Tarlabaşı’nda ölen şair

Polonyalı yönetmen Andrej Wajda’yla röportaj yapmak için Adam Mickiewicz Enstitüsü’nün davetlisi olarak Varşova’ya geldim.

Haberin Devamı

Peki kimdir Adam Mickiewicz?
Polonya’nın en önemli şairlerinden biri...
Ülkenin bağımsızlığı için mücadele etmiş, yıllarca sürgünde yaşamış ve vatan hasretiyle ölmüş bir şair...
Yıllarca sürgün yaşadığı Paris’ten kalkmış, Kırım Savaşı’nda Türk hizmetinde çalışan Polonyalılar’la ilişkileri güçlendirmek için İstanbul’a gelmiş ve Tarlabaşı’nda bir eve yerleşmiş.
Kurtuluş’ta kolera hastalarının bulunduğu çadırı ziyareti sırasında kolera mikrobu kapmış ve Tarlabaşı’ndaki evinde 1855 yılında ölmüş.
Ne mutlu ki, Tarlabaşı’ndaki Tatlı Badem Sokağı’nda öldüğü ev bugün halen müze olarak duruyor...
2014, Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600’üncü yılı... İşte Polonya’nın ünlü şairi Adam Mickiewicz adına kurulan bu enstitünün yaptığı çalışmalardan biri de Türkiye-Polonya ilişkilerinin güçlendirilmesi...

Haberin Devamı

Şaşırdığım konser...

Varşova’ya indiğim gün 6-18 Nisan arasında yapılacak 18. Beethoven Easter Festivali’nin açılış konseri vardı...
Hem Filharmonia Narodowa konser salonunu görmek istiyordum hem de Polonya’ya gelip klasik müzik konseri görmemek olmaz...
Sağ olsunlar Adam Mickiewicz Enstitüsü’nden arkadaşlar hem açılış konseri hem de bir gün sonraki konsere davetiye ayarladılar.
Tam beklediğim gibi harika bir salonla karşılaştım.
Binanın girişi, konser alanı, balkonlar... Her noktadan sahneyi gören koltuklar...
Merak etmeyin, “Bizde neden böyle salonlar yok” muhabbetine girmeyeceğim artık, çok sıkıldım.
Yok işte... Yapmak hiç zor değil ama yapmak isteyen yok...
İlk gün Varşova Senfoni Orkestrası’nın konseri, ikinci gün de Rudolf Buchbinder’in piyano resitali vardı.
Sadece orta yaş ve üstü değil her yaştan insan vardı konserlerde.
12-13 yaşında çocuğunu alıp gelen de, 20-25 yaşlarında sevgililer de...
İnsanların müzik kültürüne mi, salonun zarifliğine mi, düzen intizama mı, konserlerin güzelliğine mi, hangisine şaşıracağımı bilemedim.
İmrenerek ayrıldım Filharmonia Narodowa’dan...

Tek başına Varşova...

Arada böyle yalnız seyahat etmeyi seviyorum.
Kimseye bağlı değilsin, bilmediğin bir şehirde istediğin gibi kaybolabilirsin, istediğin yerde oturup kafayı dinleyebilirsin...
Bir tek şık restoranlarda tek başına akşam yemeği yemek garip oluyor.
Ama ben onu da seviyorum...
Varşova da tek başıma geldiğim şehirlerden oldu.
Adam Mickiewicz Enstitüsü’nden çok güzel insanlarla tanıştım ama ben çoğunlukla yalnızdım.
Yalnızken bir şehri daha iyi tanıyor insan...
Galerilere girip çıktım, müzeleri gezdim, konserlere gittim.
Varşova hep hüzünlü ve yorgun bir şehir gelmiştir bana...
Bunu ünlü yönetmen Andrzej Wajda’ya da söyledim; “Bende bu algının olmasında sizin filmlerinizin etkisi çok büyük” dedim.
“Biz de bunu yapmaya çalışıyorduk zaten. Çok acılar çeken Polonya’nın sesini duyurmaya çalışıyorduk. Demek ki doğru filmler çekmişiz” dedi.

Haberin Devamı

Yarın

Andrzej Wajda

- Polonya sinemasının yaşayan efsanesi İstanbul Film Festivali’nden aldığı Yaşam Boyu Onur Ödülü için ne dedi?
- Andrzej Wajda’dan Türk sinemacılara harika bir öneri... Salon bulamayan sanat filmleri için Polonya’da bulunan formül...
- Lech Walesa’nın hayatını anlattığı son filmi “Walesa: Man of Hope”u izleyen Lech Walesa neyi beğenmedi... Filmi neden üç kere izledi?
- 88 yaşındaki Wajda’nın yeni film projesi ne?
- Nuri Bilge Ceylan, Ferzan Özpetek, Fatih Akın filmlerini seyretti mi?
- Hâlâ komünist mi yoksa liberal mi? Gezi Parkı olaylarını takip etti mi?
- Polonyalı diğer ünlü yönetmenler Polanski ve Kieslowski için ne dedi?

Yazarın Tüm Yazıları