Türkiye dünyayı kadınların yürüyüşüyle yakalıyor

BUGÜN mesaj kutum tıka basa dolu. Türkiye'nin her yerinden kadınların çağrıları, basın bildirileri, etkinlikleriyle ilgili haberler ard arda düşüyor elektronik postama.

Antalya'lı kadınların oluşturduğu 8 Mart Platformu, ‘‘Savaşsız ve silahsız bir dünyada barış istiyoruz’’ diyor.

KA-DER, Kadınların Meclis'te eşit temsilini istiyor.

Medeni Kanun Kadın Platformu, 162 kadın kuruluşu adına Meclis'e sesleniyor: ‘‘Yeni Medeni Kanunun yürürlük maddesiyle, evliliklerin geçmiş dönemini kapsam dışı bıraktınız. Milyonlarca evli kadının geçmiş emeklerini hiçe saydınız. Bir elinizle verdiniz, öbür elinizle geri alıyorsunuz. Meclisi ve tüm siyasi partileri 10. maddeyi bir an önce değiştirmeye çağırıyoruz. Biliniz ki seçim zamanı geldiğinde kadınlar, kendi haklarını gözeten kişilere ve partilere oy vereceklerdir.’’

Tunceli'de ANAP, büyük bir buluşma gerçekleştiriyor.

O kadar çok girişim var, yükselen ses o kadar gür ki hepsini buraya sığdırmam olanaksız.

Türkiye dünyayı, kadın yürüyüşüyle yakalıyor.

* * *

TÜRKİYE kadın mücadele tarihinin en önemli dönemeçlerinden biri 1980.

12 Eylül'ün en karanlık günlerinde, siyasetin sustuğu dönemde kadınlar, politikayı biçim değiştirerek sürdürüyorlar.

1981 Aralık ayında altı kadın, İstanbul'da bir araya gelip bilinç yükseltme ve çeviri grubu oluşturuyorlar. Şirin Tekeli, Stella Ovadya, Gülnur Savran ve Yaprak Zihnioğlu gibi son yirmi yılda önemli rol oynayan kadınlar var aralarında.

Grup çok kısa zamanda genişliyor, değişik siyasi gruplardan kadınlar akın akın feminizmi, kadın haklarını, demokrasi ve kadın ilişkisini konuşuyor, okuyor, araştırıyor ve yazıyor. Fikirler Türkiye çapında hızla yayılıyor. 1982 Nisan ayında, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti'nde YAZKO'nun çatısı altında düzenlenen kalabalık bir sempozyumla Türkiye kadın haklarını, eşitliği feminist bir perspektiften tartışmaya başlıyor.

* * *

İLK büyük gösteri 1987'de. Kadınlar İstanbul'da aile içi şiddete karşı yürüyorlar. ‘‘İstanbul'da olağanüstü hal devam ederken gerçekleşen ilk yasal gösteriydi bu’’ diyor Siyaset Bilimci Prof. Şirin Tekeli, ‘‘Pankartlarımıza kadar her şey için izin alınmıştı. Biz, yasal siyasete önem verdik. Böylece siyasetin yasaklandığı bir dönemde kadınlar, kendi yöntemleriyle Türkiye'de politikayı sürdürerek çok önemli bir rol oynamışlardır.’’

Kadınlar, kucaklarında çocuklarıyla akın akın katılıyorlar yürüyüşe. Tekeli devam ediyor: ‘‘Sonra meselenin üstüne gidildi. Kadın sığınakları kuruldu, Mor Çatı faaliyete geçti, belediyeler önce benimsedi ama arkası gelmedi İstanbul'da, fakat Anadolu'ya yayıldılar.’’

Kadınların bilinci hızla yükseliyor. Platformlar, örgütlenmeler pıtrak gibi Türkiye'yi sarıyor.

Siyasi partilerin kadın kolları artık feministlerin taleplerini seslendirmeye başlıyor.

Cinsel taciz, bekaret kontrolü protestoları, namus cinayetlerine karşı mücadele, fuhuşa karşı savaş ve Medeni Kanun.

Demokrasi, insan hakları ve barış.

Türkiye kadınlarının son yirmi yıllık mücadele gündeminin ana başlıkları.

Evet Türkiye, kadın yürüyüşüyle, dün olduğu gibi bugün de dünyayı yakalıyor. Bu yürüyüşün ilk adımlarında Osmanlı'nın Batılılaşma kararı var. Cumhuriyet'in Avrupa projesi ise hayati rol oynuyor.
Yazarın Tüm Yazıları