Paylaş
Karşılaşmayı periyot veya oyuncu bazlı ele almak kanımca sorunu olduğundan küçük göstereceği için bu maç özelinde mikro analiz yapmak anlamsız olacak. Zira Ulanovas ve Jankunas’ın istatistiklerinden veya bazı oyuncuların günlük performans dalgalanmalarından çok daha büyük problemleri var Efes’in.
Saras’ın takımı dünkü maçta; alan paylaşımı (spacing), topsuz oyun, ters perde sonrası hareketlenme gibi noktalarda sürekli aktifken ters eşleşmelerden sayı kovaladı. Yine aynı pick&roll ve pick&pop oyununu Efes’e sürekli yedirmeyi de başardı. Çünkü Perasovic Stimac-Dunston ikilisinin savunmada nasıl problemler yarattığını dahi tıpkı bizim ekran başında izlediğimiz gibi izlerken, Saras Efes’e nasıl çalıştığını ve oyunculardan nasıl maksimum verim alınacağını gösteriyordu. Başka bir ifadeyle Saras Perasovic’e “Modern basketbol böyle oynanır.” mesajı verdi. Perasovic ise maç içinde hiçbir sorun çözücü hamle yapmadığı gibi henüz ilk maçı olmasına rağmen ekstra pas imkanı yaratmasıyla fark yaratan Dragic’i yanlış zamanlarda kullanması, Dunston’ı düzgün bir şekilde dinlendirememesi gibi sayısız hata da yaptı. Kadronun bazı krizleri yetenek eksikliği nedeniyle çözememesi doğaldır. Ancak Efes’in ilk yarıda Ulanovas’ın aynı topsuz oyununu, ikinci yarıda ise Jankunas’ın aynı orta mesafe oyununu defalarca yemesine rağmen hiçbir reaksiyon gösterememesini kabul etmemiz mümkün değil.
Genel olarak bir tarafta çift pivotla sahada olmasına rağmen ribaundlarda bile yenilen bir takım, diğer tarafta zaman zaman yetenek problemi yaşasa da rakibin zayıf noktalarını sabırla işleyen ve topu paylaşan bir takım vardı. Açıkçası bu maçı bireysel çabalar üzerinden Efes’in kazanması modern basketbola da hakaret olurdu.
Efes’in hem yapı hem de “coaching” sorunu var. Kadronun parkede 10 dakika önce tanışmış gibi oynaması kabul edilebilir bir durum değil. Bu nedenle sorunun artık bütçe, oyun kurucu eksikliği, Brown’un sakatlığı veya formsuzlukla açıklanamayacağı netleşmiştir umarım. Çünkü Efes saygınlığını kaybetmek üzere.
Üzülerek kabul etmemiz gerekiyor ki Efes henüz dokuzuncu maçlar sonunda EuroLeague’e havlu atma noktasına geldi. EuroLeague tarihinin en önemli takımlarından biri şartlar her ne olursa olsun ligin üçte biri bitmeden yarış dışı kalmamalı. (Efes yakın tarihteki en kötü EuroLeague sezonunda dahi böylesine kötü bir oyun ortaya koymamıştı. Kaldı ki bahsettiğim 2008/09 sezonunda top-16’ya kalamayan takım Türkiye Ligi’ni kazanmayı başarmıştı.)
Bu mağlubiyet Efes’in bütün sorunlarını gün yüzüne çıkarması ve yaratılacak sahte kredileri ortadan kaldırması açısından hayırlı bir mağlubiyet olarak değerlendirilebilir. Bu nedenle geleceğin planlanması tam da bu dip noktasından başlamalıdır. Ancak öncelikle bu başarısızlığın nedenleri iyi teşhis edilmeli ardından da radikal çözümler üretebilmek için profesyonelce davranılmalıdır.
Paylaş