Paylaş
Galatasaray da kazanmalıydı ki; ligi 5. bitirip kupa finalinde kaybetse bile Avrupa vizesi almak ve UEFA cezasını savmak için...
Herkes sporun gerçeklerinin dışına çıkarak ve genel ahlak normlarını kanırtarak ‘G.Saray, Beşiktaş’a yatar, Fener’e 4. yıldızı taktırmaz’ diyordu.
Yok öyle! Ne kadar yanlış varsa ondan fazla doğru vardır.
Görüldü ki; kıran kırana, tarihi derbiye yakışan bir maç oldu.
İlk 50 dakikada G.Saray, son bölümde de Beşiktaş oyunun hakimiydi.
‘En iyi netice, en iyi futbola tercih edilir’ der Hollandalı teknik adam Rinus Michels.
Yüksek beklentilerin futbolcuları strese soktuğu ve onları baskı altına aldığı herkesin bildiği bir gerçek.
Şampiyonluğa 3 adım kala kendi futbolunu oynamakta zorlanan Beşiktaş’ın stres kontrolünde ve gergin geçmeye namzet maçları yönetme kabiliyetinde olmadığını daha önce yazmıştım.
Muslera en çok kurtarış yaptığı Sosa da en çok gol kaçırdığı maçı oynadıysa ne demeliyiz?
Sneijder, Podolski, Sabri, Yasin performansında sezon boyu oynasaydı, bu takım liderin 27 puan gerisinde olmazdı.
MAÇIN KIRILMA ANI
TEK bir an değil, anlar vardı. Ve Muslera’nın Beşiktaş karşısında yapmış olduğu 9 kurtarış derbiye damga vurdu.
BEŞİKTAŞ HEM ÇİZDİ, HEM YAZDI
EN az 15 gol pozisyonunun yakalandığı garip bir maçtı.
Beşiktaş geride kalan her maçından daha pasif, G.Saray da ligde oynadığı bütün maçlardan daha agresifti.
Futbolcular gergin, oyun sertti.
İlk 15 dakikadaki 3 sarı kartla hakem Kalkavan oyunu kontrolünde tutarken, G.Saray agresif, pres yapan; Beşiktaş da stres içerisindeki bir takım görüntüsündeydi ilk yarı...
Leonardo Da Vinci’nin bir eliyle resim çizerken, bir eliyle yazı yazdığını herkes bilir.
Beşiktaş’ın 2. yarı girdiği ve yararlanamadığı net gol pozisyonlarına resim çizmek dersek; Oğuzhan’ın derin pası ve Cenk’in asistiyle gelen Gomez golüne de diğer elle yazılan şampiyonluk yazısı demek mümkün.
MAÇIN ADAMI
GOMEZ. G.Saray’ın ligde yediği tarihi 48. ve kendi attığı 25. golü.
Paylaş