Türkiye

SOĞUK Savaş araçlarından en önemlisi NATO, kendisine yeni bir gelecek yaratmaya çalışıyor.

Bugün Lizbon’da yeni stratejik konseptini masaya yatırırken, NATO’nun anti balistik füze kalkanı için de tarihi karar alınacak.
Bugünkü toplantının odağına oturan Savunma Kalkanı Projesi, soğuk savaştan sonra NATO’nun en önemli projelerinden biri olacak.
Reagan’ın yıldız savaşları ile başlayıp, Bush’un adını füze kalkanı olarak değiştirdikten sonra Obama Yönetimi tarafından NATO şemsiyesi altında “sevimli” bir hale getirilen proje için NATO üyesi ülkeler “evet” derken Türkiye sanki sorun yaratan bir ülke gibi lanse ediliyor.
Günlerdir yabancı basında “Türkiye Problemi” tartışılıyor. 
  
TÜRKİYE’nin itirazlarında haklı noktalar var. Çünkü diğer üyeler dikkate alındığında Türkiye’nin durumu farklı.
Önceki programa göre füze ve radarların konuşlandırılacağı Polonya ve Çek Cumhuriyeti, topraklarını açmakla kalmamışlar, projenin devam etmesini de çok istemişlerdi.
Onların Rusya’dan tehdit algılarıyla Türkiye’nin Rusya ve İran’da tehdit algıları bir değil.
Üstelik Türkiye, bu iki ülke ile son yıllarda işbirliğini derinleştirdi.
Türkiye’nin durumu, farklılıklar olsa da Rusya’nınkine benziyor.
Rusya NATO dışında, projenin güvenlik çıkarlarına yararı da zararı da olabileceği hesabını yapıyor. Ve ancak kendi koşulları çerçevesinde işbirliği yapabileceğini söylüyor. 
Türkiye ise NATO üyesi ama Soğuk Savaş sonrasında, diğer üyeler gibi kendisini ittifakın siyasi iklimi içinde tam olarak hissedemiyor.
“Batı”nın, “Türkiye nereye gidiyor?” sorusunu sorup da, “Biz Türkiye’yi nereye itiyoruz?” yüzleşmesini bir türlü yapamamasından kaynaklanıyor bu.
Avrupa Birliği’nden gelen “itici” mesajlar sonucunda kendisine yeni ittifaklar arayışı içine girmiş olan bir üye Türkiye.
Üstelik, nükleer bir güç komşunuz ise onu düşmanlaştırmak yerine, işbirliğini derinleştirmeyi tercih etmeniz de çok normal.
       
AVRUPA için aşamalı uygulama adı verilen bu proje, iç politika nedenleri yüzünden tam olarak tartışılamadı.
Hükümetin koşullar koyarak masaya oturduğu izlenimi yaratan yaklaşımı, tartışmanın yönünü etkiledi.
Böyle bir proje, NATO üyesi bütün ülkelerin füze sistemi sahibi olmaları, savunma harcamalarının artması, bir üçüncü ülkeden istihbarat alındığı iddiasıyla füze saldırısının başlayabileceği gibi sorunların da tartışılmasını gerektirirken, biz projeyi baştan kabul edip ayrıntılarıyla ilgili koşulları dinledik ve Türkiye karşı çıkıyormuş sandık.
Dışarıda da esas algı bu oldu.
      
OYSA bugün Lizbon’da ne komuta meselesi tartışılacak ne istihbarat paylaşımı.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon önceki gün yaptığı açıklamada bunların “sonraki işler” olduğunu söyledi.
Bugün sadece bu projenin NATO kapasitesi olarak kabul edilip NATO kararı haline gelmesi gündemde.
Türkiye ise “evet” diyeceğini Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Wall Street Journal Gazetesi’ne yaptığı bir açıklamada, “Türkiye’nin ittifak için çok büyük önem taşıyan bir konuya engel olmayacağını” söyleyerek belli etmişti.
Tartışma şimdi başlıyor ama geri dönülmez adım atıldıktan sonra.
Yazarın Tüm Yazıları