Paylaş
İş dünyasında yapay zeka – Artırılmış iş gücü
Rekabet avantajı sağlamak isteyen her yöneticinin teknik detaylara hakim olmasa da yapay zekanın etkilerini ve getirilerini anlaması ve kurumunu bu doğrultuda yönlendirmesi gerekiyor. Bugün yapay zeka ile ilgili en temel problemi, oldukça geniş uygulama alanı olan bu teknolojinin, ihtiyaçlar doğrultusunda doğru analiz edilerek iş süreçlerine entegre edilmesi oluşturuyor.
Önde gelen danışmanlık firmalarından McKinsey’nin gerçekleştirdiği global bir ankete göre, 2020’de şirketlerin %50’sinden fazlası AI’yı en az bir iş biriminde veya işlevde benimsemiş durumda. Bilgi teknolojileri alanında önemli araştırmalar gerçekleştiren Gartner’a göre ise, altyapı ve operasyon ekiplerinin %40’I, 2023 yılına kadar bilgi teknolojileri verimliliğini artırmak için yapay zeka destekli otomasyondan yararlanacak.
Kuruluşlar, ilk etapta AI’dan daha fazla değer üretmek; gelirlerini ve müşteri sadakatini artırmak için yararlanmak istiyor. Yapay zekanın gelir artışı kazandırdığı alanların bir kısmı, envanter ve parça optimizasyonu, fiyatlandırma ve promosyon, müşteri hizmetleri analitiği, satış ve talep tahmini olarak öne çıkarken; yetenek yönetimi, kurum içi iletişim otomasyonu, depo optimizasyonu, maliyet avantajı sağlayan uygulamalar arasında gösteriliyor.
AI, pazarlamada, hangi potansiyel müşterilerin takip etmeye değer olduğunu ve hedef müşterilerden gelmesi beklenen getirileri belirlememize yardımcı olurken; üretim süreçlerinde makinelerin ne zaman servise veya tamire ihtiyaç duyacağını önceden bildirerek, süreçlerin kesintisiz devam etmesini sağlıyor.
İşletmelerde AI’ın sağlayacağı artırılmış iş gücünü, Google Maps ile değişen ulaşım örneğinden yola çıkarak analiz edebiliriz. AI ile geliştirilmiş robotik süreç otomasyonları, işletmelere işleri çok daha verimli bir şekilde yapmanın yeni yollarını göstermek için kullanılacak ve bu servislere alıştıktan sonra iş yapış şeklimizin birer uzantısı haline gelecekler. Pandemi sırasında AI, dinamik simülasyon modelleme, iş gücü planlaması ve talep projeksiyonu gibi alanlarda kullanılarak, işletmeler açısından değerini ortaya çıkarmış oldu.
AI ile hemen hemen her meslekte, işimizi daha verimli yapmamıza yardımcı olabilecek akıllı araçlar ve hizmetler ortaya çıkıyor ve 2022’de bu uygulamaların günlük çalışma hayatımızın bir parçası olacağına daha sık tanıklık edeceğiz.
Yapay zekâ sayesinde her şey hizmet haline geliyor (“Everything as a service”)
Giderek daha öne çıkan bir diğer trendi, veri ve teknolojinin demokratikleşmesi oluşturuyor. Her şirketin kendi "dijital imparatorluğunu" inşa etmek için bilgisayar dehalarını işe alması gerekmiyor (zaten günümüzde yazılım geliştirme uzmanlarını istihdam etmek ve elde tutmak gittikçe zorlaşıyor), bunun yerine yazılım bazlı yapay zekâ çözümleri öne çıkıyor. Artık, pazarlamadan insan kaynaklarına, proje yönetiminden üretim süreçlerinin planlanması ve tasarımına kadar her şey için hazır yapay zeka çözümleri kurumların kullanımına sunulabiliyor.
Kodsuz yapay zeka
Elon Musk tarafından kurulan ve aralarında Microsoft’un da olduğu devler tarafından finanse edilen bir araştırma kuruluşu olan OpenAI, yakın zamanda, doğal insan dilinden kod üretebilen bir programlama modeli olan Codex'i tanıttı. Basitçe, Codex, doğal konuşma dilini gerçek bir koda çevirmeyi başarıyor. Yazılım dünyasının en popüler dillerini öğrenen OpenAI Codex, ayrıca video oyunundan web sitesine kadar her şeyi tasarlayabiliyor. Open AI, doğal dili işleyebilmek için yaklaşık 175 milyar “parametre"den yararlanıyor. Open AI’ın ilerleyen dönemde, bir insandan farksız bir şekilde sohbetler oluşturabilmesi hedefleniyor.
Birçok şirkette yapay zeka odaklı verimliliğin benimsenmesinin önündeki en büyük engel, gerekli araçları ve algoritmaları geliştirebilecek yetenekli yapay zeka mühendislerinin eksikliği. Kodsuz ve düşük kodlu çözümler, teoride giderek karmaşıklaşan yapay zekâ sistemleri oluşturmak için kullanılabilecek basit ara yüzler sunarak bunun üstesinden gelmeyi amaçlıyor.
Wireframe olarak adlandırılan manuel tasarımları, grafik ara yüzlere çevirmek için yapay zekadan yararlanılmaya başlandı. Manuel tasarımı tamamen işlevsel grafik ara yüzlere çeviren bu yaklaşım, mevcut iş akışını iyileştirerek, web/uygulama geliştirme endüstrisinin geleceğini şekillendirebilir.
Dijitalleştirme, verileştirme ve sanallaştırma: AI ve “Metaverse”
Son iki yıldır, uzaktan çalışmaya hızla adapte olarak, mekândan bağımsız olarak sanal takımlar ile çalışmayı deneyimledik. Yakın zamanda, içinde yaşadığımız fiziksel dünyaya paralel, dijital dünyalar olan “metaverse” kavramına giderek daha fazla aşina olacağız. Bu metaverselerin içinde çalışmak, oynamak ve sosyalleşmek de dahil olmak üzere gerçek dünyada yapmaya alıştığımız birçok işlevi yerine getireceğiz.
Metaverse, kullanıcıların birlikte çalışıp oyun oynayabileceği dijital ortama verilen genel isim olmakla birlikte; genellikle kullanıcıların kendileri tarafından oluşturulan sürükleyici deneyimler sağlamaya vurgu yapıyor. Mark Zuckerberg’in, sanal gerçeklik teknolojisini Facebook platformunun sosyal ağ temelleriyle birleştirerek bu kavramı yaratmaktan bahsetmesinden bu yana konsept oldukça popüler bir konu haline geldi.
AI şüphesiz insanların yaratıcı dürtülerini besleyerek kendilerini evlerinde hissedecekleri çevrimiçi ortamlar yaratmada metaverse'in temel yapı taşı olacak. Ayrıca, bir tenis ya da satranç oyununda ortağımız olacak yapay zekâ varlıklarıyla metaverse ortamlarımızı paylaşacağız.
Dijitalleşme hızı arttıkça, bu metaverseler gerçek dünyayı daha doğru modelleyecek, simüle edecek ve daha sürükleyici, inandırıcı ve nihayetinde değerli deneyimlere sahip olmamızı sağlayacak. Birçoğumuz gözlükler aracılığıyla birtakım sürükleyici sanal gerçeklik uygulamaları deneyimlemiş olsak da piyasaya sürülen bir dizi yeni cihaz, dokunsal geri bildirim, hatta kokular sunarak, deneyimi yakında büyük ölçüde iyileştirecek.
Pandemi sırasında evden çalışan bireylere VR gözlükler sağlayan ve “duyuların interneti” adını verdiği uygulamaları geliştiren Ericsson, 2030 yılına kadar gerçeklikten ayırt edilemeyecek sanal deneyimlerin mevcut olacağını tahmin ediyor.
Şeffaflık, yönetişim ve hesap verebilirlik
Teknolojinin gerçek anlamda hayatımıza girebilmesi için, insanların ona güvenmesi gerekiyor. AI, en şüphe çeken teknolojilerin başında geliyor. Hatta, bazen AI’a, "kara kutu" benzetmesi yapıyoruz; bu, nasıl çalıştığını anlamak için içini göremediğimiz anlamına geliyor. Özellikle son zamanlarda işe alım ya da işten çıkarma gibi hayati süreçlerde AI’ın hata yaptığının anlaşıldığı bir dönemde, AI’a yönelik önyargılar daha da endişe veriyor.
Hükümetler de AB'nin önderliğinde AI’ı regüle etmek üzere çalışmalara başlamış durumda. Önerilen yasa, yetkililerin sosyal puanlama sistemleri oluşturmak için AI kullanmasını ve halka açık yerlerde yüz tanıma araçlarını kullanmasını yasaklıyor. Google CEO'su Sundar Pichai de AI'nın düzenlenmesinin gerekli olduğunu kabul ederken, inovasyon süreçlerinin de kesintiye uğramaması için "bir denge olması gerektiğini" belirtiyor.
Siber güvenlikte yapay zekâ
Bu yıl Dünya Ekonomik Forumu, siber suçların toplum için potansiyel olarak terörizmden daha önemli bir risk oluşturduğunu belirtti. Makineler hayatımızın büyük bir kısmına hâkim olmaya başladıkça, bir ağa eklediğiniz her cihaz kaçınılmaz olarak bir saldırganın size karşı kullanabileceği potansiyel bir saldırı noktasına dönüşüyor. Bu durumda da bilgisayar korsanlığı ve siber suçlar kaçınılmaz olarak daha büyük bir sorun haline geliyor. Korona sonrası siber ataklar, en öne çıkan ve acil aksiyon alınması gereken krizlerin başında olacak.
Koronavirüsün dünyaya yayılması ve milyonlarca insana bulaşması birkaç ay sürerken, gereken önlemler alınmadığı takdirde dijital altyapımız bir günde çökebilir. Riskin hareketli bir hedef haline geldiği günümüzde, siber güvenlik altyapılarını geliştirmede en kritik rolü AI oynuyor.
Sürücüsüz araçlar
AI, önümüzdeki on yılda seyahat ve toplumda devrim yaratacak otonom arabalara, teknelere ve uçaklara rehberlik edecek “beyin". Sürücüsüz araçlar, teknoloji dünyasında son dönemlerde oldukça popüler ve otonom araçlar, ulaşım sektöründe kesinlikle devrim yaratacak bir uygulama alanı. Gelişmiş derin öğrenme ve görüntü işleme algoritmaları, aracın çevresindeki nesneleri ve hızlarını anlayarak aracın yönünü çok yüksek doğruluk ile tahmin edebiliyor.
Otomotiv endüstrisinin liderlerinden olan Tesla’nın CEO’su Elon Musk da Tesla’nın sürücüsüz araç çalışmalarında geldiği noktayı şu şekilde açıklıyor: “Tesla, yıl sonuna kadar tamamen sürücüsüz araçlara; gelecek yıl da direksiyon başında kimse olmadan yolcu taşıyabilen “robotaksi” versiyonlarına sahip olacak.”
Tesla’nın yanında Waymo (Google tarafından yaratılmıştır), Apple, GM ve Ford gibi firmalar da sürücüsüz araçlara yönelik ciddi çalışmalarda bulunmaktalar ve bu firmaların herhangi birinin önümüzdeki yıl içinde büyük atılımları duyurması kaçınılmaz. Öte yandan, IBM tarafından desteklenen ve kâr amacı gütmeyen Mayflower Otonom Gemisi’nin (MAS) Atlantik'i geçen ilk otonom gemi ünvanını alması bekleniyor.
AI ile uzay araştırmaları
Uzay, gizemini koruyan uçsuz bucaksız bir araştırma alanı. Evrende hakkında hiçbir fikrimiz olmayan o kadar çok şey var ki, bu da keşfedilecek daha çok şey olduğunun göstergesi. Şu ana kadar evrenin keşfinde elde ettiğimiz başarının çoğu, güneş sistemimizle veya en iyi ihtimalle yakındaki galaksilerle sınırlı. Yapay zekadan, evren hakkındaki gizli gerçekleri ortaya çıkarmak için yararlanılmaya başlanmış durumda.
AI, son derece uzun mesafeleri izleyen teleskoplardan alınan görüntülerin gerçekçi yorumlarını oluşturmak için kullanılmasının yanı sıra; aynı zamanda, Mars gibi gezegenlerdeki gezici görevlerdeki astronotların aldığı görüntüleri birinci sınıf, yüksel çözünürlüklü görsellere dönüştürmede de destek sağlıyor.
Sağlıkta yapay zeka
Sağlık hizmetlerinde yapay zekanın dünyanın her yerindeki hastalara yardımcı olmak için kullanıldığına yönelik birçok örneği görmekteyiz. Kişisel tıp devriminin anahtarı olan AI, yanlış tedavi ve yanlış ilaç kullanımından kaynaklı sorunlarda ciddi oranda azaltmaya neden olurken; aynı zamanda hastaların, hastanelerden erken taburcu edilmesinin yol açacağı hataları ortadan kaldırmak için de kullanılıyor.
Artan mevsimsel hastalıklar veya bir salgın durumunda oluşabilecek beklenmedik hasta artışı gibi durumların doğru tahmin edilmesinde de AI’dan yararlanıyoruz. AI ile hastane imkân ve kabiliyetlerinin verimli kullanılması sağlanırken; öngörü analizleri ile hastaneler, hangi dönemlerde ne kadar sağlık personeli ve uzman doktor bulundurmaları gerektiğini de oldukça hassas olarak planlayabiliyor.
Yakında, doktorlar AI algoritmaları sayesinde anlık görüntü yorumu da alabilecek. Örneğin kanser ameliyatı yapan bir cerrah, tümörün temizlenip temizlenmediğini operasyona ara vermeden öğrenebilecek.
Yaratıcı Yapay Zeka
AI'ın sanat, müzik, şiir, oyun ve hatta video oyunları oluşturmak için kullanılabileceğini biliyoruz. AI’ın 2022'de makaleler ve haber bültenleri için başlıklar yazmak, logolar ve infografikler tasarlamak gibi rutin yaratıcı görevlere giderek daha fazla uygulandığını göreceğiz. Yaratıcılık genellikle çok insani bir beceri olarak görülür ve şu anda bu yeteneklerin makinelerde ortaya çıktığını görmemiz, AI’ın, kapsamını ve işlevini anlamak adına oldukça önemli bir gösterge.
Şu anda kullanımdaki, AI uygulamalarının, tabiri caizse, buzdağının sadece görünen yüzü olduğunu belirtmekte yarar var. Yapay zeka, şüphesiz yaşadığımız dünyayı değiştirerek, bize farklı unsurları ve çeşitli uygulamaları keşfetmek için sayısız seçenek sunuyor. Gelişmesiyle birlikte, hemen hemen her alanda daha da fayda sağlayacak bu teknolojiyi yakından incelemek gerekiyor…
Paylaş