Paylaş
İki kulübün de derbiden gelecek 3 puanın ötesinde, bir diriliş, bir silkiniş fırsatı olarak gördüğü maça iyi başlayan ve oyuna hükmeden taraf Galatasaray oldu. Oyunu rakip sahaya yığarak baskı oluşturmaya çalıştı ve büyük ölçüde başarılı oldu. Fenerbahçe de bir şekilde Ayew gibi isimleri savunma hattının arkasına ulaştırmayı denedi çoğunlukla. 31. dakikada Galatasaray köşe vuruşunda Serdar Aziz’in indirdiği topu sihirli dokunuşla gole çeviren isim Donk oldu. Gol Galatasaray’ın hücum iştahını açıcı bir etki yaratırken Fenerbahçe ise çoğunlukla bu baskıyı savuşturmakla uğraştı.
İkinci yarı perde golle açıldı. Onyekuru’nun sert şutunu Harun’un kornere savuşturmasıyla tetiklenen bir pozisyon Martin Linnes’in müthiş şutuyla gole dönüşüverdi. Klişe kaçacak ama ‘jeneriklik’ denilen türden bir goldü. Sonra... Sonrası bambaşka bir hikâye... Galatasaray ezeli rakip karşısında net bir galibiyet hayaline dalmışken... Yoktu, ‘var’dı derken, Valbuena penaltı noktasına geldi ve farkı 1’e indirdi. O dakikaya kadar galibiyetten nereeyse emin hale gelmiş olan sarı kırmızılı ekip, henüz penaltı şokunu savuşturamamışken 72’de Jailson müthiş bir golle teraziyi dengeledi. Zafer için heveslenmiş Galatasaray’ın hevesi kursağında kalırken, son bölümde Fenerbahçe galibiyeti kaçıran tarafa dönüşüverdi. Kimse ne şiş yandı ne kebap demesin, Galatasaray açısından şiş de yandı, kebap da...
BAŞIMIZ SAĞOLSUN
Koray Şener henüz 20 yaşındaymış; ne kadar genç. Dün maçı izlemeye gelen Fenerbahçe taraftarları arasında olan Koray Şener’in gencecik kalbi duruverdi. Başta ailesine, yakınlarına, arkadaşlarına, Fenerbahçe camiasına, hepimize sabır dilerim. Çok üzücü, çok...
BU NE REZALET
MAÇIN sonunda yaşananlar utanç verici, tam bir rezalet. Maçın futbol açısından hikayesini çöpe atıp “Kim kimi itti, kim kime vurdu” tartışmasına kapı aralayarak başta kendi emeklerine yazık ettiği için tüm futbolculara yazıklar olsun... Derbilerde hırgürün azaldığını ve futbolcuların bu konuda olgunluklarıyla önemli bir rol üstlendiğini “Düşünmeyi düşünmüştüm” hatta! Durup dururken, maç sona ermişken, el sıkışıp vedalaşacağına çirkin mi çirkin bir kavgaya tutuşan, efendilikten, sportmenlikten hiçbir şey anlamamış tiplere dönüşüverdiler. Hakem ne ceza verdi bilmiyorum, sonra ceza çıkar mı onu da bilmiyorum. Ama kulüpler üstlerindeki formadan utanmadan kavgaya bulaşan oyuncuları popülizm tuzağına düşmeden bizzat cezalandırmayı düşünmeli...
Paylaş