Paylaş
Biliriz ki; “tarih”, “memleket”, “onur” ve “namus” kavramları, parasal hesapların konusu yapılmaz; yapılamaz. Üzerine basa basa söylüyorum; bir marşın coşkusuna kapılır gibi; bir duaya sığınır gibi söylüyorum; Gaziantepspor tarihtir, memlekettir, emanettir, onurdur, namustur.
İşte bu nedenle, “Gaziantepspor'u kurtaralım mı kurtarmayalım mı” sorusunu paramparça edip ayaklar altına alarak; “Gaziantepspor nasıl kurtulur” sorusuna yanıt bulalım. Hem de hemen, hiç vakit kaybetmeden.
1) Geniş katılımlı bir dayanışma kampanyası düzenlenebilir.
Gaziantep’le ve Gaziantepspor’la gönül bağı olan herkesin, karınca kararınca az çok demeden katılabileceği, büyük ve yaygın bir dayanışma kampanyasına mutlak ihtiyaç bulunmaktadır. Dayanışmayla, el birliğiyle “Antep Harbi Efsanesini” yaratmış bir Şehre, böyle bir dayanışma çok ama çok yakışacaktır.
Bu kampanyaya katılmanın bir alt sınırı olmamalıdır. İlkokul çocuklarının dahi bir sakız az alıp, bayram harçlığını paylaşabileceği bir kampanya, sadece kulübün birikimini değil; Şehrin sahiplenme duygusunu, gönül bağını da artıracaktır.
Kampanyaya katılmak mümkün olduğunca kolaylaştırılabilir. Örneğin bir SMS ile bağış yapılabilmesi ve okulların, fabrikaların, çarşıların destek etkinliklerinin düzenlendiği alanlar olması değerlendirilebilir.
Yerel gazeteler, Gaziantepspor’un sosyal medya hesapları, isteyen tüm katılımcıların adlarını ilan ederek özendirici bir rol üstlenebilir. Böylelikle, 1970’lerde alt liglerde, binlerin Kamil Ocak Stadı’nın kapılarında maçtan saatler önce beklemeye başladığı, tüm Şehrin kırmızı ve siyahla süslendiği, davullu zurnalı günleri; sisli uzak hayaller, silik anılar olmaktan kurtarabiliriz belki de .
2) Şehri temsil etme ve yönetme görevi, sorumluluğu, iddiası olan her makam ve kurum yeniden fedakarlık göstermelidir.
Bu Şehrin Belediyesi, Milletvekilleri, Valisi, Sanayi ve Ticaret Odaları defalarca sahiplendiler bu kulübü. Hiç birisinin hakkı ödenemez, özverisi unutulamaz.
Bugün, yüreğimizi sızlatan, yolumuzu kesen yokluk tablosu ise, yardımların Gaziantepspor’a değil de başka ceplere gideceği yönündeki endişenin sonucudur. Gaziantepspor’un son yılları, bu endişeyi haklı çıkaran örneklerle dolu ne yazık. Dilerim Gaziantepspor’un gayretkeş yeni yönetimi, bu konuda da Şehrin güvenini kazanır yeniden. Belki de bu kulübe yapılacak birincil hizmet budur.
Yardımlardan sağlanan kaynağın, gerekirse tüm Şehrin üzerinde uzlaşabileceği bir Vali Yardımcısının denetiminde tutulması ve harcamaların şeffaf yapılması da kampanyaların başarısında doğrudan etkili olacaktır.
Hatırlayalım ki, Ankaragücü’nün forma reklamı Ankara Büyükşehir; Ümraniyespor’un Ümraniye Belediyesi. Başakşehir’i, Osmanlıspor’u, Rizespor’u getirin gözünüzün önüne. Başka söze gerek kalır mı?
Unutmayalım ki, Gaziantepspor, Büyükşehir Belediyesi’nindir; Sanayi Odası’nındır; Ticaret Odası’nındır; Organize Sanayi Bölgesi’nindir; Serbest Bölge’nindir.
Gaziantepspor, Esnaf Odalarının; Sendikaların, Tabip, Eczacı, Mimar Mühendis Odaları’nın, Baro’nun, Gazeteciler Cemiyeti’nindir.
Gaziantepspor, Üniversitelerin, Liselerin, Öğretmenlerin ve Öğrencilerindir.
Bilmem hatırlatmaya gerek var mı; Gaziantepspor hepimizindir.
3) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilen Gaziantep merkezli şirketlerin Gaziantepspor’a mali destekçi (sponsor) olması, “Milletin kaynağının, millet için ve millet yararına kullanılmasına” ibretlik bir örnek oluşturabilir.
Terör örgütü ile bağlantısı nedeniyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilen şirketlerin en büyüklerinden ikisi Gaziantep merkezlidir. Biri Türkiye’nin en önemli halı markalarından diğeri ise plastik üreticilerinden olan bu iki firma, 500 büyük sanayi kuruluşu içinde de sayılmaktadır.
Kayyım tarafından yönetilen bu iki firmanın, Gaziantepspor’a mali destekçi olmasından daha güzel bir “milletin kaynağının millete döndürülmesi” örneği olabilir mi? İki Bakanı olan bir Şehrin buna gücü yetmez mi?
Bu mümkün olmaz diyenlere verilecek en iyi cevap, Giresunspor’un forma reklamlarından birinin değindiğim kapsamdaki bir enerji şirketi olmasıdır.
Son söz şudur ki; bugün, vatanseverliğin dilimizde kuru bir slogan olmadığını dosta düşmana haykırma günüdür. Zamanı geldi artık.
Bugün Gaziantepspor’u kurtarmak imkanı varken gereğini yapmazsak; büyük vebal hepimizin boynunadır. Bu ağır vebalin hesabını ne bu toprakta doğmuş çocuklarımıza; ne bu toprağa gömdüğümüz atalarımıza; ne de bizi bu toprakla onurlandıran Allah'a veremeyiz. Bu böyle biline!
Paylaş