Paylaş
Her iki takımın da maça düzen dışı sayılar üzerinden başlaması, Efes’in işine geldi. Birkan’ın üst üste bulduğu 5 sayıya Beşiktaş Kenan-Adams ikilisiyle cevap verirken, bu isimlere Diebler ve Motum gibi topla az ve öz oynayan bitiriciler eklendi. Taraflar karşılıklı olarak hücumların yarısında topu pota altına, uzunlara indirmeyi tercih edince, hem maçın skoru hem de Stimac-Semih düellosu hızla yükseldi. Bu düzende orta ölçekli bir tempoda seyreden oyun, takımların giderek dış şutlara ağırlık vermesiyle hızlandı, ama özellikle 1/9 üçlükle çeyreği tamamlayan Beşiktaş açısından hücumları verimsizleştirdi. Motum ve Sonny Weems önderliğinde 10-0’lık bir seri yakalayan Efes, Adams’ın direnişine rağmen çeyreği 20-15 önde bitirdi.
Hem ilk hem de ikinci çeyreği sadece 2 takım faulüyle tamamlayan, buna karşın savunma sertliğinden ve konsantrasyonundan ödün vermeyen Efes’e karşı, Beşiktaş’ın kaliteli savunması bol bol faul topladı. İki Weems’in karşılıklı üçlükleriyle başlayan ikinci periyoda hücumları karşılıklı basit hatalar ve top kayıpları şekillendirirken, Lalanne, Clark ve Kenan’ın kısa sürelik çıkışları sayesinde Beşiktaş 3-10’luk bir seri ile geri geldi. Bilhassa Kenan’ın her iki potada da üst düzey bir oyun oynaması, Beşiktaş’ın aradığı çözüm oldu. Uzun süredir kendine sakladığı bitiriciliğini bu maçta konuşturup X-Faktör olan Diebler’a Birkan ile cevap veren Efes, Doğuş-Motum işbirliğiyle devreyi 32-30 lehine sonuçlandırdı.
İlk yarıda beklentilerin altında kalan isimler, yani Simon, Dunston, McCollum, Lalanne ve Kyle Weems, üçüncü çeyreğin ilk düdüğüyle birlikte alev aldılar. Motum’un devasa asistiyle ilk sayılarını kaydeden Simon ve adeta Galatasaray’ı Eurocup şampiyonluğuna taşıdığı günlerdeki isolation performansını yeniden yaşayan McCollum, hücumda durdurulamaz bir grafik çizdiler. Onların önderliğinde farkı 10 sayıya kadar yükselten Efes’e (42-32) cevap Kyle Weems’in 5 sayılık serisiyle geldi. Simon-Kyle Weems düellosu devam ederken, Adams ve McCollum da kendi atış yarışmalarını düzenlemeye başladı. Bu çeyrekte deliciliğini kullanan ve yüksek tempoda iyi top çeviren Beşiktaş, rakibini ilk kez faul problemine soktu. McCollum’un mitralyöz gibi kaçırmadan atması, Beşiktaş’ın savunma gayretlerini parçaladı ve Efes, son çeyreğe girilirken skordaki üstünlüğünü korumayı başardı: 53-45.
Bilhassa son 4 dakikası açısından epeyce tartışmalı, mücadele ve sertlik dolu, “parapsikolojik” denebilecek denli keyifli ve ilginç geçen son çeyrekte, Efes açısından Motum, Simon, (neredeyse hiç kaçırmadan atmayı sürdüren) McCollum ve Dunston, Beşiktaş tarafında ise üç çeyrek boyunca durgun kalan Lalanne ön plana çıktı. Clark’ın hiç ıslah olmamışçasına oynaması ve Strawberry’nin maça gölgesini göndermesi yüzünden skor opsiyonları daralan Beşiktaş, çareyi Lalanne-Adams-Diebler üçlüsünde aradı. Dunston ve Lalanne’in ekmeği taştan, yani hücum ribauntlarından çıkarmaları maçın seyir zevkini arttırdı ve son 3 dakikaya 66-63 ev sahibinin üstünlüğüyle girildi. Hakemlerin bu bölümde pek çok hayati pozisyonda arka arkaya hata yapması, gerilerden gelen Beşiktaş’ın ivmesini ve ritmini keserken, McCollum’un arka arkaya 2 adet çok zor üçlükte isabet bulması ile Efes son dakikaya büyük avantajla girdi. Kenan’ın top kaybı sonrasında Beşiktaş her ne kadar epeyce kaliteli bir savunma yapsa da, 24 saniye dolarken Dunston’ın mecburen savurduğu şutun ribaundunu Doğuş alınca, maç Efes’in galibiyetiyle sonuçlandı. Maçın harareti yüzünden son saniyede Sertaç’ın Motum’a yaptığı tehlikeli ve amaçsız faul neyse ki bir sakatlığa sebep olmadı.
Beşiktaş’ta Adams 17 sayı ve çoğu kez yararlı bir oyunla en verimli ve etkili isim olurken, Diebler, Weems ve Lalanne de çift hanelerde sayı katkısı verdi. Esasında ribaunt ve top kaybı yönünden rakibiyle başa baş giden Siyah-Beyazlılar’ın ipini çeken nokta, vasat üç sayı yüzdesi (7/30) ve zor anlarda Efes’in skorerlerine cevap verecek (Strawberry gibi) bir liderin eksikliğiydi. Efes’te ise McCollum, tamamını ikinci yarıda attığı 20 sayıyla en belirleyici aktör oldu. Beşiktaş, play-off potasındaki takımlar arasında Fenerbahçe’nin ardından en az sayı yiyen takım olsa da, yine bu takımların içerisindeki en az sayı atan takım olması, pek çok soru işaretini yine her maç bizlere sunmayı sürdürüyor. Efes’e tebrikler; bu güzel maçı, hak eden kazandı.
Ergin Hoca, Naumoski/Stefanov/Arroyo türündeki lider ve skorer 1 numara anlayışından, Galatasaray ile Eurocup’ı kazandığı sezonda biraz olsun vazgeçmiş, liderliği ve oyun kuruculuğu Sinan’a, skorerliği McCollum’a, taşıyıcılığı Micov, Sinan ve Schilb’e, pota altını da Chuck Davis ve Lasme gibi ustalara vermişti. Buradaki kadrosunda, Sinan’ın yerini alabilecek tek Avrupalı isim olan Simon’a ve skorer olarak yine McCollum’a sahip. Brown, Davis’in rolünü alamayacağını gösterdi (onun yeri Motum’a hazırlanıyor); ama Dunston, Lasme’yi aratmıyor. Birkan, Micov ve Schilb’in işini Weems ve Motum’un devralması ve McCollum’un formuna kavuşması epey zorlu ve uzun bir süreç. Fakat McCollum, bu maçla birlikte özüne dönmüş olabilir. Bu da, Efes’i Euroleague’deki performansından tamamen bağımsız ve çok tehlikeli, kapasiteli bir play-off takımı yapacaktır.
Paylaş