Paylaş
Her hafta aynı şeyi söylemek zorunda kalsam da Karşıyaka’nın sınırlı kadrosuyla potansiyelini kırk dakikaya yayabilmesi imkansız. Bu nedenle Galatasaray gibi güçlü takımlara karşı son çeyrekte hızlıca geri düşmek gayet anlaşılabilir.
Maçı üçüncü periyodun ortalarına kadar farkı tek haneli sayılarda tutan İzmir temsilcisi aslında planlarında bunu öngörmüştü. Rakibi bu şekilde yorabiliyor. Fakat Karşıyaka öne geçme enerjisini sona saklamak istiyordu. İşte bu nokta zannedilenden erken oldu ve son periyotta Karşıyaka oyundan koptu. Kopuşun temel nedeninin dar kadro olduğu açık olsa da bu durumun suçlusu ne oyuncular ne teknik ekip ne de yönetim değil. Genç pivot Egemen ile Amerikalı guard Byron Allen’ın yaşadığı uzun süreli sakatlıklar takımın kadro anlamında belini büktü. O yüzden şimdilik Kaf Kaf’ın bir an önce tekrar tam kadro olmalarını dilemekten başka yapacakları bir şey yok.
Takımda neredeyse herkes rollerinin gerektirdiklerinden ekstra bir şey yapmadı. Bu anlamda her maçta ekstra oynayan bir oyuncu bulunamadığında işler oyunda karışıyor. Art arda yapılabilen top kayıpları takımın ritmini iyiden iyiye düşürüyor. Sonrasında tekrardan oyuna ortak olabilen mücadeleci takım olsak da ya süre ya da gücümüz yetmiyor.
Galatasaray cephesinde ise ciddi bir konsantrasyon yüksekliği var. Oktay Mahmudi’nin gelişi takıma hava getirmiş. Bu nedenle Karşıyaka gibi hedef maçları ölüm kalım havasında oynuyorlar. Bu tarz takımların karşısında durmak gerçekten çok zor. Yine de Karşıyaka yanlış karar sayısını gerekenden fazla abartmasaydı. Bu güce karşı durulabilirdi.
Pınar Karşıyaka’nın önünde şu an ligin güçlü ekipleriyle oynadığı beş altı haftalık bir maraton var. Bu süreci en az kayıpla atlattığı takdirde kısa vadeli hedeflere ulaşılmış olacaktır.
Paylaş