Torino'dan Laeken'e

KADER ağlarını ördü bir defa. Artık geri dönüş yok. Kendimiz bile tam olarak inanmadık ama Türkiye adım adım Avrupa'ya yaklaşıyor.

Zaman tünelinden bugüne baktığımda bu yolu daha belirgin görüyorum.

1995'de Torino da, Hükümetlerarası Konferans'ın başladığı karlı bir mart sabahını anımsıyorum.

Toplantı, FİAT'ın ilk fabrikasında, daha sonra büyük bir konferans merkezine dönüştürülen Lingotto'da yapılıyordu. Avrupa, kendisini genişlemeye hazırlıyordu.

Toplantının son günü olan Cumartesi adaylarla bir toplantı yapılacaktı.

Daha tam üyelik görüşmeleri başlamamıştı. Aday ülkelerin devlet başkanları bayramlık giyisiler içinde, birer ikişer kapıda belirdiler.

Cumartesi sabahı Lingotto bomboştu. Esas ülkelerin heyetleri Torino'dan ayrılmış sadece İtalya Dışişleri Bakanı Bayan Agnelli kalmıştı. Adaylar ile o görüşecekti.

Türkiye o toplantıda yoktu.

Fasulyeden bir toplantıydı aslında ama en alt katta aday ülkelerin bayrakları arasında Türkiye'ninkini göremeyince burkuldum.

Kendini eşit gördüğün bir yerde, dışlanmışlığın duvarlarına çarpmak gibi bir şey.

Zaten, uluslararası toplantıları izleyen gazetecilerin durumları en doğru göstergedir.

Etkili uluslar, basın merkezlerinin en iyi yerlerini işgal eden kalabalık ekipleriyle hemen dikkat çekerler.

Torino'da bir cumartesi sabahı aday ülkelerin gazetecileri, üzerinde bayrakları bulunan odalarda basın toplantılarına katılırken, ben kendi odamı boşuna arıyordum.

Altı yıl önce durum buydu.

* * *

‘‘TÜRKİYE siyasi kriterlere uymada başarı sağlamıştır. Böylece tam üyelik müzakerelerinin vadesi daha öne gelmiştir.’’

Cumartesi günü Laeken Zirvesi'nden çıkan bu sonuç, Türkiye'nin tam üyelik görüşmeleri için ilk ışıktır. Evet bu bir tarih değil, somut bir hedef değildir. Ama ilk kez Avrupa belgesinde tam üyelik görüşmelerinin yakınlaştığı kayda geçmiştir.

Türkiye'yi Avrupa hedefinde cesaretlendiren bir adımdır.

Kopenhag kriterlerine uyum konusunda hızlanmanın, Avrupa hedefinde ileri adımlar atmanın mutlaka karşılığı olacağını gösteren bir gelişmedir bu.

Avrupa Birliği'nin geleceğini belirleyecek olan AB Konvansiyonu'na diğer adaylarla eşit statüde katılması kararı da alındı bu zirvede.

Bir ay önce Avrupalı yetkililer buna hazır görünmüyorlardı. Eşit statü yerine eşit olmayan statüler üzerinde duruyorlardı.

Katılım öncesi stratejisinin yeni bir düzeye çekilmesi teklifini de hesaba katarsak, istendiği ve gerekli adımlar atıldığı takdirde Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne daha da hızlı yakınlaşabileceği belli olmuştur artık.

Bu konuya emek veren herkese alkışlar.

Türkiye, 2004 yılına kadar tam üyelik görüşmelerine hazırlanmalı.

Altı yıl önce, Avrupa Birliği geleceğini düşünürken Türkiye'yi hesaba katmıyordu.

Bugün ise, Türkiye'siz bir gelecek olmadığını ilan ediyor.

Altı yıl sonra, durum çok daha iyi olacak.
Yazarın Tüm Yazıları