Paylaş
Unutmayın, o ruhtur bizi bu yolda muzaffer kılan. Arnavutluk maçında da, Fransa’da da oyuncularımıza doping olan. Şükürler olsun bitirdik işi, evvel Allah İzlanda maçıyla çekeriz fişi.
Merih’e baksanıza... Sanki komando tatbikatında. Adeta, “Her Türk asker doğar” dercesine haykırıyor, selam çakışında. Müthişsin be çocuk. Yok böyle bir konsantrasyon.
Mehmetçiğin sayesinde, dünün komando yürüyüşü klasiği; “Her Türk Asker Doğar”, bugünün artık EURO 2020 yürüyüşü klasiğimiz haline geldi. Yürüyün evlatlar!
Onlar da bizim yeşil sahadaki askerlerimizdir artık. Her asker gibi birliklerine (maça) omuzlarda gönderilip, omuzlarda karşılanmalı. Hem de davullu zurnalı. Vatanına, milletine, ailesine, sevdiklerine en başta sınırdaki o Mehmetçiğe Paris’ten selam çakan o askerlerimizi, millet olarak bizler de asker gibi omuzlarda karşılayabilsek, ne iyi olurdu değil mi, Nihat abi...
Şükürler olsun, “yabancılaşan” takımlarımızla moralimizin bozulduğu dönemde sahada “Türk’ün gücünü gösterip” bizlere moral olan o aslan yürekli futbolcularımıza, teknik heyetimize, başındaki idarecilere sonsuz teşekkürler. Tabii ki bu teşekkür onlarla sınırlı kalmamalı. Bugünkü mirasını bizlere bırakan bu değişimi başlatan, geçmiş Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören ve yönetimine de, o değişim sancısı yaşadığımız günlerde yerden yere vurduğumuz Lucescu’ya da o cesaret ve sabırlarından dolayı teşekkür etmeliyiz.
Bu arada, son Dünya Şampiyonu Fransa’dan iki maçta dört puan alan milli takımımız hocası o Şenol Güneş’in, PSG’ye evinde 1-0 mağlup olan Galatasaray’ın hocası kadar övgü alamamış olmasını da es geçemeyiz. Öyle değil mi?
Milli Takımımızın genç lejyonerlerini izliyoruz...
MAX KRUSE’NİN SİZE SELAMI VAR, ST.PAULI
DÜŞÜNEBİLİYOR musunuz; o Almanya topraklarından, Max Kruse gibi ekmeğini yediği ülkenin İstiklal Mârşı’nı haykıran da; ‘ülkesinin askerine destek mesajı attı’ diye Türk oyuncusunu kapının önüne koyan da çıkabiliyor. Sırf sosyal medya hesabından Mehmetçiğe destek mesajı verdi diye...
Veren kim? Türkiye’de forma giydiği yıllarda, sosyal medya hesaplarından terör örgütüne destek verdiği gerekçesiyle adli makamlarımız tarafından hakkında işlem yapılan ve TFF tarafından futboldan men edilen o Deniz Naki’ye destek olmak için özel kampanyalar düzenleyen o St.Pauli Kulübü.
Gayet normal değil mi bu? Deniz Naki gibi; kime ve neye hizmet ettiği ortada o kişiye Türkiye’de hakkında “Terör örgütüne destek olmaktan” işlem yapıldığı sırada yaptıkları ortada, kulübün benim aslan yürekli oyuncumu kadro dışı bıraksa ne olur, bırakmasa ne olur. Dedik ya, bunu yapan da Alman, ilk işi o İstiklâl Marşımızı ezberlemek olan Max Kruse de... Şimdi duyuyorum Düseldorf Kulübü’nde de Kenan ve Kaan için benzer durumlar söz konusuymuş. Biraz sıkar. O kadar basit değil be Hans...
Gösterin onlara Adebayor’un o fotoğrafını; Zeytin Dalı Harekatı’ndaki Mehmetçiğimize nasıl selam durduğunu!
Dedik ya, Deniz Naki’nin terör örgütüne destek olan mesajlarına “ifade özgürlüğü” diyebilen, onun için düzenlediği kampanyada, maça “Deniz Naki için biz yeneceğiz” tişörtleriyle çıkan, resmi twiter hesabından paylaştığı maç kadrosunda oyuncularının adlarını ‘Naki’ olarak duyuran, takımının Litka’nın ayağından bulduğu gol sonrası stat hoparlöründen golün sahibi olarak Deniz Naki ismini haykıran, bir zihniyetten başka ne bekleyebilirsiniz ki ? Bu iki yüzlülük değil de nedir peki? O kadar kolay değil bu işler Almanya’daki, İtalya’daki o zihniyetler bu işin FIFA’sı UEFA’sı da var.
ŞENOL GÜNEŞ’İN ELBİSELERLE İMTİHANI!
ARTIK geleneğimiz olmuş; 2002 Dünya Kupası yolunda moda, Şenol Güneş hocamızın ‘takım elbise” tercihiydi, 2020 yılında da “kravat” tercihi oldu! Doğruydu, yanlıştı o başka. Ama derdimize bak!... 19.05’ten, TFF’nin ona nazire yaparcasına aday kadroyu saat 20.20’de duyurmasına. Takım elbiseden, kravata! Kafa başka şeylere çalışmıyor.
Şimdi milli takımın giyim sponsorunun kravat konusunda “Bizim tercihimizdi” açıklaması gelince, Şenol Güneş hocamızın Beşiktaş’ı çalıştırırken yine giyim sponsoru konusunda yaşadığı o ‘tarihi skandal” aklıma geldi. Yazılıp çizilmedi, şimdi sırası geldi anlatayım...
Hoca, Beşiktaş’ın başında. Kulübün bir ara kendisine yaptığı ödemedeki kesinti dikkatini çekiyor. Meblağ yaklaşık 50 bin Euro. Abartmıyorum. Açıklama bölümü ilginç; giyim sponsorundan gönderilen takım elbise vs kıyafetlerin bedeli. Şenol hoca küplere biniyor. Öyle ki, maç başı elbise fiyatı 1500 Euro’ya filan denk geliyor. Üstüne üstlük hoca o kıyafetleri de pek giymiyor. Neyse ki hocanın tepkisi üzerine fatura iptal ediliyor. Kısaca hocanın Beşiktaş’la ilgili bu ve bunun gibi ilginç hatıraları var, zamanı geldi mi, kaleme alırız !
YAPMA BE UILENBERG
HAFTA sonu üst klasman hakemlerimiz yine bir otel köşesinde (!) eğitim seminerindeydi. Bu seminerde de her zaman olduğu gibi tartışmalı pozisyonlar ekrana getirilip tartışılmış. Hakem gruplarına görüşleri sorulmuş sonunda eğitmenimiz Jaap Uilenberg son noktayı koymuş. Mesela Halil Umut Meler’in yönettiği Gençlerbirliği-Galatasaray maçına damga vuran Mariano’nun rakibinin sırtına vurduğu o yumruk için, grup çalışmasında hemen hemen bütün hakemlerimizin ortak görüşünün “kırmızı” olduğu noktada Uilenberg hocamız pozisyon için “Sarı doğru karar” demiş. İlginç!.. Yine Uilenberg’in bu seminere damga vuran ikinci değerlendirmesi de Beşiktaş-Alanya maçındaki Atiba’nın eline gelen pozisyonla ilgili “Penaltı ile uzaktan yakından ilgisi yok” demesi olmuş.
Paylaş