Paylaş
O dönemde İstanbul’a fark yememek için gelinirdi. Tıpkı dün akşamki Finlandiya gibi. Gerçi biz sahaya çok ofansif bir kadro ile çıkmamızın karşılığını rakibe korku vererek sağladık. Erken gelen 2 gol aslına bakarsak maçı da noktaladı. Sonrasında tek yapmamız gereken oyunu kontrol altında tutmak ve farkı artırmaktı.
ARDA SiSTEMDE KALDI
Oyunu kontrol ederken zaman zaman topu da rakibe bıraktık. Finlandiya’nın üzerimize gelmeye çalıştığı dakikalarda eğer hızlı çıkabilseydik, doğru çıkabilseydik belki de ilk yarıda farka giden bir netice alabilirdik. Ama olmadı, olmadığı gibi az daha da gol yiyorduk. Fakat bu golü direğin engellemesi bizim şansımızdı.
Finlandiya takımının İzlanda’ya nasıl 2 gol attığına ve Kosova’dan nasıl puan aldığına dün akşamki futboluna baktığımız zaman şaşırmamak elde değil.
Gerçi kadro olarak gruptaki belki de en zayıf takım ama bu bizim galibiyetimizi gölgelememeli. Dün göze batan tek oyuncumuz Cenk’ti, o da 2 gol attığı için...
Onun dışında disiplinli oynayan, kişisel değil takım halinde hareket eden bir görüntümüz vardı. Olması gereken de buydu.
Beklentilerimizi en yüksek tuttuğumuz oyuncumuz olan Arda da sistem içinde yapması verilen görevin dışına çıkmadı.
ÖNEMLi BiR AVANTAJ
Grupta her şey bizim elimizde mi? Evet. Kazandığımız sürece ikinci olmamız mümkün.
Bizden bu kadar çekinen rakipleri görünce, daha önceki maçlarda kaybedilen 7 puana da üzülüyor insan. Bizim omuzlarımızda dünya üçüncülüğü ve Avrupa üçüncülüğü gibi apoletler var. Bizler bunu farkında değiliz. Ama inanın ki rakiplerimiz bunun farkında ve sahaya hep bu düşünce ile çıkıyorlar. Aslında bu bizim için avantaj olmalı. Ama bunu görebiliyorsak.
Paylaş