Türk bestecilerini çalmak zorundasınız

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Evin İlyasoğlu'nun, İDSO'nun (İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası) Yeni Mevsim Programı söyleşisinde (2 Eylül Cumhuriyet), İDSO yönetim kurulu üyeleri Orhan Topçuoğlu ile Ertuğrul Köse'nin cevapları, çok sesli müziği ve cumhuriyeti sevenleri çileden çıkartacak saygısızlık ve bilgisizlikle dolu.

Cumhuriyetin 75. Yılı dolayısıyla, hiç olmazsa bir Türk bestecileri haftası düzenleseydiniz, sorusuna bakın ne karşılık vermişler.

‘‘Türk eseri çalınınca hasılat düşüyor. Ayrıca onların eserlerine çok yüksek telif ödemek gerekiyor. Saygun'un, Erkin'in hakları yabancılara satılmış. Gençlerden de kimse başvurmamış eserinin çalınması için. Özel bir karşı tutumumuz yok.’’

Cemal Reşit Rey, Necil Kazım Akses gibi iki güzel kitabın yazarı İlyasoğlu'nu bu cevapların ne kadar üzdüğünü ve tepkisini belli eden bir tavır ortaya koyacağından şüphem yok.

Parasını devletten alan orkestraların, Türk bestecilerini çalmak zorunluluğu vardır.

'Hasılat düşüyor' sözü, örneği, Anadolu'da bile kalmamış gezici kumpanyalar patronunun ağzına yakışır ancak. Müzikçilere, daha kibar, daha zarif bir üslup gerekmez mi? Ben uyarayım da.

Telifler konusunda söyledikleri, yaptığım araştırmalara göre doğru değil. Okuru ve dinleyiciyi aldatıyorlar. Adnan Saygun'un da, Ulvi Cemal Erkin'in de eserlerinin hakları ulaşılamayacak yerde değil.

Adnan Saygun'un telif hakları Bilkent Üniversitesi Adnan Saygn Merkezi'ndeymiş.

Ulvi Cemal Erkin'in de telifi yüksek değilmiş. Müzikçi arkadaşlarımın bana verdiği bilgi bu.

***

CUMHURİYETİN çok sesli müziğini kuran Türk Beşleri'ne bu kültürel ihaneti, üstelik cumhuriyetin 75. yılında, Kültür Bakanlığı'nın affedeceğini sanmıyorum.

Koca bir cumhuriyetin çok sesli kültürünü, bir kaç kuruşa kurban eden bu zihniyetle mücadele etmeli.

İDSO'nun Türk bestecilerine karşı özel bir ilgisizliği olduğunu iddia edenler çoğunlukta.

Örneklere bakalım: Johennes Brahms'a üç hafta, Schumann'a iki hafta adanmış. Sıra, Ulvi Cemal Erkin veya Adnan Saygun'a gelince tıs yok.

Müzik çevreleri bari Ankara'da CSO'nun (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası) gösterdiği duyarlığın, d'sini gösterseler, diyor.

Yabancı ülkelerin çoğu, kendi bestecilerinin tanınması için, CD'lerin oluşmasında sponsorluk yapıyorlar. Bizim devletimiz de bu konuda çalışıyor. Dışarda kalan tek topluluk, devletin parasıyla çalan İDSO.

Ne dersek diyelim, bestecisi olmayan ülkenin uluslararası alanda hiç bir değeri yoktur. Orkestradaki arkadaşlar bunu bilirler de, söylemezler.

Bir Rus orkestrası ülkemize geldiğinde mutlaka Çaykovski çalar, bir İngiliz orkestrasının repertuarında Vaughan Williams vardır.

Gürer Aykal, Hikmet Şimşek, yurt dışında Türk bestecilerini seslendirdiler, CD'lerini yaptılar.

Türk popçularının bir kaç dakikalık bestelerinin teliflerine milyarlar ödenirken, devletin orkestrasındaki iki görevlinin bu konuşma tarzı vahim.

Yurt dışına gönderilmedikleri zaman, ama yönetmeliğimizde var, diye kıyametleri koparan, medyayı seferber eden İDSO yöneticilerinin Türk bestecileri konusunda daha duyarlı olmaları gerekiyor.

Türk bestecilerini çalmadıkça, yeni beste yapmayı nasıl özendirebiliriz?

***

SANAT kurumlarının özerkliğini, bağımsızlığını savunuyoruz ama o kurumların da buna layık olmaları gerekiyor.

Anlaşılıyor ki, İDSO, çok sesli müziğimiz, cumhuriyet kültürümüz konusunda henüz daha rüştünü ispat edememiş.













Yazarın Tüm Yazıları