Tansu Çiller'den sonra kadınların şansı hiç yok mu

TABA (Türk-Amerikan İşadamları Derneği) ve Türkiye-İspanya İş Konseyi Başkanı Zeynel Abidin Erdem ve İTO Başkanı Mehmet Yıldırım ile iki gün zarfında peş peşe karşılaşmam ve aynı şeylerin gündeme gelmesi tamamen tesadüf.

Biliyorsunuz, Erdem ile Yıldırım'ın ortak bir noktaları var.

Her ikisinin de başkanlığına kadınlar bayrak açmıştı.

Hafta başında Fransız Konsolos Jean-François Bouffandeau için düzenlenen özel bir veda yemeğinde karşı karşıya düştüğümüz Erdem'e ‘‘TABA Başkanlığını Günsan Çetin'e bırakmalıydınız’’ diye takılıyorum.

Çetin, tam bir yıl önce yapılan TABA seçimlerinde Erdem'e karşı adaylığını koyan Amerikan GAP Şirketi'nin Akdeniz Genel Müdürü.

670 üyesinin sadece yüzde 5'inin kadın olduğu TABA seçimlerinde elbet Erdem'e karşı açtığı mücadelede yenilmişti.

Geçen akşam davette ‘‘Kadınlara neden hiçbir bir şans vermiyorsunuz’’ diye sorduğumda Erdem'den ‘‘Tansu Çiller'e verildi de ne oldu’’ cevabını alıyorum.

Ertesi gün DEİK'in İsrail Cumhurbaşkanı Moşe Katsav'ın onuruna verdiği yemekte karşılaştığım Mehmet Yıldırım bizzat ‘‘Bana karşı feminist yazılar yazıyorsunuz’’diye aynı meseleyi gündeme getiriyor.

O da kendisine karşı Gülümser Yıldırım'ı savunan yazılar yazdığımı unutmamış. Erdem'e yönelttiğim sorunun aynısını sorduğumda aynı cevabı almayayım mı?

‘‘Tansu Çiller'e verildi de ne oldu?’’

Anladığım kadarıyla, erkeklerin gözünde Tansu Çiller'in başarısızlığı tüm kadınların başarısını ipotek altına almış durumda.

Doğrusunu isterseniz, ben bu gerekçeye sığındıklarına inanıyorum.

Kadınların karşısında ‘‘centilmence’’ mücadele etmediklerine inandığım gibi.

Konuyu açıyorum.

Erdem ve Yıldırım ile sohbetten sonra yine tesadüf e-postama Gülümser Yıldırım'dan ‘‘önemli açıklama’’ diye bir mesaj düşüyor.

Gülümser Yıldırım İTO Meclisi'nde kendi mesleğinin komitesini yani ‘‘Tiftik Komitesi’’ni temsil ediyor. İddiasına göre, İTO Yönetimi'nin elinde yaklaşık bin tane ‘‘yüzer-gezer’’ şirket var. Yönetim istediği komiteye bu şirketleri yerleştiriyor.

Önemli bir taktik.

Zira komiteler meclis üyelerini, meclis üyeleri de yönetim kurulunu ve başkanı seçiyor.

Gülümser Yıldırım'a göre, kendi komitesine mayıstan bu yana 36 tane şirket yerleştirilmiş. Ancak bunların yaptıkları işin, üyesi olduğu meslek komitesiyle yani ‘‘Tiftik Komitesi’’yle álákası yok.

Gülümser Yıldırım ‘‘Mayıs ayında yaptığımız komite toplantısında álákasız şirketlerin getirildiğini fark ettim. Yönetimden bu konuda bilgi istedik. Görüş bildirmek zorunda olduğu halde başvurumuzu yanıtsız bıraktı’’ diyor.

İTO Yönetimi'nin bu ‘‘naylon üyelikleri’’ Gülümser Yıldırım'a göre meslekleri yozlaştırma tehlikesini de beraberinde getiriyor.

Gülümser Yıldırım İTO'nun dünkü meclis toplantısında ‘‘naylon üyelikler’’ meselesini gündeme getirecekti.

Diyeceğim şu, erkekler ‘‘centilmence’’ mücadeleyi öğrenseler Türkiye'de çok şey değişebilir.

Mersin Limanı'na Barselona modeli

İSTANBUL bugünlerde yabancı işadamlarının istilasına uğramış durumda.

İspanyollar, İsrailliler ve İtalyanların gelişi aynı haftaya denk geldi.

İspanyol işadamları Barselona Limanı'ndan bir heyetle birlikte gelmiş.

Barselona Limanı iş hacmiyle ve yolcu kapasitesiyle Akdeniz'de neredeyse lider durumunda.

Gözü daha da yükseklerde.

Türkiye'den önce Arjantin, Çin, Tunus, Fas, Meksika ziyaret edilmiş.

Amaç, 2002 yılında 615 bin deniz aracı kapsayan trafiği daha da çoğaltmak.

Barselona dünya liderliğine oynuyor.

Akdeniz'in ta diğer ucunda, can çekişmekte olan Mersin Limanı'nı düşündükçe Barselona'yı kıskanmamak elde değil.

Oysa ikisi de Akdeniz'de, ikisi de stratejik noktalarda.

Barselona Liman İdaresi Başkanı Joaquim Tosas Barselona Limanı'nı anlatmadan önce Akdeniz'i anlatıyor.

‘‘Akdeniz geleneğin, hareketin, zeytinyağının, sokağın, bayramın toprağıdır’’ diyor.

Akdeniz kültürüyle iç içe geçmiş, kıpır kıpır Barselona Limanı'nın tanıtıldığı toplantıya katılan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın, Mersin Limanı'yla ilgili sevindirici bazı geliştirmeleri aktarması doğrusu iyi geliyor.

Birinci iyi haber liman ücretlerinin yüzde 50 oranında indirilmiş olması.

1 Ağustos tarihinden itibaren yürürlüğe girecek yeni tarife, hiç olmazsa Mersin Limanı'nın Pire, İskenderiye gibi limanlarla rekabet etmesini kolaylaştıracak.

İkinci iyi haber, Mersin Limanı'nın işletilmesinde değişiklik için bir komisyon kurulması.

Binali Yıldırım'a Barselona Limanı’nın model olup olmayacağını sorduğumda yanıt ‘‘evet’’.

Üçüncü iyi haber ise hem Ulaştırma Bakanı, hem İspanyol Büyükelçi Manuel de la Camara'dan.

Mersin Limanı'nın modernleştirilmesi ve genişletilmesi için yapılacak fizibilite çalışmalarına İspanyol hükümeti bir fon ayırmış. Aynı fondan Çandarlı Limanı da yararlanacak.

Her şey iyi giderse, Mersin'in kaderi değişecek gibi.
Yazarın Tüm Yazıları