Paylaş
Passolig, bu şekilde lanse edilmişti. Artık yeni bir dönem başlayacak; 7’den 77’ye aileler statlara koşacak; tribünler tıklım tıklım dolacaktı...
Türkiye’nin dört bir yanında, tabir caizse, gıcır gıcır statlar yapıldı. Ne var ki hiç biri ağzına kadar dolmuyor.
Ligin sonlarına doğru şampiyonluk adayları ve düşme hattında can derdinde olan takımlar nispeten daha fazla taraftar çekecek, ama yine de ideal doluluğa ulaşılamayacak.
Son olarak Passolig’e direnen kale de düştü. Beşiktaş’ın Çarşı Grubu, tribüne dönme kararı aldı.
Her ne kadar grup, Passolig protestosunu tribünden sürdüreceğini duyursa da, bu, yenilgiyi örtmüyor.
Bu son kaçınılmazdı zira Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarları omuz vermedi.Ankara 16. Tüketici Mahkemesi de Taraf-Der’in dava açma talebini reddedince direnç iyice düştü.
Elbet henüz işin Yargıtay aşaması var ve diğer yandan mahkemenin, kişisel bilgilerin pazarlama amacıyla üçüncü kişi ve kurumlara devrini yasaklaması da önemli bir kazanım oldu.
CEZAYLA KiMSE TERBiYE OLMAZ
Son haftalarda Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun (PFDK) yaptığı tek iş taraftarın kartını bloke etmek! Taraftarlar, PFDK’ya tepki gösteriyor ancak esasen kurul elindeki talimatı uygulamaktan başkaca bir iş yapmıyor.
Çünkü PFDK, TFF Hukuk Kurulu’nun yaptığı sevk doğrultusunda, önüne gelen hakem ve temsilci raporlarına göre karar veriyor. Cezayı keserken söz konusu suçun işlenip işlenmediğine dair inceleme yapamıyor.
Misal, raporda “X tribünün yüzde 10’u küfür etti” diye yazılıysa, PFDK da maç kasetini izleyip “Evet, öyleymiş” veya “Hayır, öyle değilmiş” diyerek, teyit etmiyor . Dediğim gibi, sadece önüne gelen raporları baz alıp, cezayı kesiyor.
PFDK’nın verdiği cezaya itiraz edilmesi halinde de son noktayı Tahkim Kurulu koyuyor.Peki, ‘göz bebeğini okuyan teknoloji’ye ve peynir ekmek keser gibi kesilen cezalara rağmen, taraftarlar neden ‘çirkin tezahürat, küfür ve saha olayı’ndan vazgeçmiyor?
Çünkü;
1-Düşme hattından başaltı ve oradan da zirveye kadar hiç bir takım taraftarı adalet olduğuna inanmıyor.
2-Futbolu yönetenler, taraftarları yalnızca ‘suç işleyen insanlar’ olarak görüp, cezayla terbiye yoluna gidiyor.
3-Kulüpler, 6222 sayılı kanunda şart koşulan ‘taraftar temsilciliği’ birimini hakkıyla işletmiyor.
4-Taraftarlar da takımlarına olan sevgi ile haksızlıklara karşı tepkilerini, küfürsüz ifade etme zekasını ortaya koyamıyor.
5-E-bilet, suçu bireyselleştirme olanağı sunsa da kolayına kaçılıp, kurunun yanında bir çok yaş da yakılıyor.
YEDEK TARAFTAR iCAT OLACAK
Konya-Beşiktaş Türkiye Kupası maçında bazı siyasi kişiliklerin pankartları açıldı ancak TFF Ceza Kurulu, bu nedenle PFDK’ya bir sevk yapma ihtiyacı duymadı. Oysa aynı kurul, daha önce defalarca siyasi slogan/pankart/işaret gerekçesiyle sevkler yaptı.
Demek artık taraftarlar istedikleri siyasetçilerin pankartını tribünde açabilecek çünkü önlerinde bir emsal var!
Diyaloğun olmadığı bir futbol düzeninde taraftarı sürekli ‘sıra dayağı’yla hizaya getirmeye çalıştıkça, tribünler ne ‘çirkin laf’lardan kurtulacak ne de istenildiği gibi tıklım tıkış olacak.
Kulüpler, taraftarı ‘adam’ yerine koyup, iletişime geçmeli. Bu ötekileştirme politikası iki tarafa da kaybettiriyor.
Sadece forma ve bileklik satışında akla gelmemeli taraftar. Gelirse, onlar da tüketici mahkemelerinin kapısını aşındırıp yasaklarınızı deler.
Futbol, maalesef bir ‘mal’ oldu. Haliyle, benim dışımda stadın tamamı küfür etmişse şayet, kimse benim bir sonraki maçı izleme hakkımı elimden alamaz.
Sisteminiz, 40 bin kişilik statta, istenirse küfür eden 39 bin 999 kişiyi tek tek belirleyip suçlama olanağı veriyor. ‘Anne kızlık soyadı’nı sadece bankayı zengin etmek için almış olamazsınız, değil mi?Çim kadar, boş tribün de dert edilmeli.
“Daha önce de dolmuyordu” asla mazeret olamaz. “Çünkü e-bilet dolduracak” denildi.
Ama bu zihniyet değişmedikçe her takımın bir ‘A taraftar’ bir de yedekte ‘B taraftar’ı olacak. A, cezalı olduğunda, ‘küfür mesaisi’ni B üstlenecek!
Paylaş