Paylaş
EuroLeague’in iki maç oynanan haftasına Khimki deplasmanında başlayan Efes, maç öncesi Ergin Ataman ile anlaşmıştı. Maç beklendiği üzere kaybedilmiş olabilir ancak Ataman’ın bu maçtaki performansı geleceğe tutulmuş bir ışık olarak değerlendirilebilir.
Bir veya iki idman ile bu maça çıkmasına rağmen Atman’ın takım üzerindeki müdahalelerini görebileceğimiz bir karşılaşma oynandı Rusya’da. Maça başlarken Perasovic’in sık kullandığı Dunston-Stimac ikilisinden vazgeçen Ataman, kendi sistemi olan “bir çember koruyucu – dört şutör”ü tercih ederken Adams’ı da bençten getirmeyi uygun görmüştü. Yine maç içerisinde de oyuncularından maksimumu alabilmek için sık sık müdahalelerde bulunmayı (adam değişmeli savunmadan yarı alan savunmasına geçiş vb.) da ihmal etmedi.
İlk çeyrekte top kayıpları sonrası yenen sayılar Efes’e büyük problem yaratsa da hücum bir düzen denemesi içerisinde gelişti. Bu denemeler forvet penetreleri sonrası boyalı alandaki Dunston’ın da katkısıyla ters forvetteki kanat oyuncusunun aranması, yani topu daha çok dolaştırarak doğru şutu bulma şeklinde oldu. Bu durum yay gerisinde oynayabilecek dört oyuncunun olmasıyla Khimki’nin yardım savunmasında sorun yaşamasına ve köşelerde sıkça boş şut imkanı tanımasını da sağladı. İkinci çeyrekte top kayıpları da dengelenince devreye girerken farkı dörde indirmeyi başarmıştı Efes. Bu noktada Bartzokas’ın molalarına karşı sürekli hamle yapan ve devrenin son 22 saniyesi için mola alıp oyun gösteren Ataman’ın bu hamleleri Efes taraftarını mutlu etmiş olabilir. Zira Perasovic böyle hamleler yapmadığı gibi molaları da neredeyse her zaman verimsiz kullanıyordu. Bartzokas’ın saha lideri olan ve anahtarı teslim ettiği Shved açık sahada verimi katlanan bir oyuncu olduğu için top kayıpları dengelendikten sonra verimi kısmen azaldı. Ancak hem atan hem de atlet forvetleri iyi besleyen Shved devreye 8 sayı 6 asist ve daha da önemlisi dinlenme şansı bularak girdi.
Üçüncü çeyrekte Brown, kendisine yay gerisinde özel olarak hazırlanmış üç pozisyonu da değerlendiremese de Efes’in 25. dakikada Erick McCollum’un sayıları ile öne geçmeyi başarması takımın gelecekte neler yapabileceğinin bir göstergesi olarak ele alınabilir. Ancak takım bu noktadan sonra bu sezon yaşadığı temel problemlerden birini yine yaşadı: Rotasyonun da etkisiyle maç içerisinde aşırı dalgalanmak. Ledo, Adams, Birkan üçlüsünden herhangi biri sahadayken takım hiçbir şeyi “daha iyi” yapamadığı gibi (savunma dahil) hemen her alanda da tıkanıyor. Bir başka ifadeyle Bartzokas bençten Markovic gibi Avrupa’nın en iyi top dağıtıcılarından ve yay savunucularından birini getirirken Ataman Adams’ı getirmek zorunda kaldı. Son çeyreğe girerken skor 57-56 olmasına rağmen önce momentumun sonra da skor kontrolünün kaybedilmesinin temelinde bu durum yatıyor. (Nitekim Markovic’in sahada olduğu 24 dakikada Khimki Efes’ten 19 sayı fazla atmış.) Markovic dengeleri bozduktan sonra yeniden sahneye çıkan Shved önderliğinde Khimki maçı kopardı. Ancak bahsettiğim noktalar nedeniyle bu maçın kritik oyuncusu kanımca 30 verimlilik puanı üreten Shved yerine Markovic’ti. Yoksa bir EuroLeague takımı Shved’in 25 attığı maçta Khimki’yi yenebilir. Bu nedenle Markovic temel istatistik kağıdında görünmeyen birçok şeyi yaparak momentumu ve maçı takımına getiren oyuncu oldu. Bunda Adams ve Ledo’nun da payı olduğunu belirtmek gerek. Adams bir EuroLeague çaylağı olarak ileride iyi bir oyuncu olabilir. Ancak o ve felaket tercihler yapan Ledo şu aşamada Efes’in oyuncusu değil. Bu açıdan Ataman’ın Ocak’ta bu iki oyuncu ile yolları ayırması da muhtemel.
Sonuçta Ataman hücum şablonları ve takım düzeni noktasında kendisini hemen göstermiş durumda. (Dunston-Stimac süre paylaşımı ve sahada hep modern bir dört numara ile kalma isteğine ek olarak bir ara Motum’un üç, Brown’un dört numara olduğu bir düzen bile denense de yeterli olmadı.) Ancak bu zorlu ligde bunlar yeterli değil. Üstelik bir sonraki maç ligin zirvesine oynayan ve gelenek sahibi Olympiacos ile olacağı için Efes taraftarının beklentiyi hemen büyütmemesi gerekli.
Paylaş