Süreyya ve İbo...Onlar sadece malzemeci değil

HEM Iniesta hem de Slaven Bilic ile birkaç kez konuştum.

Haberin Devamı

En samimi arkadaşları arasında malzemeciler de var. Biri İspanya, diğeri Hırvatistan milli takımının emektarlarıyla dost olduğunu büyük bir zevkle anlatmıştı. İkisi de “Antrenman dışında da görüşürüz” demişlerdi. Büyük insanların, küçük adamlarla kucaklaşması bu.
Malzemeciler. Onlar, futbol takımının önemli bir parçası, gerçek emekçisi. Hepsi birer yaşayan tarih. İşinde aynı yerde 30 yılı deviren bile var. Yeri gelir takımın neşesi olur, bir sempatik hareketle yıldız futbolcunun stresini alır. Sözgelimi Ankaragücü’nün unutulmaz malzemecisi Gırgır Ahmet, futbolcuları gülmekten yararmış. Gırgır olduğu kadar da titizmiş. Öyle her malzemeyi beğenmezmiş. Eski futbolcu Metin Gören anlatıyor: “Ankaragücü-Leeds United maçı için Londra’ya gittik. Ahmet orada gördüğü malzemeleri beğenmedi, ‘Ben daha iyisini yaparım’ dedi”

Haberin Devamı

YILDIZLARIN NAZINI ÇEKERLER

MİLYON dolarlık adamların sırdaşıdır bu sevimli insanlar. Bazı durumlarda fırçayı da yerler. Çünkü, ayağa oturmayan kramponun sorumlusu onlar ilan edilir: “İyi yağlamamışsın bunları”.
Futbolcu üşür, malzemeciye bağırır: “Eldiven getir, bere nerede?”
Futbolcu oyundan çıkar, gözü önce malzemeciyi arar. Malzemecinin eli ayağı birbirine girer. Terli oyuncuyu bir çocuğu korur gibi özenle ve hızlıca giydirir. Bunu yaparken oyuncuya bir de buse kondurmayı ihmal etmez. Maç başlamadan stadyuma ilk önce onlar gelir. Antrenmandan saatler önce başlar mesaileri. Futbolculara en iyi konforu hazırlamak için çabalar dururlar. Anlayacağınız, yıldızların nazını çekerler.

ONLAR KENAR MAHALLELERDE YAŞARLAR

MİLYON dolarlık adamların mesai arkadaşı bu emekçilerin yükü, ağır. Sınıfları farklı. Lüks evlerde yaşayan futbolculara karşın onların evi bir kenar mahallededir. İşleri bittikten sonra mütevazı evlerinin yolunu tutarlar. O evin salonunda anne ve babalarının çerçeveli fotoğrafları mutlaka asılıdır.  Zaman zaman o salondaki masada başını kaldırıp o fotoğraflara bakarak, gelir-gider hesabı yaparlar. Hiçbir zaman milyon dolarlık yıldızların kazancıyla da meşgul olmazlar.
Onlar, saha kenarının hem en masum hem de en coşkulu insanları. Atılan ve yenen gollerde getirin onları gözünüzün önüne. Herkes takımda huzur ister ama onlar bunu daha çok ister. Hep merak ettim onların dünyasını. Gelin iki ayrı portre ile hayranı olduğumuz futbol takımlarının bilinmeyen, gizli kahramanları, malzemecilerin dünyasına uzanalım...

Haberin Devamı

MALZEMECİ İBO, 21 BAŞKAN 66 TEKNİK ADAM GÖRDÜ

İBRAHİM Gönencan... Bu isimle kimse bilmez onu. Malzemeci İbo derler ona. Ankara Tuzluçayırlı. 2 eşi 5 çocuğu var. 36 yıl Milli Takım’a hizmet verdi. 2010’da emekli oldu. Coşkun Özarı’dan, Fatih Terim’e, Tınaz Tırpan’dan, Şenol Güneş’e kadar bir çok isimle çalıştı. Mesleği boyunca 21 federasyon başkanı, 66 teknik direktör eskitti. 300’den fazla milli oldu. Hocalar, futbolcular, başkanlar değişti ama İbo hep vardı. Şimdi oğlu Raşit babasının bayrağını taşıyor, Genç milli takımın malzemecisi.
Aradım Malzemeci İbo’yu... Ciddi bir hastalıkla boğuştuğunu, ağır tedavilerden geçtiğini söyledi. “Hayat, böyle işte. İnşallah bunu atlatacağım” dedi. Tadım kaçtı, hastane kapılarda dolanan İbo Abi’nin hastalığını duyunca. “Geçmiş olsun” deyip kapatacaktım telefonu. O istedi konuşmayı...

Haberin Devamı

“GÖREVİM FUTBOLCUYU MUTLU ETMEKTİ”

“ESKİDEN Nike, Adidas yoktu. Formayı İzmir Çamlıca’dan, futbol toplarını da Bursa’dan getirirdim. Gider, ben alırdım. Futbolcular odalarında mışıl mışıl uyurken, ben malzemelerini kapılarının önüne koyardım. Günde en fazla 5 saat uyurdum. 36 yıl tonlarca malzeme taşıdım. 2002 Dünya Kupası’nda iki tır eşya taşıdık. Futbolcu, ayakkabısı ve forması iyi oldu mu moral kazanıyor. Her şey çok temiz olmalı.”
Ve ekledi: “Alpay Özalan’ı, Hakan Şükür’ü unutamam. Alpay kamplarda benim odamda yatardı. Bütün sırlarını bana anlatırdı. Şu anda Hakan Şükür beni arayıp soruyor. Sağolsun ilgileniyor.”
O istemedi ama ben milli olmuş bütün futbolcularımıza duyuruyorum: “Malzemeci İbo hasta.”

Haberin Devamı

SÜREYYA SONER ... KARTAL YUVASINDA 32. YIL

SÜREYYA Soner... Beşiktaş’ın sevilen malzemecisi. 1981’den bu yana Kartal yuvasında. Telefon ettim Süreyya’ya. 82 yaşındaki annesinin iğnesini yaptırmak için Yedikule Göğüs Hastanesi’ndeydi. “Abi, kısa süre önce 53 yaşındaki kardeşimi kaybettim. Annem de o günden sonra hep hasta. Anlayacağın annemin hizmetindeyim. Kıyamam ona” dedi ve başladı anlatmaya:
“Aksaray’daki evimden her sabah 7’de tesislere gelir, gece yarılarına kadar çalışırım. İşim, futbolcuyu rahat ettirmek. Ayakkabılarını yağlarım, boyarım. Onlara anneleri gibi bakarım. Bir dediklerini iki etmem. Morali bozuksa, kırmızı kart görmüşse sırtında hissedeceği ilk el, benim elimdir.”

Haberin Devamı

EŞİMİ METİN İSTEDİ, DÜĞÜNÜ RIZA YAPTI

MALZEMECİ Süreyya 1987’de İstanbul’daki Denizli mağlubiyetiyle G.Saray’a kaptırılan şampiyonluğu ve namağlup kazanılan lig kupasını unutamıyor. Ama asıl unutamadığı başka mutluluklar var. Devam ediyor:
“Futbolcularla arkadaş gibiyim. Rıza Çalımbay ve Metin Tekin’in yeri bende ayrı. Evlendiğimde kız istemeye Tekin’le gittik. Çalımbay’da düğün salonunu tuttu. Ulvi, Samet Aybaba.  Unutamam onları.”

SEVMEK, BİR İNSANI SEVMEKLE BAŞLAR

TÜRK edebiyatının Anton Çehov’u, Sait Faik Abasıyanık, kendisini küçük insanlara, küçük hayatlara adadı... Hem de çok varlıklı biri olmasına rağmen. Kimi zaman aralarında Orhan Veli’nin de bulunduğu yoksul arkadaşlarıyla balık tutar, onlarla uzun sohbetlere dalardı. O’nun mutluluğu halkıydı. Öykülerini o küçük yüreklerle zenginleştirdi.
Bir keresinde kendisinin de ödül alacağı Beyoğlu’ndaki törene balıkçı kıyafetleriyle gitti. Kapıdaki görevli Sait Faik’i tanımadığından onu içeri alamayacağını söyledi. Sait Faik, ne yaptı biliyor musunuz? Sinirlenmek yerine çocuklar gibi sevindi. Görevli kendisini halktan biri zannettiği için.
Sait Faik, “Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey” diyor.
Doğrudur, futbolun en önemli aktörleri futbolcular onları maça en iyi şekilde hazırlamak için varını yoğunu ortaya koyanlar ise malzemeciler... Saygın bir işin içindeler.

BÜTÜN MALZEMECİLERE SAYGILARIMLA

ANNESİNİN hastalığıyla uğraşan Süreyya... Canının derdine düşen İbo... Musa Cimilli, Tavukçu Hüseyin, Gırgır Ahmet, Veli Muğlı, Halis Ateş, Mehmet Akpençe... Ve daha niceleri...
Yine Sait Faik der ki, “Şu insanlara hiçbir şey çok değildir.”
Yükü kadar yüreği de büyük bu adamlara saygılarımla...

Yazarın Tüm Yazıları