirsiniz, ancak Güneydoğu’yu da perişen edersiniz. Zira bu iki bölge birbirini besler…Kuzey Irak’a girip Kandil dağını yok edebilirsiniz, ancak onun faturasını Washington ve Bağdat’ta ödemek zorunda kalabilir, ülke içini dahi karıştırabilirisiniz. Özetlemek gerekirse, ucuz sertlik gösterileri değil, aklın ve iyi hesap yapmanın zamanıdır.

 

Başımızdaki sorun çok yönlü olduğundan dolayı, ne sadece PKK’ nın ne de sadece Türkiye’nin atacağı adımlarla sonuca gidilebilir. Her unsur bir başkasını etkilemekte ve bir yumak oluşmaktadır. ABD ve AB faktörü, Irak’taki gelişmelerin etkisi, Kuzey Irak’taki durum, Türkiye’nin ve nihayet PKK’nın tutumu…

Haberin Devamı

          

Son gelişmeyi görmezden gelemeyiz. Ancak,aynı zamanda ne acele edip bir sonuca varılmalı, ne de sert demeçlerle, yapılan açılımlar elimizin tersiyle itilmeli. Eğer bu açılım ülkemizde kan akmasını durduracak, cenazelerdeki anne ve babaların giderek artan “yeter artık, durdurun şu kanı” feryatlarını rahatlatacak bir ortam bulunacaksa, gelin tartışalım. Uzlaşı noktalarında buluşmaya çalışalım.

 

Türkiyemizi böldürmeyecek formüller arayalım.

 

Bundan önce kaçırılmış fırsatları tekrarlamayalım.

 

Unutmayalım ki, hepimiz bu satranç oyununun bir tarafıyız. Herkez gibi, bizde elimizdeki taşları iyi oynamak zorundayız.

 

Kuzey Irak’lıların hesabı başka…

Haberin Devamı

 

PKK’nın hesabı başka…

 

Öcalan’ınki bambaşka…

 

Washington ve AB’nin hamlelerini de gözden kaçırmayalım.

 

İşte bütün bu karşanın içinde Türkiye’nin heyecana , hamasete kapılmadan doğruyu bulması gerekiyor.

 

TÜRKİYE’NİN İSTEDİĞİ GERÇEKLEŞİYOR

          

Kim ne yaparsa yapsın, Öcalan’ınateş-kes çağırısında bulunması ve büyük olasılıkla da bugün PKK tarafından kabul edilmesinebirkaç şekilde bakılabilir:

 

1)    Bu gelişmeyi, PKK’ nın çok öncelerden hazırlanmış bir oyunu olarak niteleyebilir ve silahların gömülmesi çağırısına bağlanan siyasi koşulları öne plana çıkarıp hemen reddedilebilir.

2)    Komplo teorilerine öncelik verilir ve Türkiye’nin bu şekilde tuzağa düşürülmek istendiği iddia edilebilir.

Haberin Devamı

3)    Gelinilen noktanın Türkiye’ nin istediği senaryonun gerçekleşmeye başladığı şeklinde yorumlanabilir.

 

Ben gelinilen bu noktada, PKK’ nın Ankara tarafından köşeye sıkıştırıldığı ve ateş kesmeye zorlandığı görüşündeyim.

 

Eğer bugüne nasıl geldiğimize bakarsak, belki daha rahat görebiliriz.

 

-                        PKK, uzun bir aradan sonra, yine tek yanlı açıkladığı atek-kes kararını geçen yıl iptal etti ve saldırılarına başladı. Bu defa eskisine oranla farklı bir taktik uyguladı. Sempatizanlrını sokaklara döktü. Büyük şehirlerde gövde gösterisi yaptı. Güneydoğuyu yine kana boyadı. Uzaktan kumandali mayınlarla can aldı. Türk toplumunun huzurunu bozmayı başardı.

-                        Türkiye’nin tepkisi üç ayrı cephede kendini gösterdi. Bir yandan güvenlik önlemleri yeniden devreye sokuldu, öte yandanBaşbakan’ın Diyarbakır konuşmasındaki gibi yeni açılımlar devreye sokuldu. Ardından da, özellikle Washington’a büyük baskı yapılmaya başlandı.

-                        Washington , ilk başlarda çok direndi. Ancak PKK’ nın cinayetleri arttıkça ,Ankara’ nın sinirliliğinin arttığını sonunda tespit etti ve mesajını aldı. PKK konusunda birşeyler yapmadıkları taktirde, Türk kamu oyunu kaybedeceğini gördü.

-                        Washington, ilk aşamada bir koordinatör atadı. General Raslton önemli ve ciddi bir isimdi. İlk günlerdeki görev tanımı kargaşası atlatıldıktan sonra, Raltson etkinliğini göstermeye başladı.

-                        Önce, Irak hükümeti PKK ile arasına mesafe koymaya ve Bağdat’daki bürolarına karşı tutum aldı. Irak Başbakanı son derece açık biçimde PKK’ya kısıtlamalar getirileceğini söyledi.

-                        Ardından Kuzey Irak yöneticileri- istemeyerek dahi olsa- PKK ile aralarına mesafe koymaya başladılar. Barzani’ nin söyleminde ufak tefek farklılıklar görülür oldu.

-                        Türk kamu oyundaki tepkiler de giderek yükselmeye ve Kürt-Türk çatışmasına gidilebilineceğinin işaretleri çıkmaya başladı. Tehlikelitırmanış herkesi rahatsız etti.Özetle, hem Türk kamu oyundaki gerilim artmış, hem de Uluslararası ortam PKK’ nın aleyhine gelişir olmuştu.

-                        İlk ateş-kes çağırısını DTP yaptı. Cılız kaldı. Zira PKK’ nın DTP’ ye pek önem vermediği biliniyordu. Ardından Talabani’ nin Washington’daki konuşmasında ortaya attığı “ PKK’yı ateş kes’e ikna etmeye çalıştıkları” konuşması geldi ve son noktayı da Öcalan  koydu.

 

Türkiye, beklentilerinin önemli bir bölümünü yerine geldiğini gördü.

 

Washington hareketlendi.

 

PKK, ateş kesme gereği duydu.

 

Peki bundan sonra ne olacak ?

 

İşte işin en can alıcı noktası da bu…Ankara akılcı adımlar atarsa, durumu daha da lehine döndürebilir. Hiçbir şey yapmadan neklemeye ngirerse, bugün elde ettiği avantajların önemli bir bölümünü mkaybedebilir.

 

ÖCALAN’IN HAMLESİ NE ?

 

Öcalan ,İmralı’da yatmasına rağmen, hem Türkiye içindeki, hem de bölgedeki Uluslararası gelişmeleri çok iyi kokladığını gösterdi. Yaptığı bu çıkışla, bir çok mesajı bir andavermeye çalışıyor :

 

-                        PKK’ nın hala kayıtsız şartsız Başkanı olduğunu gösteriyor.

-                        Türkiye’yi gizli dahi olsa bir pazarlık zeminine çekmeye çalışıyor.

-                        Kuzey Irak liderlerine, onları rahatsız etmek istemediğini göstermeye çabalıyor.

-                        Washington’a da, çözüm peşinde koştuğu izlenimini vermeye uğraşıyor.

 

Bütün bu beklentilerin yerine gelmesi imkansızdır.

 

Bir süre bekleyecek ve ardından “Görüyorsunuz, Türkiye hiç kıpırdamıyor”diyecek ve bu defa daha büyük bir saldırıya geçecek .

 

Bu senaryo sanıldığı kadar kolay hayata geçirilemez.

 

Hele Türkiye elindeki taşları iyi oynar, daha önce belirttiğim gibi, ülkenin bölünmesi anlamına gelmeyecek, Kürt kökenli vatandaşlarımızın günlük yaşamlarını rahatlatacak, ekonomik-sosyal- kültürel adımlar atabilirse PKK’yı daha da köşeye sıkıştırabilir.

 

Öcalan mesajında “hiçbir gelişme sağlanmazsa, bu ateş kes çağırısı sonuncu olabilir.” diyor. Bu şekilde hükümeti köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Ben bu tip çağırıların ne birinci, ne de sonuncu olacağına inanıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları