Paylaş
Evimizde de olsa Fenerbahçe maçında puan kaybı olabilirdi ama futbol adına hiç bir şey oynamamıştık.
Trabzon deplasmanının geçen yıla benzemeyeceğini biliyorduk ama bu kadar etkisiz olacağımızı hesaplamamıştık.
Ancak geçen yıl sondan bir önceki maçta bizi ateşe atan Gençlerbirliği’nden hesap kesimi olarak gördüğümüz ve bu yıl can derdine düşmüş haliyle baş edeceğimizi düşünüyorduk.
Olmadı! Olsaydı geçen yılın 27 puanını kasaya koyacaktık ama 2 puan eksik kaldık.
Aslında Gençlerbirliği maçı bizim test maçımızdı. Kazanarak yukarıya tutunmak istiyorduk ama kazanamadık orta katta kaldık. Ortalarda kalmanın ne demek olduğunu ve sıkıntılarını geçen yıl çok acı bir şekilde yaşadık.
Bursaspor, Yönetimin dillendirdiğinin aksine oynatmadığı birçok futbolcuyu transfer eden ve bütçesini zora sokan bu yüzden oynayanlara paralarını en iyi ihtimalle gecikmeli ödeyen bir takım haline geldi. Bu durumda oynayanlardan arıza çıkmasa da oynamayanların tahsilat için atacakları adımlar şemsiyeyi ters çevirebilir.
Geçtiğimiz devre arasında kazanılan 27 puana rağmen ikinci yarıda yaşanması olası sorunları dile getirirken her şekilde 27 ye 14 ekleyip güle oynaya ortalarda dolanırız demiştik ama bilindiği üzere Trabzon’da son maçta ve son anda galip gelerek ligde kalabilmiştik.
Bu sene bizden daha çok son üç takıma güveniyoruz derken sondan ikinci olanı geldi ve “1” puanı kaptı gitti.
Geçen yıldan daha güzel oynadığımız bir gerçektir. Puan toplarken üst katlardan puan alamamak da ikinci gerçeğimizdir.
Son üç haftanın ikinci yarı için alışkanlık olmamasını dilerken, Yönetimin devre arasında icraatlarında en az Paul Le Guen kadar istikrarlı ve liyakatlı davranmasını öneriyorum.
Hoca’nın adınıza verdiği sözler tutulmazsa ne hocayı ne de takımı tutabilirsiniz.
Paylaş