Paylaş
Çek’lerin kazanması bir anlamda bizim elemelerden erken elenmemiz demekti ama sanki bu da yetmezmiş gibi Hollanda’nın mağlup olması, elemeler tarihinindeki gelmiş geçmiş en kötü senaryoyu hayata geçirdi. Bu senaryoyu, Hollywood’a gönderseniz filmini çekmezler.
Milli Takımımızın karşılaşmaya başlangıcı ve ilk çeyrekteki baskısı, maçı koparabilecek net pozisyonları içinde barındırıyordu. Umut’un ayağı, Letonya’yı maçta tutan, oyunu dengeleyen ve sıradan bir takımın bize kafa tutmasını sağlayan etken oldu. Milli Takım için korkutucu olan ise, yetenekleri ve kalitesi sınırlı bir takımın bile,15-20 dakika dayandıktan sonra bize pozisyon bulabileceği hatta yenebileceği gerçeği. Son dönemde çokca karşımıza çıkan bu durum, bizim 20 yıl önceki halimizi hatırlatırken, bir yanı itibarı ile futbolumuzun yerine ışık tutması açısından önemli bir veri.
OZAN KAFASI
MİLLİ Takım’da, maçın başında ve ilk yarıda yine en dikkat çeken oyuncu Ozan’dı. Çünkü, genç oyuncunun maça konsantresi, mücadele isteği ve ciddiyeti, pozisyon bittiğinde dahi oyun disiplinli içindeki davranışları, basit ama akıllı oyunu önemliydi. Aslında, bizim tam da ihtiyacımız olan bu anlayış. Ozan’ın bu hali bize, görüntüsü profesyonel ama ruhu amatör kalabilen oyuncu proflini hatırlattı. Her ne kadar o amatör ruh heyecanı penaltı yaptırsa da, bize daha çok Ozan ve onun kafası lazım.
ÖNÜMÜZDEKİ TURNUVA
BU beraberlik sonrasında, Avrupa Şampiyonası bizim için seyirlik hale geldi. Daha, ne olursa olsun grubun en güçlüsü Hollanda ile oynamamışız ve moralimiz dipte. Kısa sürede toparlanmamız çok zor. Çünkü, sorun takımın toparlanmasında değil, çözüm Fatih Hoca’nın içerisinde bulunduğu ve hocaya hata yaptıran psikolojiden çıkmasına bağlı. Fakat bunun için ne zaman ne de ortam müsait değil. O zaman, önümüzdeki turnuvaya bakalım ve Rusya’daki 2018 Dünya Kupas’na hazırlanalım.
Paylaş