Kocaman Güneş’e sarılsaydı yeterdi

YARIDA kalan F.Bahçe-Beşiktaş derbisine dair olup bitenler nereden bakarsanız bakın bir tutarsızlıklar silsilesi... Hiç şaşırmadım...

Haberin Devamı

Ben, kendi adıma yaşadığım hayal kırıklığına değinmek istiyorum. Yazacaklarım, fazlasıyla ütopik olacak. Aslında değil de, içinde bulunduğumuz iklimden ötürü ütopik kaçıyor. Yine de dile getireyim....

Bir tek hareket yeterdi, hayatın akışını değiştirmeye.

Kadıköy’deki o anları defalarca izledik. Olumlu olumsuz bir çok davranış iç içe giriyor. Halbuki yapılması gereken bir tek hareket vardı; ne yazık ki olmadı.

Aykut Kocaman, Şenol Güneş’in yere düştüğünü gördükten sonra olay mahalline gidiyor. O anı Kocaman’ın sözleriyle okuyalım:

Şenol Güneş’in yere düştüğünü gördüm. Ani bir refleksle hemen yanına koştum. Yanımda Hasan Çetinkaya da vardı. Hocanın yanındaki bir görevliye sordum. ‘Herhangi bir şey yok’ dedi.”

Oysa... Kocaman, hiç ona buna sormadan doğrudan Güneş’in yanına gitse... Elinden tutup kaldırsa veya onu korur gibi sarılıp şöyle orta sahaya doğru götürse...

Haberin Devamı

İşte o zaman Murathan Mungan’ın dediği gibi ‘değiştirirdi dünyanın tüm gerçeğini’...

Sıradışı liderler, böyle anlarda kendini belli eder. O gün böyle bir hareket yapılsaydı, maç yarım kalmaz ve biz de kelimenin gerçek manasıyla atardık manşetleri: ‘Kocaman devrim’... Asıl soru bu: Kocaman, Güneş’in yanına niye doğrudan gidip aracısız maracısız soramadı “Hocam iyi misiniz” diye? O bile bunu yapamıyorsa, konuşacak çok fazla bir şey de kalmamıştır. Bu nedenle de sonrasındaki açıklamalar vs beni hiç şaşırtmıyor.

 

HERKES GİBİ MİSİNİZ?
‘Tiyatrodan sonra ‘fizofluk’ da insanlarla alay etmek için kullanılan bir ifade oldu! Güneş’e, yakıştırılan ‘filozofluk’ pekala Kocaman’a da yapılabilir. Hatta ben yaparım da. Zira o da çok okuyan, düşünen ve bu düzenin nasıl işlediğinin farkında olan bir hoca.

O yüzdendir ki yıllardır ben ve benim gibiler, Güneş ile Kocaman’ı hep farklı bir yere koydu. Ne yazık ki yıllardır bu iki hoca düzenin çarkına çomak sokmak yerine, su taşıyorlar. Ve maalesef farkında olmadıklarını söylemek artık fazla safiyane olur. Gelinen noktada “Yoksa siz de herkes gibi misiniz” diye sormaktan başka çarem kalmadı.

Haberin Devamı

İkisi de öyle ya da böyle birbirine odaklanmış. Adeta, ‘Kocaman için Güneş’, ‘Güneş için de Kocaman’ın şampiyon olmaması, temel hedefleri olmuş gibi bu sezon.

Baksanıza, ligde kıran kıran bir mücadele varken, içeriği boşaltılmış şu kupa için her şeyi riske edebildiler.

Şunu unutmayın, kurduğunuz cümlelerde ‘ama’dan öncesinin hiçbir hükmü yoktur. Şu bir haftada ne çok ‘ama’lı cümle okuduk, değil mi...

Kimse karşısındakiyle ‘empati’ kurmadı. ‘İlk taşı’ atanlar en az konuşulanlar oldu. Hep sondan başa tartışıldı olaylar. Neden değil, sonuç üzerinde kavga ettik.

Sezon başındaki Süper Kupa finalinde sahaya atılan bıçağı Quaresma, elinde sallaya sallaya hakeme verdi. Ve o gün hakem “Statta başka bir bıçak olmadığına” hükmederek (neye dayanarak buna hükmetti, bilmiyoruz) maçı oynatmaya devam etti.

Haberin Devamı

Bu kafayla gidersek, ne yazık ki bir gün kan da görebiliriz... Etmeyin, eylemeyin artık!

 

DAĞIN BAŞINDAKİ ASLAN
Pazar akşamı 700 milyon liralık bir derbi oynanacak. Eğer ki derbiyi kazanan şampiyon da olacaksa, evet bunun ekonomik manası 700 milyon liralık gelirdir. Borç içinde yüzen kulüpler için can simididir bu para.

İki sezondur bu nimetinin ne olduğunu çok iyi bilen Beşiktaş, günlerdir kupa derbisiyle meşgul. Bu yüzden Malatya maçında bile puan kaybedecekti neredeyse. Malatya maçı büyük bir uyarıydı, G.Saray derbisi öncesi. Beşiktaş ve Fenerbahçe, birbirini aşağı çekmekle meşgulken, Galatasaray dağın başındaki aslan misali, olan biteni tebessümle izleyip, pazar akşamına keyifli şekilde hazırlanıyor...

Yazarın Tüm Yazıları