Bir teknik adamdan daha fazlası

Barcelona'nın yeni teknik direktörü Luis Enrique, hayata bakışıyla Guardiola, Vilanova ve Tata Martino'dan farklı bir portre çiziyor.

Haberin Devamı

Futbol kariyerine nokta koyduğu Barcelona'ya bu kez teknik adam olarak dönen Luis Enrique'nin hikâyesi oldukça ilginç detaylar barındırıyor. Önce büyük denizlerle mücadele etmeyi öğrenen Enrique, ardından maraton koştu. Zirveye çıkmak için de pedal çevirmeyi öğrendi. Abartı gibi gelebilir ancak Luis Enrique gerçek bir savaşçı.

Barcelona'dan emekli olduktan futbola bir süre ara veren Luis Enrique, Avustralya'ya taşındı. Burada yüksek dalgalarla mücadele etmek için sörf yapmayı öğrenen Enrique, bir yandan da İngilizcesini geliştirdi. Enrique kendisine bir sonraki hedef olarak New York Maratonu'nu seçti. 6 Kasım 2005 tarihinde bu önemli maratonu 03:14:09 gibi bir süreyle tamamlayan Luis Enrique, bu kez gözünü 205 km'lik bisiklet yarışına dikti. Bu konuda da engelleri birer birer aşan Luis Enrique, dünyanın en zor yarışlarından biri olan Sables Maratonu'na katıldı. Bu maceralara atılırken özel eğitimler aldı. Altı ay boyunca haftada 3 kez yüzdü. Bunları hep eğitmenlerle gerçekleştirdi. Avustralya’da dalgalarla boğuşurken öğrendiği İngilizcenin bir benzerini bu kez triatlon yarışlarına hazırlanırken biraz Almanca ile sürdürdü.

Burada yaşadığı her anı kendi blog sitesinde paylaşan Luis Enrique, bakın o günler hakkında neler anlatıyor;
“Aşırı sıcaklık nedeniyle ayaklarımız şişti. Gündüz sıcaklık 45, gece ise 15 derece. Çantamızda ocak, yeterli su, yiyecek ve yedek giysi taşıyoruz. Tam 11 kilo. Ve 6 gün boyunca bu çantayla olmak zorundayız. Bu zaman boyunca duş almak ve güzel bir yemek sadece bir hayal. Suyu idareli kullanmalıyız ve yapabileceğimiz en iyi şey dişlerimizi fırçalamak olacak. Aynı şort ve tişörtle 6 gün geçirmek”

Luis Enrique, tüm bunları yaparken aslında tek bir şey düşünüyordu. Önce hayatta sonra ayakta kalmak! Ne yaparsa yapsın yeşil sahalara döneceğini biliyordu. Bir gün İtalya, İspanya, Almanya ya da İngiltere onu bekliyor olacaktı. Arenaya çıktığında hazır olmalıydı. Ve yuvam dediği Barcelona ona kapılarını bir kez daha açtı. Evine ilk dönüşü de B takımıyla oldu. Burada Guardiola’nın bıraktığı ekibi devralan Luis Enrique başarılarını artırarak sürdürdü. Ancak o büyük dalgalarla savaşmanın ne demek olduğunu biliyordu. Bir gün Barcelona’yı yönetecekse bu en alttan olmamalıydı. Roma’yı yakmak için İtalya’nın yolunu tuttu. Sistemi işliyordu ancak doku tutmadı. Hiç gocunmadı ve şansını bu kez Celta Vigo ile denedi. Harika bir sezon geçirdi ve Barcelona’nın geri dön çağrısına kulak verdi.

Artık hazırdı!

Ona göre bir inşaatı ayakta tutan şey bacaklardı. Chicago Bulls hayranıydı ve her zaman o takımı zirveye taşıyan bacakların Michael Jordan, Scottie Pippen ve Dennis Rodman olduğunu dile getiriyordu. Daha ilk açıklamasında “yeni bir Barça inşa edeceğiz” derken ilk dile getirdiği isimlerin Messi, Neymar ve Iniesta olması gibi…

Luis Enrique, Barça’nın “Bir kulüpten daha fazlası” mottosuna “Bir teknik adamdan daha fazlası” olmayı başararak cevap vermeye hazırlanıyor…

Yazarın Tüm Yazıları