Paylaş
Hoca’nın hesapları buydu da, sahaya çıkanlar sanki başka bir dünya yaşıyor gibiydi. Yenilen golü, eğer aradaki lig farkının, sahada da fark oluşturacağı beklentisindeki Galatasaray sebebi ile olduğunu açıklamazsak, bunu topun ya Tarık ve Eray’ın özel çabası ile ağlarla buluştuğunu yada Ali’nin, tek dokunuşla, 2 Galatasaraylı oyuncuyu ekarte edecek kadar yetenekli olması ile ilişkilendirmemiz lazım. Hatta oynanan oyunu bile bu çerçevede değerlendirebiliriz.
SPA BRUMA
Tabi farklı düşünenler de vardı Yasin gibi. Çok istemesinin ve denemesinin karşılığını aldı Yasin. Daha önemlisi, Yasin’in iş ciddiyetiydi. Benzer bir isteği Telles’te de gördük. Fakat, ne yapacağı beşli olmayan ve ‘sürpriz performans adamına’ dönüşen Bruma, ikinci yarı kıpırdasa da, durumuna gerçekten üzüldüğüm Tarık ile ilk yarıda benim bu maçta ne işim var dercesine oynayan ve çıkmak isteyen Melo’da başka telden çaldı. İşin diğer tarafı, bence Melo dinlenmeliydi. Bir tarafta üzerine koyması gerekenler varken, diğer tarafta, yavaş ama sağlam gelen Sinan Gümüş var.
GÜÇ FARKI VAR AMA...
Galatasaray’ın maçı kazanmasında elbette ciddi güç farkı etkisi vardı. Fakat bu güç farkının ortaya çıkması,oyun olarak değil de kuvvet sayesinde oldu. Balçovaspor’un, ancak 60 dakika yeten fiziki kapasitesi, Galatasaray’ın maçı, antreman temposunun bile altında kalarak kazanamasını sağladı. Fakat, bundan sonra, hem ligde hemde Kupa’da, bu oyunların yeterli olmayacağı ve telafisi olmayan maçlar başlıyor. Ve Galatasaray artık sınırları zorluyor.
Paylaş