Paylaş
Hâlâ acemilik var, yanlış uygulama var. Belki de dar zamanda VAR’la birlikte 4 farklı MHK görmemizdendir, bilemem. Örneğin kitap “VAR; manşetleri durdurmak yani büyük skandalları önlemek için var” derken, biz ise onu, bir ‘büyüteç’ gibi satır aralarında dahi kullanıyoruz. Hâl böyle olunca da: ‘minimum müdahale, maksimum fayda’ şeklindeki VAR protokolünün o ana felsefesi ülkemizde ‘maksimum müdahale, minimum fayda’ya dönüyor. “Eğer bir pozisyonla ilgili ekrandan iki üç tekrarla net bir kanaatiniz olmuyorsa, anlayın ki o pozisyon VAR’lık bir pozisyon değildir” demişti, UEFA Hakem Komitesi Başkanı Roberto Rosetti bizimkilere, daha ilk eğitimde. Ama nerede!
'OYNAT BAKALIM'
Bu hafta yine gördük. En üst düzey hakemlerimiz bile, geçtim 2-3 tekrarı, 2-3 dakika hâlâ ‘oynat bakalım’ modunda. Pozisyonu tekrarlattıkça tekrarlattırıyor! Tartışılır o ‘gri’ pozisyonu VAR kararıyla daha da tartışılır hale getiriyor. Yine bir başka eğitimde Danny Makkelie de, “VAR, en doğru kararı değil, açık ve bariz hatayı arar. VAR’ın görevi maçı yönetmek değil” diye tarif etmişti bizimkilere. Ama bizimkiler, 3. yılında, maşallahları var, ne varsa her şeyi VAR’a sokuyor. Kısacası; kitapta yazılıp anlatılanla, sahadaki uygulama neredeyse 180 derece farklı hale gelmiş burada.
ÇELİŞKİLİ UYGULAMALAR
Mesela geçtiğimiz sezon Süper Lig’de oynanan Göztepe-Galatasaray maçı... Ev sahibi ekibin Halil’le bulduğu gol, Göztepeli oyuncunun topa vurduktan sonra ayağının rakibine temas etmesi gerekçesiyle VAR tarafından iptal ediliyor. O hafta Jaap Uilenberg ve MHK, VAR’ın bu müdahalesini ve hakemin iptal kararını yanlış bularak, “Burada rakibe müdahale direkt bir müdahale değil, topa vurmanın neticesi bir aksiyonun devamı, faul değil” demişti.
UYARIYA RAĞMEN
Benzer pozisyon geçen hafta Gaziantep-Trabzonspor maçında yaşandı. Konuk ekibin savunma oyuncusunun topa müdahale sonrası rakibe teması faul olarak yorumlanıp penaltı noktası işaret edildi. Geçen yıl hem Ali Palabıyık hem de Koray Gençerler’in yaptığı bu yanlışlar eğitimlerdeki onca uyarılara rağmen bu yıl da tekrarlanabiliyor. Sadece yanlış olan bu değil elbet... Ne Gaziantep’teki VAR uygulaması Saracoğlu’na, ne de Saracoğlu’ndaki VAR uygulaması Kasımpaşa maçına uyuyor. Hepsi birbiriyle çelişkili. Tıpkı 2 yılda gördüğümüz 4 farklı MHK’nın birbirinden farklı ‘VAR görüşü’ gibi... Çocuklar da bir nebze haklı. Beyinleri sulandı!
'YUH ARTIK' DENİLEN NOKTA
O bahsettiğimiz ilk eğitimde yine Rosetti’nin, VAR’ın müdahalesi ile ilgili hafızalarda kalacak güzel de bir tarifi olmuştu, yine bizimkilere... “VAR’ın müdahale noktası ekrandan baktığınızda sahadaki karar için ‘yuh artık’ dediğiniz noktadır” diye. Ama ne yazık ki VAR’da geldiğimiz nokta; maçların, bol VAR müdahalesiyle adeta bol reklam aralı Türk dizilerini andırmasıdır. Bunu “Yuh artık” noktasından “Yok artık” noktasına diye de tarif edebilirsiniz
AVRUPA'YA 'YABANCI' KALMAK
Avrupa’daki halimiz malumunuz... Giderek eriyoruz. Daha ilk maçlarda büyüklerimiz ‘evlerine’ kapanmış durumda. Dün mazeretiniz vardı; “Eşit şartlarda mücadele etmiyoruz, yabancı serbestliği istiyoruz” diye bas bas bağırıyorduk. Hatırladınız mı? Gördük serbest olduğundaki tabloyu da... Demek ki bu işin yabancı sayısının artmasıyla filan ilgisi yokmuş. Tıpkı Avrupa’ya ihraç ettiğimiz futbolcularda olduğu gibi... Neymiş efendim yabancı sayısı artması Avrupa’ya futbolcu ihracatımızı artırmışmış. Enteresan! Acaba genç Cenk Özkaçar’ın Altay’dan Lyon’a transferinin yabancı sayımızın fazlalığı ile ne ilgisi olabilir? Keza yine alt liglerden Avrupa’ya ihraç olan Çağlar Söyüncü’nün, Mert Çetin’in, Zeki Çelik’in... Efendim adamlarda scout diye bir şey var. Bizde karşılığı ‘sokağa at.’
DANAYA MI GİRİYORSUNUZ BEYLER!
Son dönemde futbolumuzda ‘menajerlik muhabetleri’ yine revaçta. Onları ön plana çıkaran da bazı kulüplerin menajerlere yaptığı ödemenin, futbolcusuna yaptığı ödemeden fazla olması. Haliyle eşeledikçe yeni bir şeyler çıkıyor. Meselâ yeni öğreniyoruz; bunlar arasında bir futbolcu transferi için 3 hatta 4 farklı menajere ödeme yapan kulüplerimiz de varmış. Enteresan!.. Sanki kurbanda danaya giriyorlar. Hazır konu transferden, para puldan, borçtan açılmışken, ilginç bir gelişmeden bahsedeyim... İki yıl öncesinin Türkiye Kupası şampiyonu, son dönemlerin popüler takımı Akhisarspor... Borç dosyasının bir kısmı elimize geçti. Geleceği karanlık görünüyor. TFF temlik ödeme planı bir hayli kabarık. Yeni gelirlerle kapanması zor. Üzüldüm açıkçası.
LİSANSI İPTAL EDİLDİ O DA AİHM'E GİDİYOR
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin TFF yargısı ile ilgili verdiği kararın yankıları sürerken, kısa bir süre önce lisansı iptal edilen 15 yıllık TFF temsilcisi Prof. Dr. Adnan Yüksel Gürüz’ün de AiHM hazırlığında olduğu ortaya çıktı. Aynı zamanda Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Aşı Bilimi Derneği Başkanı olan Prof. Gürüz, bir süre önce WhatsApp grubundan temsilci arkadaşlarına, uzmanı olduğu Kovid-19 konusunda bilgilendirmeler yapınca, TFF tarafından lisansı iptal etmişti. Şimdi öğreniyoruz ki sayın Gürüz, AiHM’de TFF aleyhine açtığı davayı kazanan hakem Serkan Akal’ın avukatı Zeki Edebali ile bir araya gelerek dosyasını hazır etmiş. Gürüz bugünlerde bir taraftan aşı, diğer taraftan da hak arayışında.
TFF BU KEZ CİDDİ
Yayın krizi bir yıldır gündemden düşmek bilmiyor. Olay eskiden TFF-yayıncı-kulüpler üçgeninde gelişirdi. Şimdi araya noter ve mahkeme girdi. Artık iş yasal yollarla yürüyor. Haliyle Nihat Özdemir Federasyonu da işi daha ciddi ele almış vaziyette. Sırf bu yayın konusuyla ilgili Ankara’dan önemli bir hukuk bürosuyla anlaşmışlar. Belli ki olay TFF Hukuk Müşavirliği’ndeki ekibi aşmış. 80 milyon dolarlık davanın Yargıtay ayağı için de bu ekip çalışıyormuş.
Paylaş